Hepimiz arıza severiz!..

Amanın booo aşık olasım var yazımın sonunda çok düzgün bir adamın beni sıkacağını biraz arızalısının ise beni daha çok cezbedeceğini belirtip sizlere de sormuştum; siz ne düşünüyorsunuz diye... Buyurun sizin düşünceleriniz...

Haberin Devamı

----------

Merhaba AyÅŸe,

17-3-2010 yazını okudum yine her zaman ki gibi uçuk kaçık, deli dolu özgür ruhlu özgüvenin ile yine döktürmüşsün. Aslında yazını okumaya başladığımda tarif ettiğin o meçhul sevgili tiplemesi için açıkça yuh dedim içimden. Böyle bir erkek nasıl katlanır hayata? İnsan nasıl dayanır bu isteklere? Köle gibi, düşünmesi bile korkunç ya... Belki de bana öyle geldi bilmiyorum JJJ

Ben özgür ruhlu, sorumluluk dahilinde, sevgilim de ben de kendimize zaman ayırarak istediğimizi yapabilmeliyiz düşüncesinde hareket ediyorum. Zaten sevgilim de benimle aynı düşüncededir. Şimdi yazdığın o tiplemeyi düşününce "hadi ya" dedim valla. Aslında kadın, aile ya da arkadaş sohbetlerinde hep şu söylenmez mi; "Adam gibi adam olsun!" Yazmış olduğun gibi süprizleri, şımartmaları, gezmeleri, vs. olsun, kumarı olmasın, içkisi olmasın gibi diğer kötü düşünceleri sıralayarak adam gibi adam olsun denir genelde isteklerde.

Haberin Devamı

Ancak bu tür bir adam bulunduğunda da, ilk başlarda çok güzel, rüya gibi denir sonralarında ise monoton gelir ve "Aman ya, bu da fazla... Hiç serseriliği yok, ne yapsa biliyorum" denmez mi? Ve ayrılma durumları başlar adam yanmış JJJ Oysa serseri ruhlu, asi biri olursa kadına daha cazip gelmektedir. Neden bu istek çifte standart oluyor kadında, erkek yapsa bunu ki yapanlar da var, ama genelde kadın bu davranış içinde oluyor gibi geldi gözlemlerimde sizce?

Dediğin gibi bahar geldi geliyor. Eskimiş aşklar bitmeye yüz tutacak, yeni aşklar çiçeklerini açacak, inşallah her arayan istediğine kavuşur diyelim.

Bu da benden sana, eski yazdığım bir yazım seni okuyunca, göndereyim dedim.

Tebessümlerin eksik olmasın, arzuların arzuladığın şekilde gerçekleşsin.

Sevgi, saygılarımla,

Güneş batıyor gözlerime, yüreğime

Acıtmıyor canımı keyifleniyorum aksine

Çekiyorum içime pervasızca güneşli havayı

Neşe doluyor içim

Bahar geliyor bahar

 

Çiçekler açacak, kuşlar şarkı söyleyecek

Ağaçlar yeşillenecek, sular şakırdayacak

Kuzular meleyecek, kelebekler uçuşacak

Arılar bal için dolaşacak

Bahar geliyor bahar

 

Aşk başlıyacak yeni yeni

Duygular yüklenecek yüreklere

Bir heyecan saracak heryanı

Sevgiler yaşanacak  acı tatlı

Bahar geliyor bahar

Haberin Devamı


Hüzünler yaşanacak, kalpler kırılacak

Sevinçler olacak, üzülenler gibi

Zamanla yenilenecek kalpler daha temkinli

YeÅŸerecek tomurcuk sevgiler

Bahar geliyor bahar,


Açsın gönlünüzde sevgiler

Sarsın etrafınızı aç kalpler

Dolsun içinize sevdalar

Kırmasın birbirini arkadaşlar dostlar sevgililer

Bahar geliyor bahar.

Yücel a.

----------

Ayşe yazın güzel olmuş ama önce bir şey demek istiyorum; siz kadınlar biz erkeklerin sevgisini haketmiyorsunuz :(

Neden mi? En büyük sadakat ile sana bağlansa; "Sıkıcı" der, gözü sizden başkasını görmese; "Bana aşık ne de olsa" der canını yakarsınız.

"Sesini çıkartmıyor" der, ters cevap verip canını yakarsınız.

"Her dediğime olumlu cevap veriyor yaa, bu nasıl erkek" der, sıkılmaya başlarsınız.

Haberin Devamı

----------
 
Uzar gider... Her zaman söylerim; "Erkek severse sağlam sever, ERKEK GİBİ SEVER"...
"Kadın severse, baharda açan çiçekler gibidir, soğuğu gördükçe emek harcamaz dökülür."

