Ayşe'nin gözlüğü

Sizi bilmem ama...Otuz yıl önce yaşananları benim bilebilmem, değerlendirebilmem mümkün değil. Bunu yapabilmek için doğal olarak ‘‘tarih bilgisi’’ne müracat etmek zorundayım. ‘‘Yaşayan tarih’’lerin yazdıklarının bir kısmını okudum. ‘‘Yaşayan tarihler’’in yazmayıp, yaşamayı tercih edenlerinden zaman zaman parça parça, içki masalarında, gazete barlarında ve şehirlerarası uzun yolculuklarda duydum, dinledim. Kim kimdir öğrenmeye ve hem Türkiye'de hem de dünyada o dönem neler olup bittiğini anlamaya gayret ettim.Valla denedim.Ama...28 yaşındayım ve 68 -aslında- bana o kadar uzak ki!Bana neyin yakın olduğunu da bilmiyorum.Yoksa, ben bir adet ‘‘ruhsuz 80 kuşağı’’ mı oluyorum?Teşekkür ederim.Ama unutmayın 90'lı yılların sonundayız...2000'li yıllarda, ben de size başarılar dilerim!*68'e dair olumlu ya da olumsuz anlatılanların, yazılanların paylaştıkları ortak yargı ‘‘bir efsane’’den söz etmeleriydi.Ama bu onların efsanesiydi...Bu yüzden de tahmin ediyorum ki, çevreki genç insanlar aynen benim gibi 68'i kimden dinlediklerine göre değerlendiriyorlar.Netice de herkesin 68'i ve tabii 69'u kendine!(Gördünüz mü yine cıvıklık yaptım. 69 deyince benim aklıma, ne dünyanın en büyük rock konseri Woodstock geliyor ne de Baider-Meinhof grubunun oluşturduğu RFA. Sadece iki şey geliyor: Birini tahmin edersiniz, diğeri de benim doğum tarihim!)*Tüm bunları niye yazıyorum biliyor musunuz?Çünkü bir şeyi çok beğendim ve yazmadan edemedim:Tempo'nun bu haftaki, havalı üstelik kalın beyaz kapaklı, buruşmayan, katlanmayan üstelik hiç de uyduruk olmayan ‘‘ek-kitabı’’. ‘‘Kitap-eki’’ dersem aklınıza bir adet kitap gelecek ama bu öyle değil bir nevi kompakt, mini ansiklopedi.Demek istiyorum ki, her şeye rağmen, Tempo'nun bir hayli kalabalık gözüken genç insanlara (bu ülkenin yüzde 70'i otuz yaşın altı!) kendilerinin bir tarih gibi okuyarak değerlendirebilecekleri bir kitabı ek olarak sunmasını pek bir anlamlı buluyorum.Çünkü ortalıktaki bir dolu şey o kadar anlamsız ki!Şahsen ben sevindim, gençlere iyi bir hizmet olarak değerlendirdim ve Çiğdem Kömürcüoğlu'nun hazırladığı bu ‘‘ek-kitap’’ın anında yatak odamdaki komidinin üzerinde anında kendine yer bulmasına izin verdim. *Ayrıca bakın Çiğdem Kömürcüoğlu'nun hazırladığı ‘‘ek-kitap’’tan nelerin altını çizdim:68 Batı'da artık bir kültür konusu, Türkiye'de ise efsane. Çünkü Türkiye düşünce özgürlüğünü, örgütleme özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü hala çözemedi./ Oral Çalışlar.68 çok erkeksiydi. Şimdi insanlar ‘‘feminizm 68'den doğdu!’’ diyorlar. Evet, 68'den doğdu ama 68'e bir tepkiydi./ Fred HallidayOtuz yıldır süren bir beraberlik bizimki. 68'le aynı gün doğdu neredeyse İlkay'la ilişkimiz. Bizim kaderimiz hep ortak gider, aynı gün hapse girdik, aynı gün hapisten çıktık./ ÖDP Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Necmi Demir68'in 30. yılı nedeniyle dünyanın başlıca kentlerinde sergilenen Magnum Fotoğraf Sergisi bu yaz İstanbul'da. Açık Radyo'nun organizasyonuyla bu yaz biz de görebileceğiz! Bu arada Açık Radyo'da 68 Şenliği devam ediyor, bilmeyenlere duyurulur. /TempoFermuarını açtığın sıklıkla kafanı da aç!/ '68 Sorbonne'undan duvar yazılarıBeni özgürleştirme, ben o işi kendi kendime yapabilirim./ '68 Sorbonne'undan duvar yazılarıBiz insana hizmet edecek kurumlar istiyoruz, kurumlara hizmet edecek insanlar değil. / '68 Sorbonne'undan duvar yazılarıAzıcık boyun eğme çok fazla teslimiyete yok açar./ '68 Sorbonne'undan duvar yazılarıNe olursa olsun pişmanlık yok!/ '68 Sorbonne'undan duvar yazılarıYetmez mi?
Yazarın Tüm Yazıları