Ayşe Arman

Makamın büyüdükçe boynun bükülsün

25 Haziran 2019
Bugüne kadar duyduğum en iyi konuşmalardan biriydi Ekrem İmamoğlu’nun konuşması.

Tebrik ediyorum.

Ne bir gıdım kibir, ne de zafer sarhoşluğu...

Çok yerinde, çok kararında, ölçülü; herkesi, her şeyi kapsayıcı, birleştirici bir konuşmaydı.

Bu dönemde en çok ihtiyacımız olan şey.

“Biz buluşmak, uzlaşmak ve birbirimizi sevmek için geldik. Yıkın bütün önyargıları, herkes için buradayız... Bu şehre adaleti getireceğiz, beraber çok güzel işler başaracağız!” diyen tutkulu, enerjisi tavan, genç bir başkan. Çabasını, çalışkanlığını, gayretli oluşunu ve tabii ki galibiyetini kutluyorum.

“Rahmetli dedem ‘Makamın büyüdükçe boynun bükülsün’ derdi, yolum o yol!” dedi ya, ben eridim. Ben ona inanıyorum. Sahici buluyorum, siyasetçilerin “poker oyuncusu” gibi suratları oluyor, adı üstünde politik oluyorlar, İmamoğlu öyle değil.

İstanbul halkı ona haksızlık yapıldığını düşündü ve mazbatasını geri verdi. Ülkemi ve insanlarını da o yüzden çok seviyorum. Öyle beklenmedik anda öyle beklenmedik şeyler yapıyoruz ki, şapka çıkarmak lazım.

Bir alkış da

Yazının Devamını Oku

Müjdeler olsun! Asit saldırısı mağduru Berfin ilk ameliyatını oldu

23 Haziran 2019
Berfin Özek’i tanıyorsunuz... Eski sevgilisinin asit saldırısına uğramış, yüzünün büyük bölümü yanmıştı. 19 yaşındaki Berfin bir gözünü, burnunu, göz- kapaklarını kaybetti. Diğer gözünü de kaybetmek üzereydi. Ağzı kapanmıyordu. 12 Mayıs’ta Hürriyet Pazar’da yayımlanan röportajımızda “Kendimi hilkat garibesi gibi hissediyorum, insan içine çıkamıyorum” diyordu. Tek isteği gerekli ameliyatları olmaktı ama Sağlık Bakanlığı estetik kabul ettiğinden ödeme yapmıyordu. Sonunda Berfin’in hayali gerçek oldu. Sağlık Bakanlığı’nın girişimiyle, Acıbadem Hastanesi tedaviyi üstlendi ve Profesör Mehmet Mutaf birkaç gün önce Berfin’in ilk ameliyatını gerçekleştirdi. Bu ameliyatlar devam edecek. Ben de izlemeyi sürdüreceğim.

Hocam, çok çok teşekkür ederiz. Sözünüzü tuttunuz ve Berfin’in ameliyatlarının ilkini gerçekleştirdiniz.

- Evet, 12 saatlik bir ameliyattı. Sizinle, tedavi planıyla ilgili daha önce küçük ipuçları paylaşmıştım.

“Belki beş ameliyat olur” demiştiniz, 1.5 yıllık bir tedavi sürecinden söz etmiştiniz.

- Doğru. Birinci ameliyatla ilgili düşündüğümüz her şeyi yaptık. Hatta, üzerine de biraz artılarımız oldu. Bu ilk ameliyattan çok olumlu sonuçlar aldık. Tedavi süresi daha kısa olacak diye düşünüyorum. Neler yaptık özetle anlatayım: Dört gözkapağını yeniden oluşturduk. Çünkü dördünde de problem vardı. Tek gözü görmüyor zaten.

Gözkapakları kapanabilecek mi şimdi?

- Evet. Zaten kapanamadığı için öbür gözünde de görme kaybı riski vardı. O sorunu çözdük.

BERFİN’İN PROFİLİ TEKRAR ORTAYA ÇIKTI

Yazının Devamını Oku

Hayaldi, gerçek oldu: İyilik Kolyeleri Atölyesi

21 Haziran 2019
OLEEEEEEY!

İşte hayalim karşımda duruyor!