Saygılarımla,

Yavuz.e

----------

Ayşe hanım, sizi kutlar ve ''ha gayret!'' demek isterim. Bugün tarif ettiğiniz erkeği bulmak bizim ülkede zor değil, inanın. En azından bir Sadettin Saral bulursunuz. Doğru değil mi?!

Ben, Tanju Çolak ilişkisinden sonra, "Bu hatuna artık kimse yüz vermez!" derken, ünlü ve zengin, tek çocuklu bir doktor ailesine gelin gitti. (Üstelik, Tanju'nun çevresi de sayılır.) Bir bakmışsınız mesela, Tansu Çiller'in oğlu size abayı yakmış, yerlerde sürünüyor. Ne siz ne de başka biri de, ''Yahu bu Çiller ailesi devleti soyarak ve hatta İstanbul bankasını boşaltarak zengin oldu!'' demezsiniz. (Derseniz, alkışlarım.) Hatırlatırım; örtülü ödenek vurgunları, Suna Pelister olayı... Ve bir sürü yolsuzluklar. ''Bir şey çıkmadı'', derseniz; ben de, "Demirel'ler, Özal'lar ve daha niceleri için ne çıktı ki?" derim. Herkesin yanına kar kaldı.

Haberin Devamı

Şu Engin Civan, İlyas amcanın belediye başkanı olmuş kızı!? En az vuran, 100-150 milyon dolar vurdu, gitti.

Ha, bir de şu var: Şayet, yani isterseniz, böyle bir aşık bulduktan sonra, bu düzgün çocuğu arada bir, serseri-arıza biriyle boynuzlamak da mümkün, değil mi? (Hani, yapan yapar!)

Kısacası, Ayşe hanım sizi destekliyorum, yılmayın! Saygı ve sevgiler sunarım.

Veysel d.

----------

Merhaba Ayşe Hanım,

Bugünkü yazınızı okudum, çok beğendim. Ben de istiyorum o özelliklerde birini. Ama gerçek hayatta bu mümkün olmuyor ki... Ben evliyim ve neden hala bu adamla evliyim bunun bile cevabını bilmiyorum. Çocuklarımdan başka ortak hiç bir noktamız yok. O öyle özgürlüğüne düşkün ki; bizimle asla ilgisi olmadan yaşıyor. Her türlü eziyeti mevcut, ancak 2 çocuğumun hatırına hayatımı mahvediyorum; buna da çok üzülüyorum. Bu yüzden senden ricam dediğin özelliklerde birini bulursan arkadaşını da bana gönder, mutluluğu, sevgiyi belki yaşarım, kim bilir...

Betül s.

----------

Haberin Devamı

Valla Ayşe Hanım, bana aşık olmanızı isterdim ne yalan söyleyim. Esprili bir
tipsiniz. Benim gibi kel, fodul, gülmez bir suratı güldürürdünüz.
 
Mükemmel İngilizcem olmadığı gibi Fransızca'ya da fransızım. Yurtiçi ve
yurtdışı gezilecek yerleri de bilmem, bilsem de param yetmez. Bu sıralar
zaten kriz falan var, en iyi yer divana gitmek gibi geliyor, tabii evdeki
divana, heh heh heh.
 
Yine de bir yerlere götürürüm tabii, o kadar da hödük değiliz yav. Sadece,
bu sıralar acayip sosyal ve siyasi olaylara takılı kaldığım için fişimi
çekip neşelendirirdiniz diye şöyle bi esti.
 
Ama, dikkat edin, baharla birlikte libidolar tavan yaptığı için, özellikle
siz erkek arayan kadınların hata yapma ve sonra kös kös sedirin üstünde
oturma şansları da yükseliyor.
 
Diyorsunuz ya bir de niye arıza adam ları seçiyoruz. Bir erkek olarak, bana
göre;
 
1) Adamlar arıza değil, ama siz kadınlar en sakin adamı bile arıza duruma
getiriyorsunuz veya
2) Ortada harbi arızalık var, ama adamlarda değil siz kadınlarda.
 
Yav arıza adam kendini ulaşılmaz görür, tıpkı ben hani! Yine adam yakışıklı
olmadığı için arıza takılmalı ki, siz kadınların beyin hücrelerini isyan
ettirsin di mi? Kolayca peşinize düşen ve yalanıp duran tipler tabii
ilginizi çekmez. Size, kedinin uzanamayacağı gibi, kolayca yanaşmayan
adamlar lazım. Siz kendiniz adamı tavlayıp sonra zafer edasıyla kendinize;
"Aferin!" veya "İşte ben böyle hakkından gelirim" demek de istiyor
olabilirsiniz.
 
Siz kadınlar zaten içinden çıkılmaz labirent gibisiniz. Hani kedi gelir de
yün yumağınızı karıştırıp içine eder ya, valla siz de bu derece
karışıksınız.
 
