Neler oluyor Ahmet Hakan?

Sana buradan “helal olsun” da yazdım günü geldiğinde. Şimdi de soruyorum, sen gerçi cevap vermezsin de...
Mehmet Ali’yi yavşak yaptın kaç yıl önceki röportaj için ama iki sene evvel Nazlı Hanım’ın evindeki yemekte pek kankiydin.
Ferhat’ı sesi için eleştirebilirsin. Bir kere olur, tamamdır ama sen resmen aklını Ferhat’ın sesiyle bozdun, bırak gazeteyi Twitter’ı kasıp kavurdun
geçen gece.
Yine hatırlıyorum, yine Nazlı Hanım’ın evinde Ferhat’la pek kankiydin.
Ben mi o davette yoktum?
Sen mi?

Korkacaksın

Hayatta hiç kazık yemeyenden korkacaksın, demek ki kazık atmakta eline su dökülemez, başarısı bundandır.
Görmeyenden değil, sonradan görenden korkacaksın.
İyi adam, iyi kadın rolü üstlenen, yediğini içtiğini gizleyenden korkacaksın. Sigara, alkol sokmazlar hayatlarına ama yemedikleri mok kalmaz kapalı kapılar ardında.
Bir insanı, bir hatayı diline pelesenk edenden korkacaksın, bileceksin içi kötü olan, şimdi dostun dahi olsa aynısını yarın öbür gün gözünü kırpmadan yapar sana.
Parasız kalmayandan korkacaksın, daha doğrusu kötü günde aramayacaksın, çünkü aradığında öcü olur sana.
Yani korkacaksın. Korka korka, koruna koruna yaşayacaksın, yoksa ezilmen an meselesi, anlasana.
Sürekli “ben dürüstüm” diyenden korkacaksın mesela, mutlaka birilerine kazık atmıştır, bunu gizlemek için dürüstüm diyordur.
Ortalıkta ahlak kumkuması gibi bilmişlik taslayandan da korkacaksın çünkü o da ahlaksızın önde gideni olduğunu gizlemek için bu maskeyi takmıştır.
Evcilleştiremediğin kocadan korkacaksın. Allah’ın kaplanını, maymununu, sevgiyle, eğitimle vs. evcilleştiriyorsun ama bunları asla.

Dizi izlemeyene muhabbet yok

Beni bilen bilir, Türk dizileriyle aram iyi değildir, sabrım yoktur; 100 dakika tek bir hikâyenin peşinden gitmeye.
Fakat şu ara gözüme çarpan Galip Derviş var. Kiminle dışarı çıksam ilk sorulardan biri bu. Fenalık geldi artık bu konulardan, elalemle sohbet edebilmek için dizileri izlemek de gerekiyor anasını satayım.
Ya maç ya da dizi konuşur olduk. Evet, ben de bir televizyon vampiriyim ama ben siz yatarken geçiyorum karşısına. En az dört film seyredip sabah 05.00 gibi yatanlardanım.
Şimdi bakıyorum da televizyonlarda bir yabancı dizi furyasıdır başladı. Tekrarlarını gece yarısına koyarlarsa bir zahmet çok memnun olacağım.
En son Downtown Abbey’nin başlayacağını duydum D Smart Sinema TV’de. Seyrettim tabii, seyretmez olur muyum? Geçen yıl izlemiştim.
Ben yarı İngiliz sayılırım! İngiltere’ye okumaya diye gidip okul parası ile Harrods’tan çeyiz yapan kaç akılsız vardır?
Bu dizi de bana Londra günlerimi hatırlattı. Hele ki Matthew... O kadar yıl gittim, geldim, bulamadım bir Matthew. Yoksa döner miydim hiç!
Bu arada dizide çapkın, daha doğrusu sansasyonel bir Türk Diplomat da var. Kemal Pamuk, neden sansasyonel diye sormayın, izleyin de görün. Sonra konuşuruz.

Seval Birinci

Bu hafta can dostumu kaybettim. Ona bir yazı yazmıştım, linki aşağıda. Buyurun buradan okuyun. Seni çok özleyeceğim kıvırcık çok...
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22946115.asp