Hayalim, Bodrum Gürece’de bir anneanne bahçesi içindeki iki metruk köy evini “İyilik Kolyeleri Atölyesi”ne dönüştürmekti.

Her akşam bu rüyayla yatıyordum, sabah da bu rüyayla kalkıyordum.

Haliyle en çok sevgilimin hayatını kararttım!

Tepesine çöküp, “Şöyle hayallerim var” diye başlıyordum anlatmaya: “Birlikte üretmek, yaşadığım köye katkıda bulunmak, gönüllülüğü yüceltmek, hep birlikte bir iş yapmak, bir işe yaramak, sivil toplum örgütleriyle çalışmak, elde edilen gelirin köye katkı sağlaması için uğraşmak...”

Kilitlendim ben bu fikre...

Bir şeyi tutturdum mu eyvah eyvah, kaçın benden, annemden miras bu, tutturuğun âlâsı oluyorum...

Yazının Devamını Oku

Ç.’nin avukatı Aslı Koçak Arıhan: Hastanenin raporu tecavüzü destekliyor

20 Haziran 2019
GÜNLERDİR yazıyorum.

Siz de olaya artık hâkimsiniz. 23 yaşındaki veteriner hekimin tecavüz davasından söz ediyorum. Dün ve evvelsi gün, veteriner hekim Ç.’ye tecavüz ettiği iddia edilen profesör H.B.’nin avukatı Erol Yılmaz Aras’ın görüşlerini ilettim. “Bilimsel kıskançlık, komplo, para sızdırmaya çalışıyorlar!” dedi.Haliyle, Ç.’nin avukatı Aslı Koçak Arıhan’a cevap hakkı doğdu. Bugün kendisiyle yaptığım röportajı okuyacaksınız. Ben elimden geldiğince iki tarafın da görüşlerini ilettim. Bu arada Arıhan, H.B.’nin tahliyesine itiraz etti ve yeniden tutuklanmasını talep etti.

- Bu dava size nasıl geldi?

Tecavüz mağduru Ç., şüpheli profesör tahliye edildikten sonra, kendini kötü ve çaresiz hissediyor. ŞÖNİM’e (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi) başvuruyor. Hayatının da tehlike altında olduğunu düşünüyor. Çünkü şüpheli dışarı çıkmış, evini yurdunu biliyor. Her an her şey olabilir korkusuyla 6284 sayılı yasa kapsamında koruma tedbirleri ve uzaklaştırma için ŞÖNİM’den yardım istiyor. Ben de genellikle kadın davalarına bakan bir avukatım, bana yönlendirdiler...

- Bir kadın tecavüze uğradığını söylüyorsa ona inanmak esas mıdır?

Evet, genel anlamda böyle bir ilkemiz var. Herhangi bir insanın, “Ben tacize uğradım, tecavüze uğradım!” demesi zaten çok ağır bir şey. Bu kimin başına gelirse gelsin, bunu ilk anda söyleyebilmek çok zor. Bu nedenle bu beyanda bulunanların önemsenmesi ve verdiklerin bilgilerin dikkatle değerlendirilmesi gerekiyor.

- Bu davada hiç tereddüt ettiğiniz, şüphelendiğiniz oldu mu?

Hayır, asla! Mantık silsilesi çok doğruydu. Evet, yaşadıkları inanılmaz olaylardı, filmlerde olabilecek düzeydeydi. Ama Ç. bunları gerçekten yaşamıştı.

-

Yazının Devamını Oku

Hocanın DNA’sının kızın pantolonunda çıkması cinsel saldırı işareti değil

19 Haziran 2019
Olayı biliyorsunuz. Her iki tarafın görüşlerini aktardım. Tecavüzle suçlanan Profesör H.B.’yle konuşmak istedim, olmadı. Avukatı onun yerine kendi açısını aktardı.23 yaşındaki veteriner hekim Ç., ailesiyle önce karakola gidiyor. Rapor alması için çevre hastanesine sevk ediliyor. Orada aldığı raporda, sperme benzeyen morfolojik hücreler tespit ediliyor... Zaten H.B. bunun üzerine tutuklanıyor. Sonra devreye avukatı Erol Yılmaz Aras giriyor, adli tıp raporu alınıyor. Bu ikinci raporda sperme rastlanmıyor. Ama kızın o gece giydiği pantolonundaki DNA örnekleri hocanınkiyle eşleşiyor. Anlattıkları aşağıda, okuyun siz karar verin...