Sonuç ne olursa olsun, dobra ve açık sözlü tavrı nız ilgimi çekiyor. Ama,
size kur bilem yapamam çünkü, ben evliyim. Kolay değil 20 yıllık bir
evlilik. 30'da trene bindik, 50 oldu hala aynı trende gidiyoruz bakalım.
 
Kim bilir, gün gelir değişik bir nedenle tanışma fırsatı bulurum belki.
 
Sağlıcakla ve neşeli kalın...
 
Selamlar,

Suat Ü.

----------

Ayşe Hanım, muhteşem bir yazı. Çok beğendim, tam da beni anlatmışsınız :) Neden arıza seviyoruz kısmını açıklamak çok zor. Sanırım arıza olmayınca aşk olmuyor. Aşk çelişkilerin bileşkesi. Bana göre işin sırrı da burda.

Deniz Ä°.

----------

AyÅŸecik;

Neden arıza seviyoruz hepimiz?

Neden arıza seviyoruz bazılarımız? Herkes arıza sevmiyor olabilir. Onun için ben değiştirdim soruyu. Yoksa, memlekette toplumsal isyan cikaracaksın haberin olsun :) Yazini okuyanlar, çılgınca maceraların peşine koşacak :))

Yazının ilk bölümünde canlandırdığın türde hayallerle yola çıkıyor genç kızlarımız, büyük bir ihtimalle... Evlilik rüyasina öyle dalıyorlar. Delikanlılarımız da benzeri rüyalarla, hülyalarla, olayın karşı cephesinden bakıyorlar yaşamlarının ilerki yıllarına... İnsan bencil bir yaratıktır, en ideali istemez mi kendisi için?

Ama daha sonra karşılaştığı gerçeklerde, işin hiç de kurduğu hayallerdeki gibi olmadığını görüyor ve yıkılıyoruz. İşte bu yıkım sürecini atlattığımızda da, bir daha hiç eskisi gibi olamıyor ve arızalı kalıyoruz :) Tamir edebilene aşkolsun :) yani aşk olsun...

İşin şakası bir yana, insanın içini kıpır kıpır kaynatacak bahar günleri yaklaşıyor. Sana, çılgınca aşklar diliyorum. Ancak lütfen 2 şeye çok dikkat et ne olursun; birincisi kızına, ikincisi işine...

Simon E.

----------

Ayşe hanım merhaba,

Uzun zamandır düşündüğüm fakat bir türlü cevabını veremediğim bir konuya değinmişsiniz.

Neden arıza tiplerin peşinden koşuyoruz ya da normal insanlardan ne diye sıkılıveriyoruz hemen? Nankörüz aslında. İlgi bekliyoruz, çok ilgi gösterdikleri zaman biraz gider yapsa, şüphelendirse, kafamı karıştırsa, her şeye evet demese, biraz hayır dese, uzun bir süre aramasa, deli gibi merak etsem, açmasa telefonları her aradığımda diye düşünmeye başlıyoruz.

Ama çoğumuzun bunları yaşadığında pek mutlu olduklarını düşünmüyorum. Uzun bir süre böyle devam ettiği zaman ilişkiler bir yerde kopmaya başlıyor. Yoruluyorsun, mutsuzluk, tatminsizlikler başlıyor ve seni mutlu edecek başka şeyler aramaya başlıyorsun. Etraftaki insanlar sana ilgi gösterdikleri zaman karşımdakinin yerine sevdiğim adam da böyle yaklaşsa  fena olmaz mıydı, her şey çok daha güzel olmaz mıydı demiyor muyuz??

Bizler ilgiyi, şefkati, merak edilmeyi çok seviyoruz ama ortasını bulmak o kadar zor ki... Zor olanı seviyoruz ama zor olanla da mutluyum diyemiyoruz, şahsen ben diyemiyorum. Şüphelerle yaşamak acabalarla geçen günler sana zarar vermekten başka bir işe yaramıyor. Canımız acıdıkça, kafamız kurcalandıkça aşık oluyoruz, seviyoruz. "Ne yapılmalı o zaman, bu noktada neye karar verilmeli?" derseniz, ben de bilemiyorum. Ne üzerine düşülmeli ne de ilgilenmiyormuş gibi yapılmalı. Bazı şeyleri abartmadan, tadında, adabında yaşattığımız sürece karşımızdakine, o zaman ilişkiler çok daha sağlam adımlarla ilerleyecektir diye düşünüyorum.

