Paylaş
Zaten bir çivi tutuyor beni, bu nedenle her halttan etkileniyorum tabi ki.
Bu sefer ne mi oldu... Şu oldu, sevgilim beni bir telefonla şutladı. Bir günlük okulu kırdım diye hem de.
Okulu kırdım derken bir gece kız kıza sokağa çıktım işte ve de ne yaptım? Bir gece kulübüne gittim, ona da “gitmedim” diye yalan söyledim. Ama benim Mike Hammer meğer takip edermiş, işte sonuç buralara kadar geldi.
Peki, ruh gribi nasıl bir şey? Amanın vallahi fena, gerçek adı depresyon, ben ona ruh gribi diyorum.
10 gündür evde tuhaf hareketler içindeyim, yatağım en yakın kankam benim.
Tereyağını kucağıma alıyorum, yanına bir de fırından çıkmış bütün baget ekmek, sürüp sürüp duruyorum.
Allah sizi inandırsın 10 gündür pantolon görmedi popom; bir gecelik çıkıyor, hop diğeri giyiliyor.
Telefonlara da çıkmıyorum, telefonu sadece taciz amaçlı kullanıyorum. Gecenin bir saati ex’e iki küfür yazıyorum, ondan ibaret yani. Yarın sokağa çıkmayı planlıyorum, o da anneme söz verdim diye.
Neyse geçecek işte, ben ne gripler geçirmişim, bunu mu geçiremeyeceğim?
Not: “Hay manyak, neden adamı taciz ediyorsun telefonla?” derseniz şundan, kendisi benden telefonda ayrıldı da hahaha...
Beyazıt evleniyor
Şaka değil ciddi, Beyaz evleniyor.
Bu yaza yetişir mi bilmem ama iddialıyım ben, en yakın zamanda tez elden bitecek bu iş.
İddialıyım, çünkü Beyaz’ı ellerimle evlendireceğim.
Elimden kaçan kurtulmaz benim.
Şimdi Cem de evlendi, gitti.
Sıra bu sefer kesinkes Beyaz’a geldi.
Ben mutlu olamadım şu yalan dünyada, bari arkadaşım mutlu olsun değil mi ama? Peki nasıl?
Arkadaşlarımdan kimse olmaz, ben Beyaz’dan bir yaş küçüğüm, uymaz.
Benim arkadaşlar olmuş benim gibi yarım ömürlük.
Çıtır lazım, çıtır. İyi de bunlar nerede dolaşır?
Bar, pavyon gezsem olmaz, zaten Beyaz çok gezen kızlardan hoşlanmaz.
Ivana gibi mi yapsam... Hatun oğlu 18’ine gelince bir defile düzenleyip kız seçecekmiş ya; ben de bir güzellik yarışması mı organize etsem acaba?
Yok olmaz, Beyazıt için güzellik de çok mühim değil, helal süt emmiş olması yeterli.
Programına gelen dünya starlarına da yüz vermiyor, bir de adam öylesine deli. Ne yapsam bilemiyorum ama kulağınız duyar, gözünüz açık olunuz.
30-40 yaş arası, helal süt emmiş, hoş, sevecen, komik, akıllı birileri varsa etrafınızda e-posta atın bana, ha bir de resim, şaka değil valla.
Hıyar ve çilek
Radikal kararlar almaya başladım bir süredir. Bunlardan bir tanesi de kendimi “hıyar”dan “çilek”e terfi ettirmek; hatta belki de en önemli kararım bu.
Seneler boyu, kendinden önce hayatındaki adamı düşünmek, onun tüm beklenti ve isteklerini bir emir eri edasıyla eksiksiz yerine getirmek, istemeyi bilmemek, mütevazı, doyumlu davranmak, üzüldüğün zaman adamın keyfi kaçmasın, diye durumu belli etmemeye çalışmak, aman canı sıkılmasın, kendini baskı altında hissetmesin diye geceleri rahatlıkla sokağa salmak, haddinden fazla güvenmek hıyarlık değil de nedir?
Bundan sonra ben bir çileğim.
Rengim, kokum ve görüntümle beraber fikirlerim de değişti benim.
Öyle beni her aradığında, hıyar gibi bitmem artık ortalıkta!
Artık öyle katur kutur da yiyemezsin beni, üzerime en kaliteli, en lezzetli pudra şekerini, krem şantiyi koymak zorundasın.
Her mevsim aynı lezzeti veremeyebilirim sana. Gün gelir tadımdan geçilmez, sonra bir bakarsın ki sarartıvermişim kendimi. Üstüme ne koysan tat alamazsın.
Sakın ola ki acaba bugün kiraz mı yesem, her gün her gün de çilek gitmiyor, deme! Kurtlusuna rast gelirsin, yediğine, yiyeceğine pişman olursun, zaten çilekten sonra da gitmez ki.
Unutma ki gerek koku gerekse şekil itibarıyla sana nasıl lezzetli, iç gıdıklayıcı, güzel görünüyorsam dışarıdan bakanlar da beni aynı şekilde görüyor.
Beni öyle, ayaklarını sermiş, televizyon seyrederken falan yemeyi düşünüyorsan eğer, şimdiden vazgeç...
Müzik ve şampanya yoksa ben baştan yokum.
Bu arada artık küçük çilek ne der, büyük çilek ne der, onlar da umurumda değil. Çünkü artık kendimi “Baş çilek” ilan ettim.
Ayrıca bu ara en lezzetli günlerimi yaşamaktayım, olgun çilekten daha tatlı ne olabilir ki?
Bundan sonra öyle muza, karpuza, falan da fazladan kıyak yapmak yok, enayi gibi. Çünkü anlamıyorlar... Bir bakıyorum çıkmış biri üstüme, reçel olmaya az kalmışım.
Neyse, benim gitmem lazım. Bir süre dolaşacağım kendime en uygun rafı bulana kadar.
Paylaş