Alkent’te daire alabilirdi ama o çocuk kitabevi açtı

İSTİNYE Park’ta aval aval dolaştığım bir gün...

Haberin Devamı

Tamamen bir tesadüf eseri...
O minicik dükkanı görüyorum.
“Bu ne, nasıl bir şey ya!” oluyorum, “Burası neresi?”
Dalıyorum.
Bir çocuk kitabevi!
Hap kadar bir yerde, her taraf kitap...
Adı Tırtıl Kids.
Plastik oyuncaklar yok, tüylü oyuncaklar yok, yalan dolan hiçbir şey yok. Eğitici, öğretici flaş kartlar, puzzle’lar, aile oyunları, şahane kırtasiye ve işte Alya’nın bütün sevdiği kitaplar...
Yaşlara göre ayrılmış, yerden tavana kadar raflarda sıralanmış.

İtiraf ediyorum acayip şaşırıyorum. Birilerinin yine deli bir iş yaptığını hemen anlıyorum. Kâr marjının çok düşük olacağını da. Çünkü bir çocuk kitabevi açarak köşeyi dönemezsiniz, büyük paralar kazanamazsınız.
Raflardan birkaç tane indiriyorum, kendi kendime “Vay be!” diyorum. Dubai’den, Londra’dan, New York’tan aldığım bir sürü yaratıcı, kalıp dışı düşünmeyi aşılayan kitap var. Nasıl olmuşsa olmuş, bütün hepsi bu minicik yerde toplanmış. Tamam Türkiye’de büyük kitabevi zincirleri var ama çocuk kitapları bölümü hâlâ minicik ve oyuncaklarla bir arada...
Bir kitabevi kıvamında değil...
Ama Tırtıl Kids öyle.
Ve çok kapsamlı.
İkinci şaşkınlığımı çalışan personelin İngilizce konuştuğunu duyduğumda yaşıyorum.
Çünkü dükkanda o sırada yabancı anneler var, doğum günü hediyesi arıyorlar; genç, tatlı, satıcı kız da İngilizce bilgi veriyor, onlara rehberlik ediyor.
Bu da Türkiye’de çok rastladığım bir şey değil, orada yığılıdır kitaplar, sen seçersin, genellikle çalışan personel bihaberdir, o kitapları okumamıştır bile.
Alya’ya bir iki kitap seçtikten sonra, Tırtıl’ın sahibesiyle tanışmak istediğimi söylüyorum. Nedense, sıra dışı bir anneyle karşılaşacağıma dair çok kuvvetli bir inancım var.
Yanılmıyorum.

