Paylaş
Okur sorunları
KEDİM KOCAMA AŞIK
İçimden geldi yazıyorum: Sade bir ev hanımıyım. İki oğlum evli yani var ama yok. Bir de kocam var... Bilmem anlatabildim mi? Dolayısıyla yalnız yaşıyorum. Ben bir kedi hastasıyım, sanırım insanlardan çok kedileri seviyorum. Üç ayaklı bir kedim var. Adı Benek. Sokakta ayağı kopmak üzereyken buldum, ameliyat ettirdim, iyileşti, ama kız olduğu için kocama aşık oldu. Gerçekten. Benimle değil onunla yatıyor geceleri... Olsun, ben yine de çok seviyorum onu. Eğer Loto'dan para çıkarsa bir kedi çiftliği kurmayı hayal ediyorum. (Neşe Harç)
Cevap/ Sevdiğiniz insanları sevdiklerinizle paylaşma konusunda ben de sizinle hemfikirim. Kimilerine garip gelebilir ama öyle! Yeter ki sevdiklerimiz mutlu olsun, değil mi? Ama dilerseniz, Benek'i benim sade ev kedisi oğlumla tanıştırabiliriz, kocanızı rahat bırakır. Sevgiler.
YANIMA GÜZEL BİRİ OTURSUN
Bir pazar kahvaltısı sırasında içeri girdiğinizi görüp, yanımdaki arkadaşlarıma ne kadar hoş olduğunuz konusunda bir şeyler söyledim. Tamam, itiraf ediyorum: Bu kadar kibar söylemedim! Bu arada, bir Zürih-İstanbul seyahati esnasında, tesadüfen bir arkadaşımla yanyana yolculuk ettiğinizi öğrendim. Ve ben, hayatının büyük bir bölümü havada geçen birisi olarak isyan ettim: Neden yıllardır benim yanıma eli yüzü düzgün bir tek kadın oturmaz! İnanır mısınız, IATA üyesi tüm havayollarının benim adımı bilgisayarlarına geçirerek bana komplo düzenlediklerini düşünmekteyim. Ciddiyim. (Ahmet Ünaydın)
Cevap/ Evvelsi gün Avustralya'ya uçtum, siz yoktunuz. Olsun, daha sonra da bir yerlere giderim herhalde. Birinde olmazsa, öbüründe! Şans bu belli mi olur? Yanyana düşeriz belki. Ama o zamana kadar, ya ben 100 kg. olursam? Benim hakkımda o kahvaltı sırasında seçtiğiniz sözcükleri yeniden kullanabilecek misiniz bakalım? Hala ince olma ihtimalime karşı, fıkra kontenjanınızı şimdiden genişletmenizi tavsiye ederim. Hayat hikayenizi dinleyecek halim yok ya!
SİZ HEP ZIRVALIYORSUNUZ
Yazılarınızda o kadar kişisellik var ki, bazen hayretlere düşüyorum. Bu hanımefendi hayatı böyle mi görüyor, diyorum. O ismi bile, bize yabancı şekerlemeler, kediniz ve sevgilinizle yaptığınız muhabbetler, sevgilinizin yatakta nasıl yattığı, kedinizin ona nasıl pati attığı gibi bir sürü kişisel durumlar nasıl oluyor da ülkenin en saygın gazetesinin bir köşesinde yer alabiliyor? Bu ülke insanlarının biraz da zırvalıklara ihtiyacı var diyorsanız: Leman Dergisi'ne yazı yazmanızı öneririm! Ya da lütfen, ülkemiz insanlarının ne büyük sorunlarla karşı karşıya olduğunu düşünerek, yazılarınıza genelleme getirin. (Ayşegül Atılgan)
Cevap/ Sevgili Ayşegül, çok mu kişisel oldu? Sayın Atılgan, ben de sizinle aynı dertten müzdaribim: Siz benim genelleme yapamadığımı söylüyorsunuz ya, ayağınızı kaldırın, çünkü doğru yere bastınız. Doğru, ben çok özelleme yapıyorum, bir türlü genelleyemiyorum. Ama biliyor musunuz bu bir kabiliyet meselesi herkes sizin gibi kolay kolay genelleyemez! Bunun için özel eğitim almak gerekir. Ben o eğitimi almadım, almayayım, alanlara da mani olmayayım. Haddim olmayarak bir hayat dersi: Hayatta hiç bir şey zaten genel değildir!