Eskiden biri olurdu içinde. Ondan başkasını istemezdin takıntı haline gelirdi hani olmazsa olmazındır senin. Onu asla unutamazsın, kaybetmeye göze alamazsın falan. Öyle aşklar da kalmadı. Herkes kırıcı, herkes vurdum duymaz halde. Belki de bu duruma bizler getirdik. Hani bir tabir vardır ya, "Nerede o eski aşklar?" diye... Saf, yıpranmamış duygular, kalpler, gönüller… Şimdi o kadar kolay kırabiliyoruz ki kalpleri sadık değiliz. Artık kaybetme duygumuzu yitirmişiz aslında. Tek eşlilik kalmadı bile diyebilirim.

İlgi gösteren, üzerine titreyen, her şeyine koşan kovalayan, seni senden çok düşünen biri varsa ki bu senin sevgilinse, bu devirde çok şanslısın demektir. Zoru oynamaya ne benim ne de karşımdakinin takaati kaldı...

BEGÃœM D.

----------

Çok haklısın hepimiz arıza seviyoruz, arıza çıksın hayatımızda istiyoruz. Bir şeyler normal, düzgün gidince illa altında bir şey arıyoruz. Çok güldüm mutlaka ağlayacağım mantığı var bizde. O yüzden iyi gitmeyecek bir şeyler. İlla bir orta yol olmalı, ne ilk tarif ettiğin gibi olacak adamlar-kadınlar ne ikinci tarif gibi... Ben bir ilişkide mutlaka arıza çıkaran tarafım mesela. "Telefonu niye açmadı?", "Şimdi nerede?", "Yanında kim var?", "2 saat geçti, aramadı hala..." gibi kuruntularla hayatı hem kendime hem onlara arıza çıkararak zehir etmesini çok iyi yapıyorum. Düzgün olsa bile ben arıza arıyorum altında ama o arızlar da nedense hep çıkıyor. Ben istemiyorum artık arıza, ayarlı olsun iki taraf da yoruldum artık.

M.T.

----------

Daha bu sabah kalktığımda İtalya'daki arkadaşımı düşünüyordum, sevdiği
aşık olduğu adamın karşısında hıçkırarak ağlamasını ne kadar asil
bulduğunu söylemişti dün gece. "Deli mi bu kız ya!?" dedim, bu çocuk onu
üzüyor, arada kilometreler var, çocukla bir sürü sorun yaşıyor. Çünkü çocuk serserinin teki, genç yaşında yaşamadığı şey kalmamış, seçimleri ucuk, üzer bu insanı. Her şeyleri farklı, gittikleri takıldıkları yerler... Mecburen arkadaşım ona uyum sağlıyor. Bazen bakıyorum o arkadaşım yok yerinde, hatta bazen bana bile yalan söylüyor. Bazense onu tercih ediyor yakın dostları yerine...

"Hırpalayan adama aşık olunur mu ki?" dedim. Ben olmadım mı? Oldum... Bana serseri gelmeyen adam da başkalarına görgüsüz geliyordu. Aldıkları yaptıkları hep abartı geliyor
ve dışlanıyordu. Uyum sağlamaya çalışan tabi ki ben olmak zorundaydım, olamadım ama.

20 yasındayım ve hayatta aileme karşı sorumluluklarım ve bana sağlanan en iyi, en özel okullarda verilen boşa gitmemesi istenen eğitimim var. Ağladı da karşımda... Bana asil gelmedi. Çünkü ben ilişkide şevkat verecek anne rolünü oynadığımı anladığım an soğudum. Daha doğrusu hayal kırıklığına uğradım. Aşkı öldürmez mi şevkat?
 
V.

----------

Yahu Ayşe hanım,

Sen galiba beni tarif ediyorsun. Yalnız bazı aksaklıkları gidermemiz lazım. Gayet iyi Ingilizce bilirim ama Fransızca'yı İsvççe ile değiştiremez misin? (30 yıldır konuşurum kendisini) Ayrıca oteldeki Ayşe hanım suiti bana çok bir genelleme olarak geliyor. Benim arabamın bagajında daima 2 kişilik "Ayşe Çadırı" ve 2 adet uyku tulumu bulunur. Onun zevkini tatmayan bilemez. Gönlüm bir zengindir, hayret edersin. Sen Channel parfüm mü istedin, ben sana Izmir'imizin "Altın damlasindan" 1 litre alırım. Yani sana süprizler dolu bir hayat yaşatabilirim. Kalbimde hiç kötülük yoktur. Vur ensesine, al ağzından lokmayı cinsiyim. TV'de maç seyretmekten nefret ederim. Hiç kaçırmadığım, bütün kanallardaki (İngilizce, İsveççe ve Türkçe) haberlerden arta kalan bütün vaktim senin. İstersen göbek atar, istersen kolbastı oynarım.

Benim adım "Montofon"

Bahar sevgilerimle :))

Kamil E.