Haberin Devamı

TIRTIL KIDS KİTABEVİN'DEN FOTOĞRAFLAR

‘Kocanız çok mu zengin miras mı kaldı’?!/images/100/0x0/55eb1e28f018fbb8f8ac4b2e 

Dilşat Arpacıoğlu, şahane bir yer burası. Sizi tebrik ediyorum...
Sağ olun. Ben de seviyorum, yaptığımız işten gurur duyuyorum.
Nereden esti aklınıza böyle bir yer açmak?
Eski bir bankacıyım. İkinci çocuğum olduktan sonra bankacılığı bıraktım. Oldum olası kitap manyağıyım. Çocuklar doğmadan, odalarına kütüphane yapacak kadar! Herkes dalga geçiyordu, ben de “Çocuk dediğin kitapla büyümeli, doğar doğmaz odasında kitap olmalı” diyordum. Gerçekten de buna inanıyorum. Kitap, çocuğun hayatına ödevle girmemeli. Battaniye kıvamında olmalı, çocuk yatağa kitapla girmeli. Çocuklarım olduktan sonra, yurtdışından onlara kitap taşımaya başladım. O kadar çok “fazla bagaj” ödedim ki, sonunda, “Ben neden bu işi Türkiye’de yapmıyorum ki!” diyecek hale geldim.
İyi de artık Amazon’dan kitap getirtmek diye bir şey var...
Ama o da ne beni ne de çocuklarımı kesiyor! Kitabevine girmelerini, kokusunu hissetmelerini, istiyorum. Sonuçta, İngiliz ortağımla böyle bir çılgınlığa giriştik...
Neden çılgınlık?
Çünkü büyük yatırım. Yapan ve kapanan çok yer var. Acıklı bir şey bu. Yapıp, başka şeye değiştirenler de çok. Doğum günü yerine dönüyorlar, parti organize ediyorlar. Ya da toptancı gibi çalışıyorlar. Bende bu minik dükkana yaptığım yatırımla Alkent’te dubleks bir ev satın alıp, kirasıyla fan fin fon yaşayabilirdim! Ama hayalimi gerçekleştirmek istedim, suya atladım.
En akıllı siz misiniz!
Hayır en cesur biziz! Biz de Çin’den plastik oyuncak getirip iyi bir “branding” yapıp, yüzde 400 kâr marjıyla satıp, para kazanabilirdik. Ama faydalı bir şey yapmak istedik. Önce Mohini’deydik, orası kapanınca İstinye Park’a geldik. Bir sürü okulun ortasındayız, Enka, İTÜ, Işık. Veliler için de büyük kolaylık.
Zor mu oldu, kolay mı?
Tabii ki çok zor. Hâlâ zorlanıyoruz. Büyük zincirler içinde, böyle minik yerlerin yaşaması çok zor. Ticari olarak başarılı olur olmaz o ayrı, ama biz yaptığımız işten gurur duyuyoruz. Fatih Erdoğan en sevdiğim çocuk yazarıdır. İlk bu işe soyunduğumda, fuarları geziyorum, Türk yayınevlerini, yayıncıları tanımak istiyorum. Böyle bir işe soyunacağımı söyledim. “Kocanız çok mu zengin, miras mı kaldı?” dedi. O zaman anlamalıydım! Olsun, ben bankacılıktan kazandığım bütün parayı buraya yatırdım. Pişman da değilim.
Bir sürü de aktivite düzenliyorsunuz anladığım kadarıyla...
Evet. Okuma alışkanlığını artırmaya çalışıyoruz. Anaokullarını buraya çağırıyoruz, veliler de geliyor, kitap seçerken nelere dikkat etmeli anlatıyoruz. Çok duyarlı ünlüler var, Halil Ergün, Şebnem Bozoklu, Şevval Sam, Mehmet Turgut, Ceyda Düvenci, hiçbir ücret almadan okuma saati yapıyorlar. Gülben Ergen de sıkı müşterimiz. Çocuklarını getirir, “Hadi bakalım kitap seçin” der. Türkiye’de yaşayan pek çok yabancı da bizi bilir. Caffe Nero’da mini kütüphaneler yaptık. Ortağım Nick de Time Out’ta köşe yazıyor.
Siz de yazın. Bildiklerinizi annelerle babalarla paylaşın...
Tekliflere açığım. Çocuklar kitapları sevsin diye her şeyi yaparım. Gerçekten bunun bir misyon olduğuna inanıyorum.
Size de, yaptığınız şeye de bayıldım. Bu konuştuklarımı yazmak isterim. Bir iki kitap seçtim ama Alya bu aralar inançlara ve dinlere taktı. Bir de korkularla ilgili ne var?
Şahane İngilizce iki kitabımız var. Hemen göstereyim. Biri (Bütün İnançlar), var olan bütün inançları, dinleri anlatıyor. Müslümanlık, Hıristiyanlık, Yahudilik, Budizm, Hinduizm... Müthiş çizgilerle, son derece basit bir şekilde. “Hangi yolla Tanrı’ya inandığınız size kalmıştır” diyor. Farklı dinlerin ibadetlerini, giyinme biçimlerini, ritüellerini, ibadet mekânlarını anlatıyor. Yargılamadan öğretmeye çalışıyor. Diğeri de (Bütün Korkular), aklınıza gelebilecek her türlü korkuyu tanımlıyor. Ve bunun normal olduğunu anlatıyor. “Herkesin korkusu vardır, annenizin, babanızın da...” diyor.
Süper, hemen alayım...     

Yazarın Tüm Yazıları