Paylaş
Heyecan diz boyu bende...
Kafamı şöyle bir sarkıttım, pencereden baktım Asım geldi mi diye.
Yoktu yine hergele, güya o uyandıracaktı beni, “Eşek herif!” dedim ve mutfağa geçtim. Bari bir çay içeyim diye.. O sırada mutfak camında bir taş patladı, anladım bu bizimkisi... Bağırdım tabii, “Oğlum manyak, anamgiller uyuyor, bugün pazar, zaten geç kaldın yine, gel bi çay içelim bari, iki de anneanne poğçası yer, öyle gideriz işte...” (Halı sahada maçımız var da...)
Asım'la ben ne zamandır arkadaşız artık hatırlamıyorum bile... Bi’şey bilirim, bu deve benden önce konuşmaya başlamış, bizimkilerin dediğine göre... O kadar da severim ki bu herifi, ilk zamanlarda kabul etmedim belki, ama son zamanlarda dedim ki “Tamam len, ilk konuşan sensin”...
Bazen, kankalığımız çok tartışıldı bu mahallede...
Niye mi?
Şundan işte: Asım Kürt, ben Türk!
Ne zaman televizyondan bir haber geldi, Kürt-Türk çekişmesine dair; hep bizi de içine dahil etme derdine girdi hepsi! Biz ikimiz de çok ilgili değiliz bu işlerle, televizyona falan pek bakmayız; belki de işimize gelmeyen şeyleri duyacağız, diye... Onun yerine daha çok tavla, kanasta, bir de maçlara dair bahse gireriz Asım’la...
Bizim mahallenin taa aşağısında bir dere var, hani kokar mokar; ama yine de su var işte, çeker insanı... Mahallede ne zaman bir hengâme kopsa, Türk’e Kürt’e dair, atarız kendimizi oraya elimizde kâğıt kalemle... Anılarımızı yazıyoruz da çocuklarımız okusun diye...
Geçen sene aynı kızı beğendik biz Asım’la... Dedik ki, aramızda kavga olmasın, seçimi bırakalım hatuna... İkimiz de geçtik durak önünden, günlerce sırayla... Kime yeşil ışık yaktı, ona göre hangimizin bacısı olacak belli olur işte... Hanım, ikimizin de suratına bakmadı; biz de rahat ettik böylece! Ama muhtarın oğlu çok sevindi bu işe, meğer iki senedir âşıklarmış birbirlerine...
Benim bunları yazasım geldi, bu arada benim adım “Ali”...
En yakın arkadaşım bir Kürt, yani “Asım”...
Neyse, uzun lafın kısası biz maç yapmaya gittik, Asım’la ben bu sefer ayrı takımlara düştük, yalanda söylemeyi sevmem, ne o bana gol attı ne ben ona! Göz-kaş işaretiyle birbirimizi kolladık, bunun adı “hile”yse ha işte ondan yaptık!
Kavga istemiyoruzzz, kim niye kavga ediyor onu da bilmiyoruz! Haklı kim, arkadaşlığımıza ara verip bakamadık, belki de bakmak istemedik... Dış seslere kulaklarımızı tıkadık, gazeteleri okumadık, televizyonları seyretmedik, olur da taciz oluruz diye...
İnsanlar ölmesin, analar-babalar üzülmesin... Şu başımızdakilere buradan Asım’la beraber selam ederiz; mahallede bir açılım lafı dolaşıp duruyor son günlerde, içeriğini bilmiyoruz... İkimiz de bu lafı duyunca, bizim aklımıza tek gelen o eski reklam: “Aç kapa, aç kapa ...ma!”
Her ne halt ise, umarım hayırlı olur tüm ülkeye... Ben kaçıyorum şimdilik, Asım hergelesi bağırınıyor Ali, diye... Oğlum anladık be, beklesene iki dakika; noktayı koyup geliyom yanına!
Son maçtaki bahsi kaybettim, sözüm vardı meyhaneye gidip içicez, diye; eyvallah bize...
Geldim len geldim, ne sabırsız herifsinnnnnnnnnn!
Paylaş