Paylaş
Önce ailen kuralları koyar.
Sonra okul sıralarında kurallar, cezalar gelir.
Toplumun içinde yaşamda yer aldıkça asla sen sen olamazsın, istediğin gibi hür nefes alamazsın.
Hep bir şeylere ayak uydurmak, birtakım baskılara boyun eğmek zorunda kalırsın.
Ömrün böyle geçer, gider.
Patrona hesap ver, karıya/kocaya hesap ver derken en büyük güç olan devlet, en büyük yasakları koyar sana.
Sınırlarını belirler, bu çizgileri aşamazsın der.
Her gelen bir başkasını söyler.
Bir akşam yatarsın, bir sabah başka bir şeyle uyanırsın.
Bakarsın birileri şu nefes aldığın hayatta senin adına, sana sormadan istediği kararları almış; senin haberin olmadan hiç soru sormadan.
Sanki sen bir Barbie ya da Ken bebeksin, birileri seninle oynar usulcadan.
Öpüşemezsin sevgilinle.
Keyif benim içerim/içmem diyemezsin.
Köprümün adını seçeyim diyemezsin.
O park benim, onlar benim ağaçlarım, anılarım diyemezsin.
O rıhtım benim diyemezsin.
Cengâverlik yapıp ortalara çıkıp ne oluyor deyince yaş maş dinletemez, suratına suratına biber gazını yersin.
Bir sürü şeyi diyemezsin; yasaklar, kurallar, yaptırımlar var.
Demenle hiçbir şey değişmeyecek.
Bunu bileceksin.
Sen bir Barbie, bir Ken bebeksin.
Ne giydirirlerse onu giyecek, nereye oturturlarsa orada oturacaksın, bunu bilesin.
Yetiş Ayşe
Bugün çok heyecanlıyım. Bu heyecanımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Üç senedir www.hurriyet.com.tr’de çoğunlukla okurlarıyla beraber imece usulü çalışıp yardım yapan, bazen büyük, altından kalkılması zor durumlarda tek başına orayı burayı didikleyerek yardım bulan Yetiş Ayşe artık televizyonda.
Yetiş Ayşe aaral@hurriyet.com.tr’ye gelen e-postaları değerlendirip ihtiyaç sahiplerinin evlerine gidiyor, ihtiyaç neyse belirleyip yardım ediyor.
Doktor, avukat ihtiyacından, akülü arabaya, gelinliğe, çeyize, bebeğe süt/mamaya, öğrenciye bursa kadar aklınıza gelebilecek her konuda.
Bazen sürprizlerle ve daha neler nelerle...
Yardım etmenin verdiği haz hiçbir şeyde yok, inanılmaz.
İlk yayınımız bu akşam saat 21.00’de D-Smart Max HD’de...
Yeni Hürrem ben olayım
Sayın yapımcı,
öncelikle umarım sevgili Meryem Uzerli’yle olan probleminizi çözersiniz ama oldu ki çözemediniz, ben bu role talibim.
Önce biraz neden ve niçin onu anlatayım, size biraz kendimden bahsedeyim.
Bir kere tip olarak benzerliğimiz çok.
Ben de kızıl saçlı bir hatunum, hatta saçlarımı 17 yaşımdan beri kızıla boyadığımdan artık natürel sayılabilecek derecede kızıl olmuş bir kadın durumundayım.
Saçlarım ayrıca belimden aşağıda, iki yıl önce taktırdığım kaynakları üşenip çıkarttırmadığımdan onlar da artık çıkamaz hale geldiler, benim bir parçam oldu.
Burnum zaten yapma; yani bir hokka.
Gözüme lens takarım, onu da çözeriz o anlamda.
Kilo derseniz aynı, Meryem gibi balıketli, tam Osmanlı bir tipim.
Rol kabiliyetime gelince, entrikaların içinde bir evlilik geçirdim. Bizim ev de saraydan azca küçük bir yerdi, halimiz, vaktimiz şükür pek yerindeydi.
Kocama gelince, kendisini ismiyle çağırmaz, genelde ona 4. Murat derdim.
Yani sarayın en acımasız padişah-larından biriyle zamanımı geçirdim.
Ondan türlüce ayak oyunları öğrendim.
Gerçi pek uygulayamadım, haremdeki bir gözdenin ayak oyunları yüzünden dışlandım.
Bu nedenle içim çok dolu, artık öğrendiklerimi uygulayıp sarayda hâkimiyeti elime alıp asla da kimseciklere kaptırmamaya niyetliyim.
Tükenmişlik sendromu falan bende de olursa diye aman sakın çekinmeyin, bende nicedir var; yani belki asırlardır bağışıklığım var bu duruma karşı benim, rahat olun efendim.
Paraya gelince Meryem üç sezon önce ne alıyorsa onu verin, benim için yeterli.
Cevabınızı heyecanla bekliyorum.
Hürrem Ayşe
Paylaş