 - 23 yaşındaki veteriner hekim Ç. hangi gerekçeyle hocayla dertleşmek istemiş? Ne konuşmak istemiş?

“Ailemle problemlerim var. Buradakiler de beni aşağılıyor. Bir de ekonomik sıkıntılarım var!” demiş. Aylık maaşı 2800 liraymış, zam istemiş. O da “S. ile konuşurum, para pul işlerini o düzenliyor. 6 ayın sonunda sana bir düzenleme yaparız!” demiş. Bütün konuşma bu. Hoca’ya defalarca sordum, “Hocam, savcının yanına gidiyorum. Eğer bu kızla aranızda cinsel bir ilişki olduysa söyle!” dedim. “Çünkü ben seni adli tıpa göndereceğim, delillerin toplanmamış!” O da “Benim bir tek kızım var ve onun üstüne yemin ediyorum, cinsel ilişkiye girmedik. Hiçbir şey olmadı aramızda!” dedi.

- Kameralarda Profesör H.B. ile S., genç veteriner hekim Ç.’nin başında görülüyor, kıza serum mu, kokteyl mi artık neyse bir şey verirken...

Evet.

- O sırada Hoca hani kusmuştu, hani kötüydü? Hangi ara iyileşti?

Ayşe Hanımcığım, önce Hoca’ya serum verildi, Hoca kendine geldi.

- Kız o sırada neredeydi?

İkisi aynı katta. Bu arada kamera kaydının dökümü yapılmış. Uzman bilirkişi bütün hepsini tek tek resimlemiş ve sonunda vardığı sonuç şu: “Ne cinsel saldırı ne tehdit ne de tecavüz eylemine rastlanmamıştır!”

Yazının Devamını Oku

Veteriner kızın profesörün içkisine ilaç koyduğunu iddia ediyorum

18 Haziran 2019
Bu hep oluyor.Bir haber her yerde çıkıyor. Ama patırtı, Hürriyet yazınca kopuyor. Geçen hafta perşembe-cuma veteriner hekim Ç.’nin başına gelenleri yazdım. Daha doğrusu onunla röportaj yaptım. Ç., 23 yaşında veteriner fakültesinden mezun bir hekim. Hastanesinde çalıştığı profesör unvanı taşıyan H.B.’nin tecavüzüne uğradığını anlattı. Hatta bir tecavüz teşkilatından söz etti. “İşin içinde profesörle birlikte çalışan bir veteriner, bir jinekolog da var” dedi. Ama susmadığını, ailesine ve kendisine yapılan tehditlere aldırmadığını ve şikâyetçi olduğunu söyledi. Dava sürüyor.Ben perşembe günü, kapsamlı bir iş olduğunu, yerimin kısıtlı olduğunu, önümüzdeki günlerde de yazmaya devam edeceğimi yazdım. Çünkü işin hukuki kısmı da var. Ortada ne deliller var, dava ne durumda, profesör neden önce hapse atılmış sonra serbest bırakılmış...Tabii bu arada suçlanan profesör H.B. ile de konuşmak istedim. Hangi gazeteci istemez? Ben haberde adı geçen herkesle konuşmak isterim.Fakat daha işin hukuki boyutuna giremeden perşembe ve cuma Ç.’nin anlattıklarından sonra kıyamet koptu.Profesör H.B.’nin avukatı bana ulaştı. Avukat Erol Yılmaz Aras, hocanın haksız bir linç kampanyasına kurban edildiğini düşünüyor. Hakkında bir karalama kampanyası başlatıldığını söylüyor. Neden kız öğrenciler yürümüş, neden her yerde hoca hakkında olumsuz haberler çıkmış? Ben de bunların sebebini merak ettiğimi ve müvekkiliyle konuşmak istediğimi söyledim. Çünkü gerçekten ne anlatacağını merak ediyorum.O da Profesör H.B.’nin şu aşamada konuşmak istemediğini söyledi ve hocanın açısını kendisi bana nakletti. Bugün bu kısmı okuyacaksınız...“Neden meslektaşları da onu suçluyor, neden sürekli bu hoca hakkında cinsel istismar haberleri çıkıyor?” diye sorunca da “Hoca bilimsel çevrelerde çok başarılı, onu kıskanıyorlar!” dedi. Veterinerlik dünyasının ona karşı olmasının sebebi buymuş. “Kız da iftira atıyor!” dedi. “O neden?” dedim. “Para sızdırmaya çalışıyor!” dedi.Ben ısrarla avukat Aras’a “Tecavüze uğradım, dava devam ediyor. İlk raporda sperme rastlandı. Benim formamda da hocanın DNA’sı tespit edildi!” diyen bir kadınla konuştum, sizin müvekkilinizle de konuşmak isterim deyince, kibarca “İleride olabilir!” dedi. Şu aşamada, avukat Erol Yılmaz Aras’ın müvekkili yerine anlattıklarını okuyacaksınız. Kolay okunması için soru-cevap şeklinde yazdım. Yarın da devam edecek...

