Paylaş
Maaile tekne.
Ablam, eniştem, yeğenlerim, Alya, ablası, sevgilim ve ben...
Alya, ablası ve kuzenleriyle kendinden geçti.
Eski zaman tatilleri gibiydi, sessiz film, okey ve iskambil oynadık. Teknenin tepesinden 30 ayrı biçimde atladık. Karnının üstüne düşenlere güldük. Şnorkel yaptık. Kayalıkları keşfettik. Deniz kestanesi çıkardık. Daldık, çıktık. Deniz yatağında yattık, hayaller kurduk. Tepelere tırmandık. Kano yaptık. İyi bir şey değil ama birbirimizi suya ittik. Yeni saç modelleri denedik. Alya’nın vahşi şaçlarını, teyzesi bir sürü farklı şekilde ördü. Kitap okuduk (Metin Hara’nın “Aşkın İstilası Yol”unu hepimiz hatmettik). Şıklık da yapmadık, bikini ve tişörtle yazın o muhteşem hafifliğini yaşadık, bol bol devrildik, bir oraya, bir buraya, ah ne şahaneydi...
Ve yedik, yedik, yedik, yedik, yedik, yedik, yedik, yedik, yedik, yedik...
ÖNCE YE, SONRA DETOKS!!!
Tatilde yiyeceksin tabii!
Kasmanın manası yok.
Ama gel gör ki, bir haftalık tekne, benim için eşittir 3 kilo.
Onlar da, üzerinize afiyet, bel bölgeme yerleşiyor.
En sevmediğim şey, birinin “N’aber” deyip belime dokunduğunda, ince olmayan bir yapıyla karşılaşması.
Hiç hoşlanmıyorum.
Hatta nefret ediyorum.
O yüzden birkaç seferdir yaptığım ve zaferle sonuçlanan sırrımı sizinle paylaşıyorum.
Çok yedim, hatta abarttım ve kalın belli olarak İstanbul’a mı döndüm?
Karalar bağlamıyorum...
Hemen Juico’cu kızları arıyorum.
3 günlük sıvı detoksuyla kendime geliveriyorum.
Tabii artık çok meşhur ve çok revaçta oldukları için önceden aramak gerekiyor, talep çok, sıra çok.
Ama 3 günlük detoks işi bitiriyor.
Hoooop, o kalınlaşan bel, yeniden inceliveriyor.
Birincisi, “yeşil”...
İçinde, karalahana, ıspanak, salatalık, marul, maydanoz, elma, zencefil ve limon var.
Çalkalıyorum.
Bir güzel içiyorum.
Ferahlık hissediyorum, enerjimin arttığını hissediyorum.
Ve hayıııır, acıkmıyorum!
Resmen tutuyor.
Bir kaç saat sonra gelsin “tatlı sarı”.
Ananas, elma, nane ve H20.
Gün boyu, 6 tane meyve ve sebze suyu içiyorum.
Başka hiçbir şey yemiyorum.
Kahve yasak!
Ve 3 gün sonra ne mi oluyor?
Temizlendiğimi, toksinlerimden arındığımı fark ediyorum.
DENİZ VE SEDEF’İN JUICO’SU
Bu tabii yeni bir şey değil, keşif de değil.
Bin yıllık detoks!
Ama Juico’cu kızlar bu işi gayet iyi yapıyorlar.
Deniz ve Sedef.
Sedef, Deniz’in erkek kardeşiyle evli.
Bir nevi aile işletmesi.
Biri eski bankacı, diğeri eski reklamcı.
Çok da iyi arkadaşlar.
İkisinin de Amerika macerası var.
Ve bingo geçen sene Juico’yu kurararak ikinci hayatlarına başlıyorlar
Yaşasın onlar!
Yaşasın detoks!
Benim bir bugünüm kaldı, siz beni perşembe görün, belime de dokunabilirsiniz...
Nesi farklı?
Bu içtiklerim normal meyve suyu değil. Nesi farklı?
“Cold press” yani “soğuk sıkım” denen özel bir sistemle hazırlanıyor. Bu sistem, dünyada “juice cleanse” işini yapan bütün markaların kullandığı bir sistem. Özel hidrolik bir cihaz, tonlarca basınç uygulayarak meyve ve sebzeleri, liflerinden tamamen ayırıyor. Geriye kalan su, meyve ve sebzenin içindeki vitamin, mineral ve enzimin, nerdeyse tamamını barındırıyor. Yani bu içeceklerin besin değeri, alışık olduğumuz taze sıkılmış meyve ve sebze suyundan daha fazla. Bildiğimiz meyve sıkacakları, evde kendimize sabah meyve suyu hazırlamak için ideal, ama detoks sözkonusuysa, “soğuk sıkım” şart. Çünkü detoks sırasında amaç, sindirim sistemini dinledirmek olduğu için, suların içinde hiç lif ve posa kalmaması lazım. Lif, normalde sindirim sistemini çalıştırmak için gerekli ama bu sıvılar içindeki besin zaten yarım saat icinde hücreler tarafindan emiliyor, life ihtiyaç kalmıyor.
Biri Robertli biri Avusturya Liseli
Sedef Baykal Dördüncü Robert Kolej, Deniz Dördüncü Derman ise Avurturya Lisesi mezunu. İkisi de eğitimine Amerika’da devam ediyor. Uzun bir kurumsal hayattan sonra birlikte Juico’yu doğuruyorlar!
İnsanlar nasıl tepki veriyorlar?
Hemen denemek isteyen çok. Ama “Ben 3 gün nasıl aç kalırım!” diyen de var. Onların anlamadıkları, kendilerini çok tok hissettikleri bazı zamanlarda da aslında hücrelerinin aç kaldığı. Detoks sırasında ise hücreler doğrudan besleniyor. O yüzden açlık çekilmiyor...
Paylaş