Komşum Andrea

Yazmıştım bir kere daha, altı katlı bir ev bizimkisi; üç katı benim, üç katı onun.

Haberin Devamı

Ben yere yakın, o gökyüzüne. Andrea, Yunanlı komşum.
Şeker mi şeker bir adam, nasıl tatlı, nasıl efendi.
Taşınalı çok olmadı ama hemen kaynaşıverdik.
Zaten kaynaşmamız zorunlu oldu. Şöyle ki; bu evin mimarı her kimse kendisinin kulaklarını sıkça çınlatıyoruz Andrea ile.
Benim evde televizyon bozulursa, sinyalde azalma olursa ve Andrea evde yoksa çıkıp kapıya bekliyorum.
Yol gözlüyorum adeta kocasının işten dönmesini bekleyen kadın edasında, çünkü sinyal kutusu mudur nedir, dağılım Andrea’nın evinden geliyor.
Geçen hafta üç gün Yunanistan’a gitti, kaldık televizyonsuz. Neyse artık anahtar bırakıyor.
Onda su kesilirse, tesisatta bir halt olursa, o da benim yolumu gözlüyor çünkü onun su tesisatı da benim evin içinden geçiyor. Neyse ki o şanslı, benim evde Muhabbet (yardımcım) var.
Mutfaklarımızda da tuhaf bir durum var; onun aspiratörü onun yemeğinin kokusunu bana, benim aspiratörüm benim yemeğimin kokusunu ona ulaştırıyor.
Karar aldık, genelde aynı yemeği yapmaya özen gösteriyoruz.
Evimizin duvarları A4 kâğıdı kalınlığında, bu nedenle de biraz zorlanıyoruz.
O kalkarken ben yatıyorum, ben yatarken o kalkıyor, 24 saat hareket yaşayan, altı kat halindeki tek ev bizim ev bu sitede.
Geçen sabah yataktan bir fırladım, bende bir panik atak, attım kendimi bahçeye.
“Andrea” diye bağrınıyorum, “helpppp!”
Hemen çıkıverdi.
Başladı titremeye, anlamadı tabii panik atak olduğumu, anlattım azıcık, “korkma” dedim.
Gitti, mutfaktan kaptı uzosunu, iki shut yaptırdı bana, ben oldum pamuk helva.
“Hadi” dedi “işe gidiyorum, gelince kontrol ederim seni”...
Böyle bir komşuluk bizimkisi, yakında karısı ve çocukları da gelecek, haziranda yalnızlığım azalacak diye seviniyorum valla.
İyi ki varlar ya...

Haberin Devamı

İnsandan korkacaksın

Valla bir süredir bu kafadayım ben.
Korkar oldum insanlardan, eskisi gibi değilim, artık kimseciklere güvenim kalmadı. Her türlü haltı bekler oldum, her türlü gammazlığı umar oldum.
En yakınımdakileri özellikle ince eleyip sık dokur oldum.
Bu nedenle de mümkün oldukça kimseyle kaynaşmaz, kanka olmaz, hâl hatır da sormaz oldum.
İnsanlar kötü oldu çünkü.
Baksanıza yaşadıklarımıza.
Hepimizin içine şeytan kaçmış durumda.
Ne oluyoruz ya?
Ayaklı makineli tüfekler olduk
adeta.
Gözlerimizde kin, nefret.
Beynimizde kötülük, fena niyet.
Geri zekalı bir top oyunu uğruna 19 yaşındaki bir evladın canını alacak kadar hainleştik.
Ellerimizde gazlar, önümüzde avuç kadar yavrular...
Nasıl bir toplum olduk, çıktık böyle?
Nasıl paklanacak bu kirlilik bizde?
Nasıl?
Tabii paklanabilse keşke.

Haberin Devamı


Bir gecelik Londra

Nasıl tatile ihtiyacım var, bunu düşünürken aklıma geldi birden. Ne çatlaktım ben.
Evliydim, hem de 10 senelik falan. Kocayla kavga edince genelde kaçardım evden bir otele, cesarete bak cesarete.
Bir gece döndük yine bir yerden eve, benim tepem attı, yine adam yattı, uyudu.
Ben dellendim haliyle, baktım beni bu sefer yakın mesafe kesmeyecek, cepte var iki yüz dolar, aradım Türk Havayolları’nı, millerimle aldım üç saat sonrasına Londra’ya biletimi gidiş için.
Bindim usulca taksiye. Vardım Londra’ya.
Hep kaldığım otele gittim, kredi kartım nanay.
Tabii annemi aradım yine “yetiş anne” diye, kadın telefonda kalp krizi geçiriyordu, “Allah’ından ...” dedi.
Neyse ki tanıdıkların oteli var orada, bir de akraba. Akraba para getirdi, beni de tanıdıkların oteline yerleştirdi. Kocam aradı sonra. “Hangi oteldeysen geliyorum almaya.”
“Hahaa gelemezsin, Londra’dayım.”
İnanmadı, haklı, resepsiyon görevlisini verdim telefona, inandı. İki laf etti, “akşam uçağıyla dönüyorsun” dedi. “Yok” dedim, “Bu gece buradayım, sabah uçağıyla gelirim.”
O gece yalnız başıma Londra sokaklarını öylece gezdim, sonra bir balık lokantasında kendime yemek ısmarladım. Yan masamda Roger Moore vardı, bu da bende unutulmayacak bir anı olarak kaldı.
Sabah otelin bana verdiği arabadaki deli şoför kadın sayesinde en az üç kaza atlattık.
Evde 12 yaşında çocuk “annem nerede” diye beni beklerken...
Ne deliymişim, ne deli.
Ya işte birden aklıma geldi.
Not: Eve döndüğümde az laf yemedim o da ayrı.
Arada delirmek lazım gayrı.

Yazarın Tüm Yazıları