Olan biteni bir de sizin açınızdan dinleyelim...

Güvendiğim bir avukat arkadaşım, “Erolcum, sana ihtiyacımız var” dedi. Daha önce de bir işadamı için gelmişti. Buluştuk. “Böyle böyle bir durum var. Profesör H.B. Hoca hakkında tecavüz suçlaması var. Biz hakkını savunamadık. Şehir hastanesinde bir doktorun orfololik olarak kızda sperm benzeri bir şeye rastlandı demesi üzerine tutuklandı” dedi. Ben de gittim, hocayla görüştüm. Hoca, bilimsel çevrelerde kıskanılan bir hoca. Çok başarılı. Önce kendisini, sonra ailesini anlattı. Kızı Bilkent’ten mezun bir avukat. Eşi de çok iyi bir yerde. Hepsi saygın insanlar yani. Ben ona dedim ki “Hocam bana doğruyu anlatmazsanız ben bir şey yapamam. Raporlar her şeyi, ummadığınız kadar detaylı tespit ediyor. Ben 1 sene içinde bu tarz suçlamalarla gelen iki insanın doğruyu anlattıkları için tahliyesini aldım. Ama eğer içinde cinsel ilişki ya da tecavüz varsa daha sonra bunu tecavüzden kurtaramayız. Bana gerçeği söyleyin. Sadece oturup viski içmişseniz, bana anlattıklarınızın yarısı doğruysa bile çıkış yolu bulabilirim. Fakat yalan söylerseniz, bizi tek çıkışlı yola mahkûm edersiniz, bu tecavüz suçlamasından kurtulamaz, mahkûm olursunuz!” dedim.

O ne dedi?

“Her şeyi anlatacağım” dedi. Ve anlattı... Ç. işe yeni girmiş bir veteriner hekim. Hocaya moralinin bozuk olduğunu ve akşam saatlerinde dertleşmek istediğini söylemiş. Hoca da bunun üzerine onu kırmamış, kliniğe gitmiş. Bana dedi ki “Normalde hiçbir tanışıklığım, temasım yok kızla. Yeni başlamış bir meslektaşım!”

Sonra ne olmuş?

Viski açmışlar.

Bu peki normal miymiş?

“Genelde akşamüzeri veteriner arkadaşlarla içeriz!” dedi. Normal yani. Ama kız çok hızlı içmiş. Hoca dedi ki “Ben 3 tane içtim, o 6 tane shot viski içti!” Sonra ışıklar sönüyor, selfy çekiliyor. Bunlar da normal. Çünkü o klinikte anlık hallerini çekiyorlarmış. Sonra Ç. “Midem bulandı!” diyor. Gidip tuvalete 20 dakika gelmeyince hoca ona bakmak için kalkıyor. Fakat kalkar kalkmaz sadece üç tane içmiş olmasına rağmen başı dönmeye başlıyor. O da kendini öteki tuvalete zor atıyor. Hoca dedi ki “Siz deyin 10, ben diyeyim 15 kez içim dışıma geldi! Zehirlendim diye korktum!” Ve S.’yi arıyor. Para pul işlerine bakan hastanenin veterineri. S.’ye diyor ki “Biz veteriner hanımla oturduk, iki kadeh içki içelim dedik ama ikimiz de perişan olduk!”