----------

Ayşe Hanım Merhaba,

Hiçbirimiz bize altın tepside sunulan meyvaları kabul etmeyiz de nedensiz bağdan bahçeden aşırmaktır hevesimiz. Arıza olan mistiktir, hareketleri tahmin edilmez, hep bir soru işareti bırakır insan beyninde dolayısıyla çözmek sabır ister; çözünce de muhtemelen onu daha önce hiç kimse o denli çözemediği için bağlı olacaktır, bağımlı kalacaktır size. Arıza insanların aşklarının saplantıya dönüşme ihtimalleri çok yüksektir. Onlar kaçar biz kovalarız, sonra tekrar kaçarlar ve tekrar kovalarız. Dünya'nın döngüsü bu şekilde sağlanır işte, insanoğlu adrenalin ister, kavga dövüş ister, sonra barışmak, sarılmak, öpüşmek ister... Mistik olan insan çeker, dalgalı bir denizde yüzerken ne yapayım sahilde çay içip denizi seyretmeyi... Evet belki hırçındır ama zevklidir uğraşması, tadı damağınızda kalır. Havailik ister benim gö nlüm, biraz dalgalı biraz sakin.. Ya siz?

Eda A.

----------

Sevgili Ayşe’m,

Her şakanın altında bir gerçek yatarmış. Niye olmasın derim. Bence aşk üzerine uzun uzun laf etmek yerine en hoşa giden aşkı yaratmanın daha insancıl olduğuna inanırım. Aşkta tarif marif olmaz. O ya tutar ya tutar. Tutmazsa da iki dünya bir araya gelse; bir şey yapılmaz. O yüzden gerçek aşkı yaratmış olanlar; hiçbir zaman sağda solda iki de bir aşktan söz etmezler. Onlar sadece aşklarını yaşarlar. Doyumlu ve tatmin edilmiş olduklarından da her şeye çoğu kez pozitif bakarlar. Nadiren öfkelenirler. Her şeyin oluruna varacağına inanırlar. Bir şeyi gerçekten isterlerse; ciğer görmüş kedi gibi etrafında yalanıp durmazlar. Olanaklıysa ciğeri alırlar; değilse asla bi daha ciğere bakmazlar. E bahar gelmeye başladı, kanlar damarlarda hızlı hızlı akmakta... Aşkı aramak doğal bir gereksinim olmuşsa niye aranıp bulunmasın ki? Hem demezler mi; "Gönü l kimi severse, güzel O'dur!" diye.

Başta sevgili Ayşe’m olmak üzere samimi olanların aradıklarını bulması dileklerimle Ayşe’mi çok çok öperim.

Süleyman AlkanÂ

----------

Neden arıza severiz?

Çünkü mükemmel diye bir şey olmadığını düşünürüz. Bu yüzden de arıza olsun benim olsun mantığıyla bakarız. Çünkü mükemmel insanın bizi bulmayacağını düşünürüz. O yüzden kötünün iyisiyle idare etme oyununa başlarız. Daha sonra alışırız mükemmel olmayan biriyle yaşamaya, bu sefer de mükemmel sıkıcı gelir ki bence gerçekten mükemmel biri olmamalı hayatında. Her şeyi senin yerine düşünen bir adam hayatında olsa ne hissedersin? Ben kendimi aptal, işe yaramaz görürürüm. İlla her şeyi ben düşünüp yapmalıyım, erkek pasif kalmalı hayatımda. Her şeye anlayışla yaklaşan biri evet güzeldir ama bir müddetten sonra sıkıcı gelmez mi insana, fikirlerini tartışmadan kabul eden biri ya da senin fikrini sormadan kendi fikriyle hareket eden biri. Bence iğrenç :)

Arıza çıkarmalı bana ama saygı çerçevesinde o zaman anlamalıyım bir ilişki yaşadığımı... Sevgilim arızalar çıkarsın ki; ben o sorunlara olaylara kafa patlatayım. Zekam devreye girsin, bir şeyler için savaşıp kafa patlatabileyim. Yani mükemmelle yaşanan ilişki insana tembellik, pasiflik kazandırır :))

Bence bir elmanın yarısı değil, aynı sepetin içindeki 2 ayrı elma olup aynı sepette aksiyon dolu bir ilişki olsun :))

Öpüyorum seni kocaman...
 
YaÄŸmurcan K.

----------

Ben paratoner gibi arızalı erkekleri kendine çekenlerdenim.

Çok düzgün adamlar bayıyor sanki, hayattan erken emekli olmuşlar gibi geliyor. Ben de normal değilim galiba.