ÖDEVİME YARDIM EDİN
Yeditepe Üniversitesi öğrencisiyim. Hocamız, Koray Düzgören, ‘‘Yalan haber’’ üzerine bir ödev hazırlamamızı istedi. Basın Hukuku Kanunu'nda ilgili maddeleri buldum. Ama yalan haberin yaptırımlarıyla ilgili bilgi çok azmış. Bizim yapılmış bir ‘‘Yalan haber’’e dair bir örnek vermemiz gerekiyor. Mümkünse, nerede, ne zaman, nasıl bir yalan haber basıldığını ve bunun yaptırımları konusunda beni aydınlatırsanız çok memnun olurum.
Cevap/ Bu iş en iyi hocasından öğrenilir. Yıllarca basının çeşitli yüksek kademelerinde hizmet vermiş, değerli bir hocanız var. Benden değil, ondan yardım isteyin. Çünkü o çok daha iyi biliyordur ama ben yine de sizi tebrik ediyorum: Bu girişimci ruhunuz için. Bu da yeni bir eğilim bizim ülkemizde. Eminim ki, bir dolu insana, bir dolu gazeteciye, e-mail, mektup ya da faks yoluyla lise dönem-ödevi, üniversite semineri ya da tezi için başvuruluyor. Benim o kadar tecrübem yok. Ben yanlış adresim.
KENDİNİ ÇIKINTILARDAN KORU
Bazılarına göre, ya ağır bir yazar olunur ya da hafif! Sen okununca mideye oturan zararlılardan mısın, yoksa uçucu olup, okunur okunmaz unutulanlardan mı? Bilmiyorum. Ama ne zaman öğrenecekler bazıları, bu hayatta hiçbir şeyin kuralının olmadığını! Ya da kurala uymadan da iyi olunabileceğini. Kendini bütün çıkıntılardan koru! (Didem Havlıoğlu)
Cevap/ Sevgili Didem, gel anlaşalım: Kendimi hayattaki bütün çıkıntılardan korumak istemiyorum. En azından birinden! Onun dışında haklısın. Tabii ki, mideye oturanlardan değilim, olamam da. Uçucu, okunur okunmaz (o da, gerçi belli olmaz!) unutulanlardan olmayı tercih ederim.
İSTERSEN GEL
Yıllar önce havaalanının Dış Hatlar Bekleme Salonu'nda karşılaşmıştık. Sen beni hiç tanımadığın halde çantanı emanet edip tuvalete gitmiştin. Sonra da, beklediğimiz uçaklar rötar yapınca şarap içip sohbet etmiştik. Derken bir akşam evine davet etmiştin. Yeniköy'e. Bayılmıştım oraya. Ne oldu biliyor musun? Dün ev aramak için emlakçıya gittiğimizde senin eski evini gösterdiler. Gerçi tutmadım: Çünkü artık evliyim, bize küçük. Neyse, seni hatırladım ve kendimi hatırlatmak istedim. Bu arada, kocam 26 Haziran'da Çeşme'de Sertap Erener konseri yapıyor. İstersen gel. (Gülşah Sürel Bilol)
Cevap/ Gelemem Gülşah, çünkü başka biri çağırdı ona gidiyorum! Taa Avustralya'lara. Öyle bir şey anlatmışsın ki aynen ben, emanet ettiğim sadece çantam olsa! Yazdıklarını okuyunca hoşuma gitti, hayatta güven önemli bir şey, ben aksi ispat edilinceye kadar hep insanlara güvenirim, gerçi beş kere çantam çalındı ama gördüğün gibi, sen dahil, bir sürü arkadaş kazandım. Evliliğinde mutluluklar dilerim. Hoşçakal.
ÖZEL BİR TAVSİYE
Yazılarınızı Berfu sayesinde okumaya başladım. Hoşuma gitti. Ve şimdi ben yazılarınızı bana okutan kadını mutlu etmek için bir tavsiye istiyorum. Minik bir tavsiye: Çok özel bir gün için, özel bir yerde, İstanbul il sınırları içinde, akşam yemeği yenilebilecek bir yerin adresini istiyorum.
Cevap/ Ben nedense bu Berfu ismine takıldım. Güzel isim. Ne anlama geliyor? Sana İstanbul'da tavsiye edebileceğim en anlamlı akşam yemeği, Mia Mensa'da. Ne mi yiyeceksiniz? Kum istiridyeli spagetti. Yani Vongole. Ne var ki, listeyi çok uzatmamak gerekiyor, çünkü bir salatayla sözünü ettiğim yemek (bir de şarap) yaklaşık on milyon tutuyor. Ama değiyor biliyor musun? Üstelik en güzel gecelerinden birini yaşamış oluyorsunuz. Önce telefon açılacak (0212. 263.42.14) su üzerinde, iskelede oturmak istiyoruz, mümkünse denilecek, sonra da Kuruçeşme'ye gidilecek. Geceniz güzel olsun.
Paylaş