Yazının Devamını Oku

Babalar Günü’nde şarkıcı Özgün ve down sendromlu oğlu Ediz... Oğlum sayesinde daha iyi bir insan oldum!

16 Haziran 2019
Bugün o gün; Babalar Günü. Bütün iyi ve sorumlu babaların Babalar Günü kutlu olsun! Şarkıcı Özgün Uğurlu da onlardan biri... Down sendromlu oğlu Ediz’le maceralarını, onunla ilgili paylaşımlarını sosyal medyada severek takip ediyorum. Bence çok değerli bir şey yapıyor. Pek çok baba gibi o da durumu yok sayabilirdi, bu topa hiç girmeyebilirdi, oğlunu yine çok sevebilir ama kafasını kuma gömebilirdi! Oysa o neredeyse bütün down sendromlu ailelerin sözcüsü olmuş gibi. Bu Babalar Günü’nde onunla konuştum.

Eşin Nida’yla nasıl bir aşk sizinki?

- Kelimelere dökmek zor ama Nida’yı ilk gördüğüm an “Bu o!” dedim. Daha önce hiçbir kadına hissetmediğim şeyleri hissettim. 2008’de Saba Tümer’in televizyon programında, kendi şarkılarımı bir dörtlü eşliğinde söyleyecektim. İşte Nida o dört müzisyenden biriydi. Kemancı olan. Kimseler benzemeyen. Ben hayatımda onun kadar sağlam bir insan tanımadım. Önce arkadaş, sonra sevgili olduk. Dört sene sonra da evlendik.

Aile olmaya nasıl karar verdiniz?

- İkimiz de bir bebeğimiz olsun istiyorduk, hayaller kuruyorduk. Tam o sırada Nida’nın hamile olduğunu öğrendik. Bizden mutlusu yoktu.

Hazırdın yani...

- Bence hazır olmak diye bir şey yok. Suya atlamak gibi bir şey anne- baba olmak. Başına gelecekleri bilmiyorsun. ‘Aile kurmak’ ya da ‘baba olmak’ deyince, hiç çocuğu olmamış biri mevcut hayatına biri daha eklenecek ama hayatı aynı devam edecek zannediyor. Öyle olmuyor tabii, bütün hayatın değişiyor. Hele bizim tamamen değişti.

Nida’nın hamileliği nasıl geçti?

- Çok çok iyi. Zaten dünya tatlısıdır. Ben de elimden geldiği kadar ona yardımcı olmaya çalıştım. Çok sorunsuz, sıkıntısız bir hamilelik geçirdi.

Yazının Devamını Oku

Profesörün tecavüzü (2)