Ama arızaların dereceleri var. Mesela evlenmeden önceki sevgilim süper ötesi arızaydı. Boşanmadığı halde "boşandım" diyen, tek ayak üzerinde 40 yalan söyleyen, beş parasız, bana kredi çekmem için baskı yapan çekmeyince kıyameti koparan, işi gücü olmayan, abisi cinayetten hapiste yatan, babası annesini balkondan atan... Onunla birikteyken benim de devreler iyice bozulmaya başlamıştı hafiften... Allah'tan beni aldattı da ayrıldım ondan, yoksa ayrılmazd ım heralde. Tabi minik bir intikam da aldım kendisinden... Asker kaçağıydı ve ben ihbar ettim. 36 yaşında 15 ay askere gidince kalmamıştır arıza-marıza :)

Şimdi evli olduğum adam yakışıklı, ailesi, huyu suyu, boyu posu, her şeyi bana uyan birisi... Ama arada onda da arıza çıkıyor. Bir patırtı gürültü kopuyor, bakıyorum arada hiç arıza çıkmıyorsa ben zorla çıkartıyorum ki eğlence olsun.

Evet Ayşe hanım aslında biz kendi rızamızla arızalıları seçiyoruz.
 
Sevgiler,
 
Selin Y.
 
----------

(İstemek zaten işin yarısı... İsteyince, etrafa da o gözle bakınca, kanalcıklarını açı p aşk enerjini yayınca çok beklemeye de gerek yok zaten; kısa zamanda gelip bulacak beni bunu da biliyorum.) Ben de istiyorum, ben de açıyorum kanalcıklarımı ben niye bulamıyorum? Ya da niye beni bulmuyor koca yürekli bir erkek? Ah Ayşe'ciğim küçük şehirde yaşamanın dezavantajı mı bu? Evet erkek kokusu farklı, ah nasıl yürekten anlıyorum seni. İşte bu yüzden sevmiyorum ben baharı. Hiç gelmesin yaz, hiç kıpırdamasın yüreğim, içimde kelebekler kanat çırpmasın. İstemiyorum ben... İçin kıpır kıpırken elinden bir tutan yoksa çok fena oluyor be, çok fena...
 
Sevgiyle kal, başarılar...

A.A.

---------

Aşk falan isteme resmen ters etki yapıyor yahu... Kış aylarında azıcık bastırılmış olan bu güzel duygu, sizin de dediğiniz gibi bahar gelmeye başlayınca alevleniyor tekrardan :) Amaaaaaa arkadaşlar arasında bunu en çok dile getiren ben olduğum halde bulmuyor beni. O yüzden vazgeçtim, istemiyorum. Hatta korkuyorum, mümkünse bana hiç uğramasın :P

Ne söylersem söyleyeyim Allah biliyor içimi... O yüzden aşkın beni bulma ihtimali yokkk :) Ama bir konuda katılıyorum! Yazınızı okurken sonunu bildiğim halde bayılacaktım öyle aşk mı olur yahu? Kesinlikle fırlama olacak, herkes ona bakacak ama o senin olacak, belli etmeyecek ama hep seni sevecek. Mümkünse sosyal aktivitesi de olsun, onunla maça da gidelim, sinemaya da, bowling de oynayalım, kitap da okuyalım...

Bundan sonraki yıllarınızı yalnız geçirmemeniz dileÄŸiyle ;)Â

Z.Y.

----------

Sevgili ARAL,

Anladım ki dul olarak ömrünü tüketeceksin. Allahaşkına o kadar çok şey ararsanız o müstakbel damat da bazı meziyetler aramaz mı? Örneğin, kız oğlan kız olsun, çocuksuz olsun, dırdırı pardon gırgırı az olsun filan demez mi? Ki zaten siz hemen onu da ARIZALI hale getireceğinizi itiraf ediyorsunuz.

Ben yaşadığım bir olayı daha nakledeyim size.

Hanımla kavgalıyız, küsüz, konuşturmuyorum kendisini. Akşam eve gelince bir şeyler atıştırmak için mutfağa geçtim. Kendime bir şeyler hazırladım. Hanım bu durumu gördü ve hemen telefona sarılıp benim bütün akraba taallukatımı eve çağırdı.

Aile konseyi toplandıktan sonra bizimki: "Akay kendi başına mutfakta yiyecek hazırlıyor. Bunun maksadı ne? Niye ben ölmüşmüyem?" demez mi...

Siz de yalın, sizi olduğunuz gibi kabullenen sıradan bir adamı tercih ediniz. Mutluluk sanıldığı gibi şaşaalı, ihtişamlı, tantanalı bir yaşam da değil. Bir kuşun cıvıltısında, bir böceğin ısırığında, bir çiçeğin poleninde ya da bahçenizde içtiğiniz zencefilli (bence tarçın da atınız) ballı çayınızda ama mutlaka kızınızın gülücüğündedir.

İçten selam ve sevgilerimle,

Akay AktaÅŸ

----------

Aşk hakkındaki yazınızla ilgili...

