Paylaş
Bugünkü röportajın hikâyesi dizi olarak çekilmeli ki bütün Türkiye izlesin. ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ gibi bir dizi çıkar bu hikâyeden.
Bütün kadın yönetmenlere sesleniyorum.
İbret verici bir hikâye.
Ortada 11 yaşında küçücük bir kıza tecavüz var, 4 yıl boyunca süren sistematik bir tecavüz. Susan bir kasaba var. Eşinin üstüne kuma getirecek, hatta kızını satmaya kalkacak kadar kötü bir baba var. Ve cahillik, fakirlik had safhada... 15 yaşında kucağa alınan bir tecavüz bebeği... Konu yıllarca mahkemeye taşındı, ama küçük kızdan tehditle “İsteğimle beraber oldum!” diye bir ifade alındığı için, tecavüzcü sadece 18 yaşından küçük birini alıkoymaktan 1 yıl 8 ay ceza aldı ve 4 ay yatıp çıktı.
Kucağında bebeğiyle o kasabadan ayrılan, o zamanlar yoksul ve kimsesiz olduğu için babalık davasının bile peşine düşemeyen Songül Baerisch, şimdilerde Almanya’da yaşayan başarılı bir iş kadını. Ve tüm bu felaketleri yaşayan kadın, 32 yıl sonra Türkiye’ye döndü. Davanın yeniden açılmasını talep ediyor ve adalet arıyor. Saygıyla eğiliyorum Songül Baerisch’in karşısında. Onu alkışlıyorum. Cinsel istismara ve tecavüze uğradığı halde susan bütün kadınlara örnek olmasını diliyorum...
- Sizi tanıyalım...
Adım Songül Baerisch, 43 yaşındayım. Almanya’da yaşıyorum, iş kadınıyım.
- Türkiye’ye neden geldiniz?
Ben 32 yıl önce Antalya Serik’te Bayram S.’nin tecavüzüne uğradım. 11 yaşında küçücük bir kızdım. 15’ime kadar bu devam etti. Ve sonra gebe olduğumu fark ettim. 15 yaşında tecavüz bebeğimi doğurmak zorunda kaldım. Kızım bugün 28 yaşında. Benim hayatımın güneşi. Ama tecavüz gibi insanlık dışı bir suçun yaşattığı travma ömür boyunca devam ediyor. Ben de kızım da yıllarca bu konuyla ilgili terapi gördük. Bugün iki torunu olan bir kadınım. Kendimi geliştirdim, eğitim aldım, iş-güç sahibi oldum. Ve şimdi adaletin yerini bulması için yıllar önce kapatılan cinsel istismar ve tecavüz davasının yeniden açılması için buradayım...
- İntikam mı?
Hayır, adaletin tecelli etmesi! Bunun için uğraşacağım. Bir de davamın emsal dava olmasını istiyorum. Kadınlar susmasınlar. Bu mesajı vermek istiyorum. Ayağa kalksınlar, ses çıkarsınlar, haklarını arasınlar! Utanması gereken biz değiliz. Ben bütün toplumun üzerine çullanabileceği zavallı bir kız çocuğuydum. Annem- babam okuma yazma bilmeyen insanlardı. Dünyaya getirdikleri çocukları korumayan insanlardı...
- Peki nasıl olur? Bu adam hiç ceza almadı mı?
Ben çok küçüktüm. Avukatım da yoktu. Mahkeme “Kızın da rızası vardı, ayrıca kızlık zarı sanık tarafından yırtılmamış, doğum sırasında yırtılmış” deyince, sanık Bayram S. sadece küçük yaşta bir çocuğu alıkoymaktan 1 yıl 8 ay ceza aldı. Ve 4 ay yatıp çıktı.
- Şu işi en başından anlatır mısınız? Size tecavüz eden kimdi?
Patronum olacak adam! Ben ilkokul 4’ü bitirince annem çalışmam gerektiğini söyledi. Beni Serik sebze halinde bir ardiyeye soktu. İşte bu adam benden yaşça büyük patronumdu. Zorla tecavüz etti. Ve bu yıllarca devam etti. Ne yapacağımı bilmiyordum. Küçücük bir çocuksunuz, bir ilçede yaş?yorsunuz, namusunuz kirlenmiş gibi hissediyorsunuz. Birine söylemek benim sonum demekti...
- Babanız?
Baba denemeyecek bir adam! Söylesem beni kesin başkasına satardı. Ablama yaptığı gibi. Benim başıma Türk filmlerinde yaşanan her türlü rezalet geldi. Babam annemin üzerine kuma aldı, o kuma ve çocukları da bizim evde yaşıyordu. Babam anneme şiddet uyguluyordu. Cehaletin bini bir para. Yani tecavüze uğradığımı söyleyebileceğim bir ortam yoktu.
