Ve küçük kızım onsekiz yaşında

Sanki şaka, ben bir bebek doğurmuşum, anne olmuşum, yıllar geçmiş, o kız bebek büyümüş, büyümüş ve en mühim yaş olan on sekizi vurmuş.

Haberin Devamı

Arkadaşlarımın gezmelerde fink attığı, üniversite koridorlarında vizeler, sınavlarla boğuştukları, aşk meşki yeni yeni tattıkları yirmi iki yaşında, ben bebişimi kucağıma almışım.

Kucağıma almışım da olayın ehemmiyetini, durumun vahametini yaş nedeniyle tam çakozlayamamışım. Anam, babam, halalar, teyzeler, yardımcılar olmasa o saftorik, aklı sokakta halle bu bebişi biraz zor büyütürmüşüm.

Bebişim büyümeye başlayıp yaşı iki- üç olduğunda gerçeklerle, sorumluluklarla tam anlamıyla işte o zaman karşılaşmışım.

Evin içinde sarhoş edasıyla oraya buraya çarpa çarpa  dolaşan biri olduğunda  bana dank etmiş.

Bir gün ona bin bir şaklabanlıkla yemek yedirmeye çalışıp başaramadığımda anneme telefon edip “Yetiş anne!” diye dert yandığım sırada bu küçük kızdan duyduğum kelime; “Anne” hayatımın dönüm noktası olmuş.

Haberin Devamı

O günden ben gitmişim, yerine Begüş’üm gelmiş. Gece dualarımdaki sıralama tamamen değişivermiş; annemle başlayan dualar, bebeğimle başlar olmuş, en sevdiğim anamın, babamın, kardeşimin tahtına bu küçük sarışın, maviş kız oturmuş.

Sonra yıllar önlenemez bir hızla geçmeye başlamış. Hayatımda, hayatlarımızda bir sürü değişiklik olmuş. Babam gitmiş, evliliğim bitmiş. Bir sürü hastalık yaşamışım, her ameliyata girişimde; “Allah’ım ne olur beni evladım için yaşat” diye dualar etmişim.

Gün olmuş meme emerken kucağımda uyuyakalan bu bebek bana başlar kaldırmış, benimle kavgalar etmiş, ağlamışım; “Evladım beni sevmiyor anne” diye anamın başına ekşimiş, durmuşum.

“Ah evladım, bunlar normal, sen de aynılarını bana yaptın, az çektirmedin bana, büyüsün seni daha çok anlayacak, aynı şimdi senin beni anladığın gibi” diye anam öğütler vermiş, beni yatıştırmış.

Anneme; “Beni ne kadar çok seviyorsun?” diye sorduğumda; “Anlatılamaz ki yaşamadan anlayamazsın, tarifi olmayan bir sevgi” dediğinde ne demek istediğini  şu on sekiz senede o kadar iyi anladım ki başka bir şeymiş, bambaşka bir sevgiymiş, haklıymış, tarifi cidden imkânsızmış.

Allah evladı olan herkesin evladına uzun ömürler nasip eylesin, evladı olmayan, evlat sevgisiyle yanıp tutuşan herkesi de en tez zamanda evlat sahibi etsin inşallah der, kızıma  yazacağım üç  beş cümleyle yazımı bitiririm.

Begüş’üm,

Haberin Devamı

Dünün küçük bebişi, bugünün koca kazığı, nefesimin yarısı,

iki yüzlere basıp olacaktan, başıma gelecekten hiç korkmadığım zamanlarda gazı bırakıp fren yapmama sebep olan güzel kokulum,

beynimin tüm kıvrımlarının, kalbimin her vuruşunun tek sahibi,

kanımı kaynatan, içimi ısıtan, rüyalarımda gördüğümde; ya gerçek değilse diye beni panikleten,

varlığımın bir nedeni olduğunu anlamama en büyük sebep,
aynaya baktığımda kendimi sevmemin, bir işe yaradığımı bilmemin tescilli kanıtı,

küçük cadım, evin içinde “Artık rüştümü ispat ettim, kim tutar beni?” diye dolanan, beyni dumanlım,

masallarımın tek kahramanı, yaşam boyu ödüllerimin tek sahibi,

beyazlayan saçlarımda, alnımdaki kırışıklıklarda en az benim kadar pay sahibi olan,

Haberin Devamı

aklı aklımı, boyu boyumu, almış başını giden,

Allah’ın sevdiği kullarından olduğuma beni inandıran,

seni tarifsiz bir sevgiyle seviyorum; aynı anamın dediği gibi.

Hep ama hep çok mutlu ol, e mi?

Bana tanınan süre boyunca her nerede olursan ol, bir elim hep üzerinde olacak,

hırlı da olsan hırsız da, bile bile hatalar yapsan da beni bir gün saçımı başımı yolacak raddelere getirsen de  elim üzerinden hiç kalkmayacak, sana duyduğum sevgi asla azalmayacak.

Bana tanınan süre boyunca hep yanında olacağım küçüğüm, yaşama sebebim, soluk alma nedenim, doğum günün kutlu olsun canım yavrum.

Annen
 
 

 

Yazarın Tüm Yazıları