Okudum okudum da tam içimden aşık olunca bunların hiçbiri onemli gelmez de yine peşinden koşarsın dıyecektim ki; siz zencefil yumağını yutup gerçeğe döndünüz J

Malesef aşk zaten arızalı bir duygu.. Özellikle arızalı adam-kadın arayan da vardır, düzelteceğim ben iyileştireceğim hevesiyle ama...

Genel olarak aşk malesef arızalı bir durum... Her şey çok kolay, adam evlenmeye hazır, sana aşık, her şeyi 4*4'lük yapınca zaten aşık olmuyorsun ki... J

Ben size aşk değil de sağlıklı, huzurlu, oturmuş bir sevgi dilesem? J

Ceren C.

----------

Soruna cevap vereyim AyÅŸe'cim J

Eşim sağolsun herkesin yanında; "Benim karım arıza!" der. Aslında arıza olan ben değilim, kendisi ama farkında değil. Bungee jumping yapmak, uçakla paraşütten atlamak, ansızın seyahate girip kafamıza göre takılınca, hadi gidip yunuslarla yüzelim, hadi denemediğimiz bir şey deneyelim, yeni bir spor dalına başlayalım diyince arıza olan ben oluyorum. Bunlar arızalık mı Ayşe'cim?

Arıza olan, hayatın rutin akışına kendini bırakan, hayatını ev, iş, yol üçgeninde geçiren insanlar. Çünkü onlar bu üçgen arasında sıkışıp kafayı yiyen kişiler oluyor. Rahatlık bize batıyor canım, tarif ettiğin adam süper olurdu ama bir süre sonra ben de senin gibi, "Off sıkıldım bana aksiyon lazım" derdim.

Eşimle zıtız, hem de o kadar zıtız ki; o kova ben aslan burcuyum, burçlarımız bile çakışıyor. Onun sevdiğini ben sevmem, benim sevdiğimi o sevmez ama birbirimizden farklı şeyler öğreniyoruz; o da hayatıma heyecan katıyor. Eğer aynı olsaydık, ne o bana ne de ben onun hayatına yenilik katabilirdim. Herşey düzgün gitseydi hiç kavga etmeseydik, arıza bir çift olarak süper ötesi bir kavgadan sonra doya doya öpüşmenin tadını bilemezdik di mi canım J

Kocam arıza, ben arıza bizim kavgalarımız deli gibi, evet zıtız. Ben ona sinirlenince ayakkabılarımı kafasına fırlatıyorum, o da beni odaya kilitliyor ama barışma faslı süper oluyor. Güzel olan da bu zaten. Öptüm seni. Allah gönlüne göre versin. Yeter ki dürüst olsun gerisi fasa fiso.

Güzin İ.

----------

Ayşe Hanım,

Aslında arızalı sevmiyoruz. Arızayı tamir ve tedavi edeceğimizi sanıp, kendimizi kandırıyoruz.

Nurcan G.

----------

Arızasız adam olur mu? Arızasız kadın da olmaz. Hepimizde var bir şeyler. Ama önemli olan hangi arıza bize göre, onu bilmek :)

Hani "iyisiyle kötüsüyle" tabiri var ya, aslında yakaladığımız o. Ben çok mutluyum mesela :) Sevdiğim adamın yok mu kötü bir yanı, elbet var. Ama benim de var. Mesele o kötü tarafın bana o kadar da batmıyor olması galiba. Biz bu hoşlanmadığımız kötü tarafları karşılıklı dile de getiririz (kırıcı olmamak kaydıyla) fakat kabullenmişizdir de. Zaman zaman alay konusu bile olur aramızda ama ciddi meseleler haline getirmeyiz. Çünkü çok severiz birbirimizi ve birbirimize ait olan her şeyi. İYİ Kİ VARSIN AŞK! İYİ Kİ VARSIN AŞKIM :))))

Burcu D.

----------

Canım Ayşe'm, sabah işe geldim gazeteyi açtım yazını göremeyince dumur oldum, öğlen yemeğe çıkmadan tekrar bi bakayım dedim ve bombanı gördüm, dehşetsin sen ya!..

Valla tasvir ettiğin erkek örneğinden fazla varsa, ben de sipariş vermek istiyorum :)))

Günümüzde o özelliklere sahip olabilecek bir yaratık "yaratık diyorum çünkü neredeyse imkansız" olduğunu sanmıyorum ki; olsa bile o kadar donanıma sahip biri mükemmele yakın olurdu ve sanırım bu mükemmellik bir süre sonra sıkıcı olmaya başlardı. Fikir bile beyan edemediğin sen, düşünmeden her şeyin hesabını yapan biri bir süre sonra böö getirirdi. Çünkü kendini bir süre sonra aptal gibi hissederdin konuşamıyor beea :)) gibi. Yeri geldi mi çatır çatır kavga etmenin, şunu yapmadın böyle oldu demenin vereceği haz :)) Azıcık psikopatlık ve aksiyon şart bence ilişkide...