- N’aptınız peki?
Tek çare ölüm diye düşündüm. Evde bulduğum bir takım ilaçları ve fare zehrini içtim. Ama ölmeyi de beceremedim. Hastanede uyandığımda polisler başımdaydı ve kendime bunu neden yaptığımı bilmek istediler. Bayram S.’nin tecavüzlerini anlattım, hani belki bu bir kurtuluş olur diye. Tutuklandı. Ama koca adam iğrenç bir yalan söyledi: Güya sevgiliymişiz, birbirimizi seviyormuşuz ve benimle evlenecekmiş! Bu arada ailesi de olayı örtbas etmek için babamı bulup anlaşmış. “Evlenecekler, şikâyetçi değilim!” diye babam tecavüzcümü hapisten çıkartmış... Tabii ki para karşılığında! Sonra daha da fena oldu her şey! Karşı tarafın tehditleri, istismarları, etrafımdaki erkeklerin iğrenç sarkıntılıkları...
- Dava devam ediyor muydu bu arada?
Evet. İkinci mahkemeye gitmeden bedenimde farklılıklar hissetmeye başladım. Midem bulanıyordu, kusuyordum. Test yaptırdım, hamile çıktım. Savcılığa gittim, savcı “Mahkeme günü söylersin” diye beni gönderdi. Polise gittim, anlattım. Polis, tecavüzcünün ailesini arayıp hamile olduğumu söyledi. Yetmezmiş gibi o ailenin evine götürdü. Çocuğu aldırmam karşılığında bana para vereceklerini, şikâyetimi geri çekmemi istediler. Ben kabul etmeyince beni dövmeye başladılar. Özellikle karnıma tekme attılar ki bebek düşsün. Bayılmışım. Yeniden uyandığımda baktım, bir ebenin masasında kürtaja hazırlanıyordum. Kabul etmedim. Tecavüzü ispatlamak için ne olursa olsun çocuğumu doğuracaktım! Ebe tecavüzcünün ailesiyle kavga ederken ben kaçtım oradan...
6 AYLIK HAMİLEYKEN DE TECAVÜZ
- Çok korkunç bunlar...
Daha da fenası var! 6 aylık hamileyken -ki dava hâlâ devam ediyordu- tecavüzcünün dayısı M.Y, komşumuzun oğluyla haber gönderdi. “Ona yardım etmek istiyorum, avukat tutacağım, bana getir konuşalım.” Ben de inandım... Meğer tuzakmış! Bunca acı, tehdit, dayak ve tecavüz yetmemiş gibi Bayram S.’nin dayısı da tüm yalvarmalarıma rağmen tecavüz edip üzerine bir de çıplak fotoğraflarımı çekti! Hüngür hüngür ağladım. Dedem yaşında adama “Ben hamileyim, yapmayın etmeyin!” dedim. Bana çocuğu bir şekilde düşürmemi, yoksa herkese resimleri göstereceğini, mahkemeye de göndereceğini söyledi.
- Sonra?
Dayanamadım, kadın hâkimin evine gittim ve ona bana zorla tecavüz edildiğini ama mahkemenin huzurunda söylemeye korktuğumu, beni tehdit ettiklerini ve başıma gelen her şeyi anlattım. Hâkim bana bunları yazılı olarak vermemi söyledi. Yaptım. Ve dava Ağır Ceza’ya gönderildi. Çıldırdılar! Bebek doğar doğmaz da DNA testi yapıldı. Ve babasının Bayram S., yani tecavüzcüm olduğu ispatlandı.
- Nasıl kurtuldunuz bu pislikten? Hayatınız Almanya’ya gidince mi değişti?
Evet. Çalıştığım otelde müşteri olan bir Alman turist bana âşık oldu. Benimle evlenmek istedi. 2002’de Almanya’ya gittim. Ben de eşimi çok sevdim. Hayatımda ilk defa kadın olduğumu, insan olduğumu hissettim. Çok hızlı Almanca öğrendim, uyum sağladım. Bir yıl garsonluk yaptım. Üç işte birden çalışıyordum. Sonra biriktirdiğim parayla o çalıştığım Türk lokantasını satın aldım. Ve bu şekilde iş hayatım başladı...
- Kadınlara nasıl bir mesaj vermek istiyorsunuz?
Ben çok acılar çektim ama asla mücadeleden vazgeçmedim! Onlar da vazgeçmesinler! Ben küçücük bir melektim, kanatlarımı kırdılar. Ama pençelerim de var benim, onu unuttular... Şimdi geri döndüm. Artık güçlüyüm de. Adalete güveniyorum.
Paylaş