Paylaş
Habertürk için...
Ama son anda iş yatmış...
Çünkü o ve karısı beni hem konsept olarak hem de kıyafet olarak uygun bulmamışlar...
Okuduğunuz şeyden şunu anlıyorsunuz:
Ben programı yapmak için ölüyorum, geberiyorum ama ne yazık ki Abdurrahman Bey ile muhterem eşi kabul etmiyor ve bu dev proje yatıyor!
* * *
Olayın tuhaflığına bakar mısınız?
Ben Abdurrahman Dilipak’ı hayatımda görmedim.
Tanımadım, konuşmadım.
Merak da etmedim.
Gidip şu adamla konuşayım, röportaj yapayım bile demedim.
İlgi alanımın tamamen dışında yani. Böyle bir projenin varlığından da haberim yok.
Olsaydı, böyle bir program önce bana teklif edilseydi, aynı şekilde, aynı cümlelerle, konsept, kıyafet ve ekstradan kafa olarak...
Reddederdim.
Yeni ben istemediğim için yapılmamış olurdu.
Ama öyle bir sunmuş ki Sabah Gazetesi, sağ olsun, program ona teklif ediliyor, Dilipak da benimle aynı fotoğrafta yer almayı uygun bulmuyor.
Asıl ben uygun bulmuyorum!
Esas olarak da hayat görüşü açısından.
Müjde Ar’a “fahişe” diyen, mahkemeden gelen tekzibi yayınlamamakta ısrar eden bir adamla benim işim olmaz!
Sadece oğlundan ve gelininden (Dubai’de Mado’ları var) sütlü tatlı, baklava ve ev yemekleri alıyorum.
Dilipak ailesiyle alakam bu kadardır!
HAMİŞ
Sevilay Yükselir’e verdiği röportajda “eylemci gelin” diye anlattığı Sezin, benim sürekli su böreği
ve etli sarma sipariş ettiğim şahane kadın Sezin. Bin kere hayatımı kurtardı. Evde misafir ağırlarken bana dünyanın en lezzetli yemeklerini yaptı, yolladı. Anlayacağınız Dilipak’ın anlattığı kadınla, benim tanıdığım tamamen farklı. Benimki, kayınpederine rağmen dünya şekeri!
Münevver haberleri çığırından çıktı
Bİlmem farkında mısınız...
Her gün bir değişik Münevver haberi icat ediliyor.
Son olarak, cinayetin kıskançlık yüzünden işlendiği iddiası ortaya atıldı.
Özellikle Sabah Gazetesi bunu büyüttü.
Nedense artık hep orada çıkıyor bu tür haberler.
Amaç Cem Garipoğlu’na bir cinayet sebebi vermek, Münevver’de de kusur bulmak...
Sanki bunun için özel bir çaba sarf ediliyor.
“Münevver kuyruğunu salladı... Başkasıyla kırıştırdı... Adamı çileden çıkardı... O da n’apsın, çaresiz, seviyordu öldürdü!”
Oha diyesim geliyor! Oha!
Bütün bu haberlerin neden icat edildiği karışık...
Her şey olabilir, Münevver haberlerinin prim yapması, dezenformasyon ya da ilgilerin başka bir noktaya çekilmesi...
Ama arkadaşlar!
Nedir gerçek?
Cem Garipoğlu, Münevver Karabulut’u öldürdü.
Yılmaz Özdil’in taa en başta söylediği gibi de, kız öldüğüyle kaldı, polis bir türlü katili bulamadı, bulamıyor.
Artık okuduğum hiçbir Münevver haberi bana gerçek gelmiyor.
O saçma sapan haberleri okumak da istemiyorum.
Beklenen, katilin yakalanması; sadece bunu istiyoruz.
Neden öldürdüğünün, nasıl öldürdüğünün önemi ancak katil yakalandıktan sonra ortaya çıkacak.
Katil yakalanmadan kimsenin konuşmaya, lafı oraya buraya çekmeye hakkı yok.
Bizim de bu tür haberlere karnımız tok.
Hele her olaydan sonra kadınları, kusurlu göstermek son derece demode ve alçakça!
Teşekkürler Bedia
Her pazar ben de gazetelerdeki bütün röportajları tek tek gözden geçiriyorum.
Kim ne yapmış, kim ne numara çekmiş, kim ne yakalamış diye.
Dün çok farklı bir röportaj okudum. Habertürk’te.... Habertürk’ün Pazar ilavesinde...
İtiraf ediyorum, ben bugüne kadar böyle birini yakalayamadım.
O yüzden de Bedia Ceylan Güzelce’yi tebrik ediyorum.
Erkek olmaya hazırlanan bir kadını, gözümde canlandırabileceğim kadar iyi tanımlamış.
O kendini erkek gibi görüyor.
“Erkeklerle işim olmaz çünkü gay değilim” diyor.
Lezbiyen de olmadığını iddia
ediyor. Lafta değil, gerçekten kendini erkek gibi hissediyor.
Ve yakında bir sürü zorlu ameliyattan geçip, biçimsel olarak da erkeğe dönüştürecek.
Güzel işti.
Güzel iş görünce, insana şevk geliyor, güzel işler çıkarmak istiyor.
Teşekkürler Bedia!
HAMİŞ
Şu ana kadar dünkü Hıncal Uluç röportajında giydiğim üniforma için herhangi bir protesto gelmedi. Oysa bu ülkede, bir haberde, herhangi bir meslek grubunun adı geçse, “Biz böyle miyiz! Siz bizi milyonlara yanlış tanıtıyorsunuz!” diye hemen tekzip ederler. Hoşgörüyle karşıladıkları için polis hemcinslerime de teşekkür ediyorum. Amacım sadece röportaja renk katmaktı. Ötesi berisi yok...
Paylaş