Ha bu demek değil, erkektir her yapacağı kabullenilir. O yanlışı gözüne sokacak, sen de onun kafasını kıracaksın. Bazen yorsa da bu müsabaka, sonuç olarak yeri geldiğinde salon erkeği havasında, yeri geldi mi de bir ayıyla hayatı paylaşmanın faklılıklarında kaybolacaksın!

Ha! kadın milleti niye bu tarzı seviyor, kadın farklı da o yüzden! Bin türlü ruh hali, inceliği, saplantısı, hedefleri ve istekleri bitmeyen kadınlar... Bizim için sanıyorum bu kaosta daha büyük bir kaos gerekiyor hani çivi çiviyi söker cinsinden! Kendimizi bir süre rafa kaldırıp n'oluyor dedirtecek aksiyonlar, zaten aslında rengarenk olan yaşamlarımıza farklılıklar katıyor. Bir dizi macera ve uçlarımız oluyor!

Kendimiz için büyüttüğümüz o mükemmel bahçeye bir şahıs geliyor; o bahçe bazen soluyor, bazense bin türlü renkte çiçek açıyor. Ama mevsim bu yazı da kışı da olmalı, sistem doğru işlemeli, hep bahar havası olmamalı ya da kışın ayazında kalmamalı...


Melek K.

----------

Merhaba Ayşe Hanım,

Sizin aşık olasınız gelmiş bugünlerde. Benim de aşk kelimesinin geçtiği her yazıyı okuyasım geliyor nedense son zamanlarda... Bırakın okumayı konuşmayı bile sevmezdim yakın zamana kadar bu konuda. Uzak kalmak istediğim için ya da istemesem de uzak kalmak zorunda olduğum için! Nedenini bilemiyorum.

Yazınızı okurken benim de böyle bir adamı hayal ettiğimi farkettim. Hani gözümün önünde canlanan ama tam tarif edemediğim adamı anlatmışsınız. Ancak sona doğru "Var mı ki böyle adam?" dedim. Düşündüm, tamı tamına olmasa da belki biraz yakınının olabileceğine karar verdim. Ama böyle bir adamı yanımda hayal etmek bile sıkıcı geldi. Neden böyledir, nasıl tarif edilir bu duygu, edebilen biri var mıdır bilmiyorum ama olmasından çok korktuğum bir şey bu. Hem çok istediğim ama en az istediğim kadar da korktuğum bir şey.

Bence herkesin de korktuğu bir şey bu... Mükemmeli bulmaktan korkuyoruz!

İnsanız ya hani... Hepimizin ayrı ayrı egoları var ya... İşte bu yüzden mükemmeli bulmak yerine onu aramak işimize geliyor. Mükemmeli bulursak, kendimiz ne olacağız? Kendimizi nereye koyup, nasıl tanımlayacağız? İkimiz de mükemmeliz desek olmaz, benle aynıysa mükemmel olamaz. Ben ikinciyim desek yine olmaz. E, ne yapacağız o zaman? Arıza peşinde koşacağız tabi ki...

Dün bir haber okudum. Şu müthiş güzellik Tuba Büyüküstün'ün hep çirkin erkeklerle birlikte olduğunu söylemiş eskiden onu tanıyan biri. E, haklı kız bence. Yakışıklı adamla çıksa kimin havası konuşulacak? Ne diye paylaşsın ki popülariteyi... Gerçi bu durumun psikolojik ve felsefik olarak farklı açıklanabilir.

Lafın kısası hiç kimse kendinden daha üstün birini yanında istemez. Tarif ettiğiniz adam sevgide, anlayışta, düşüncede, saygıda her şeyde beklentilerinizi karşılıyorsa siz bir adım geridesiniz demektir. Sırf önde olabilmek adına bizi hiç haketmeyenlere koşuyoruz. Aklınız doğru adama yaklaştıkça, kalbiniz arızaya yapışıyor. Ha, bir de şu var! Sadece kadınların arıza tercihi söz konusu olsa, şu klasik yoruma aynen katılırdım: "Kadınlar düzgün adam değil, düzeltecek adam ararlar." Ki düzgün adam kıt, düzeltecek adam bol olunca (erkekler alınmasın ama öyle) başka da bir şansları kalmıyor.

Aşk ağlatır, söyletir, güldürür, acıtır... Gördüm ki bir de köşe yazarlarına yorum yaptırıyormuş :)

Selamlar,

Neslihan G.

 

Yazarın Tüm Yazıları