14 Haziran 2019
Dün başlayan tecavüz mağduru 23 yaşındaki Ç.’nin röportajı bugün de devam ediyor.Ç. veterinerlik fakültesinden yeni mezun genç bir veteriner hekim. Ne yazık ki hastanesinde çalıştığı, profesör unvanı taşıyan H.B.’nin tecavüzüne uğruyor. Susmuyor, ailesine ve kendisine yapılan tehditlere aldırmıyor, gidip şikâyetçi oluyor. Hukuken ne yapılması gerekiyorsa yapıyor. Ama bir süreliğine tutuklanan H.B. serbest bırakılıyor.Söz konusu hocanın ve kardeşinin zaten hakkında meslekten men kararı var. Gerekçe aynı. Nitelikli taciz ve cinsel istismar. Gazeteler geçmişte defalarca “Abi-kardeş öğrenci tacizcisi profesörler” diye haber yapmış. Abi memuriyetten men edilmiş, H.B. ise maaş kesintisiyle kurtulmuş. Öğrencilerine “İki şeye çok para harcarım, parfüm ve kondom” diyen bir kişi bu.Ç.’nin anlattığı tecavüz vakası resmen organize. O yüzden daha da vahim. Ortada iki tane de “suç ortağı” var. Biri, hastanedeki ortağı S., ki onun da tecavüz etmiş olabileceğine dair şüpheler var. Ç.’ye zorla alkol içirdikten sonra damarından uyuşturucu ilaç veriyorlar. Ertesi gün de arkadaşları olan bir jinekoloğa götürüp, delil karartıyorlar.Dünkü kısımda Ç., H.B.’nin elinde içki şişesiyle kliniğe geldiğini, kapıları kilitlediğini, şişeyi ağzına dayayıp zorla içki içirdiğini, darp ettiğini ve tecavüz ettiğini anlattı. Sonra bayılıyor ve uyandığında kolunda bir serum takılı. Kendisine ne verildiğini bilmiyor. Durmadan kusuyor. Bütün gece orada alıkonuyor. Bakın, yaşanan vahşetin devamını nasıl anlatıyor...

Gözünü açtığında nöbetçi veteriner hekimlerin kaldığı odadasın. Ve kolunda bir serum takılı... Yanında kim vardı?

H.B. gitmişti, ortağı S. vardı. “H.B. Hoca ile aranızda bir şeyler yaşanmış. Büyütülecek bir mesele değil, olur böyle şeyler. Sen komadaydın, ben sana bir serum taktım, rahatlayasın diye!” dedi. Ben de dedim ki “Başım çatlıyor. Ailemi aramak istiyorum, iyi değilim şu an. Telefonum nerede?” Baktım elinde. Şifresi de yok telefonumun. Birden sinirlendi ve dedi ki “Kulağını iyi aç ve beni dinle. Hocayla aranızda yaşanan her neyse, unutup gideceksin. Kimseye söylemeyeceksin. Annen seni aramış ulaşamamış. Kliniğin numarasından da aramış. Sen baygındın o sırada, H.B. Hoca açmış, ‘Hasta geldi, ameliyata girdi kızınız!’ demiş. Ama annenin merakı bitmedi, bir de mesaj attı. ‘Ameliyattayız’ yazdım ama hâlâ ısrar ediyor. ‘Sen şimdi anneni arayacaksın, iyiyim diyeceksin ve telefonu kapatacaksınız!’ dedi. “İyiyim dışında herhangi bir şey söylemeye kalkarsan, ailen de zarar görür sen de! Dediklerimi yapacaksın!” dedi. Sonra annemi aradı, kulağımı dayadı, annem “Nasılsın kızım, merak ettim” deyince, “İyiyim” dedim ve S. kapattı telefonu...

 Annenin sesini duyunca ağlamaya başlamadın mı?

Hayır, kusmaya başladım! Çok kötüydüm. S.’ye odadan çıkmasını söyledim. Bir de galiba üzerime idrar yapmışlardı, çok kötü kokuyordu üzerim. Gerçekten kâbus gibiydi her şey. Kendimde de değildim.

 Üzerinde ne vardı o sırada?

Giysi olarak mı? Klinik formam. Çıkarttım zar zor. Normal kıyafetlerimi giydim. Etrafı çok bulanık görüyordum, ayakta zor duruyordum. Sonra tekrar kusmaya başladım ve bayılmışım.

 Saat kaç bu arada?

Annemi aradığında telefonun saatinden gördüm, saat gece 2 civarıydı. Birkaç saat sonra sıçrayarak uyandım. Bacağıma kramplar giriyordu, çok ağrım vardı. S.’ye, “Burada kalmak istemiyorum. Ailemin yanına gitmek istiyorum!” dedim. “Hiçbir yere gidemezsin, otur oturduğun yerde!” dedi. Tekrar midem kötü oldu ve tekrar kendimden geçtim. Uyandığımda, baktım S. kolları bana sarılı bir şekilde yatıyor üzerimde. “Ne oluyor ya!” dedim. S. bir anda toparlandı. Üstü çıplaktı. Pantolonu da yoktu üzerinde.

Yazının Devamını Oku