Ginger...

Bundan tam onbir sene önceydi, babamı yeni kaybetmiştim.

Haberin Devamı

Begüş’üm ilkokula başlayacaktı, ona okul bakıyorduk karı koca…

 

Kemerburgaz’da bir okul beğendik, Begüş’ü yazdırdık. Okul bakarken ev de baktık Kemerburgaz’da, eski evimiz kiralıktı zaten…

 

Her şey denk düştü, okul kaydından sonra birikimlerimizle bir de ev aldık Kemer’den….

 

Evimiz bahçeli, içini dışını döşedik ama baktık bir eksik var. Amerikan filmlerindeki gibi, bu eve bir köpek şart.

 

Zaten hayvanları çok seviyoruz, al işte şimdi ortam da bu duruma müsait…..

 

Haberin Devamı

Sorduk ettik, dediler ki, “Bir Golden Retriever yavruladı, bebekler çok şirin, gelin seçin…..”

 

Ben, Begüm, baba gittik, seni seçtik.. En afacan sendin, en yerinde duramayan, en kucağa atlayan, “beni alın beni” der gibi…

 

Aldık seni, geldik eve. Annemin evine… Bizim yeni evde inşaat var, babam yeni vefat etmiş annem evinde yalnız, Ayça İngiltere’de üniversitede. Üstüne üstlük , evlendiğimde kocama söylemeden alıp sürpriz yaptığım, sonra annemlere vermek zorunda kaldığım biricik köpeğimiz  Boksi de babamın ardından vefat etmişti…

 

Seni alıp anneme getirdiğimizde hem mutlu hem şaşkındık ailece…

 

Annem seni Boksi’nin yerine koydu, biz de Begüm’ün erkek  kardeşi yerine…

 

İlk geceler sana özel bir yatak hazırladık. Bebeksin diye seni yastık kılıfına sardık, yanına sıcak su torbası ve tik tak sesi çıkaran bir saat koyduk, kendini anne karnında hisset diye. Geceleri seni pışpışlayıp yatırdık. Sen uykuya dalınca, biz yatardık ama hemen başlardın ağlamaya….

 

Haberin Devamı

Gecelerce uyutmazdın bizi ama gündüzleri zıpırlıkta, azgınlıkta hiç sınır tanımıyordun.

 

Üç aylıktın. Bir gün yüreğimizi ağzımıza getirdin.

 

Kocamla ben yeni ev için eşya bakmaya gitmiştik. Telefon çaldı, arayan annem:

 

“Ayşe acil gelin. Ginger kendini üst katın balkonundan aşağı attı. Yok düşmedi Ayşe, resmen attı kendini.”

 

Eve ne hız vardık bilmiyorum. Allah’tan kendini usturuplu atmış, ağaç dallarına takılmıştın…

 

Ama panik atak ben, sayende 24 saat uyumadım. Veteriner hekimin dedi ki, “Ne olur ne olmaz 24 saat takip edin, eğer çok uyur ve kusarsa haberim olsun…”

 

Bir şeycikler olmadı sana, bu durumu atlattın…

 

Bir süre sonra yeni evimize geçtik, senin favorin haliyle bahçeydi…

 

Haberin Devamı

Gözümüzle seni takip etmekte zorlanırdık, sen bir uçtan öbür uca koşarken… Afacandın işte, afacan!…

 

İvanka ve kocası da yeni evimizde bizimle yaşamaya başladılar, onları da çok sevdin sen…

 

Ne zaman İvanka’yla ya da Pete’yle dolaşmaya çıksan, dönüşte hep arkadaş getirirdin eve…

 

Kediler, köpekler…

 

Kaç kere yakaladık seni de çaktırmadık sana. Yemeğinin neredeyse tümünü dağıtırdın tüm evsiz hayvanlara…

 

En büyük şoku, Begüm çok istiyor diye eve tavşan aldığımızda yaşattın bize...

 

Erkek halinle o tavşana analık yaptın resmen. Sabah akşam yalar temizler önüne yemek koyardın…

 

Hele kargalar, o bebek karga... Bir sabah, paçalarımdan çektin “gel” diye..

 

Haberin Devamı

“Of Ginger” dedim, “Ya neee var, neee?”

 

Ginger...

 

Karga yavrusu yaralanmış yere düşmüş, patini bile sürmemişsin. Bana gösterdin…

 

Sayende aldık yavru kargayı, iyileşti… Seninle beraber ağacın dalına koyduk, bekledik… Bir dakika geçmedi ailesi geldi onu aldı, sen sonra dans ettin Ginger bahçede, onlar da “gak gak ” diye teşekkür ettiler sana…

 

Sonra bir karga yavrusunu daha kurtardın sen. Çatıdan şömineye düşen, mavi gözlü bebek kargayı…

 

Ormandan eve alıp ağzında getirdiğin ve adını Ayşe koyduğumuz kaplumbağayı da unuttum sanma. Ayşe bahçeden kaçıp gittiğinde nasıl ağladığın da hala kulaklarımda…

 

Sen hayatımızdayken evimizde de neler yaşandı neler...

 

Ne zaman benim bir hastalığım söz konusu olsa, problemim neredeyse o bölgeme çıkıp otururdun sen, o koca boyunla... İyi gelirdi her zaman senin enerjin bana…

 

Haberin Devamı

Gel zaman git zaman sen büyüdün, kızlara merak salmaya başladın…

 

Kemerburgaz’da yeni yapılmakta olan bir sitenin satış müdiresi seni görmüş, beğenmiş…

 

Kızı varmış onun da, sizleri baş göz edelim dedik…

 

Aman ne zordu be Ginger, hatun bize kalmaya geldi bir hafta sonu…

 

 Annesi getirmişti. Hatunun annesi son derece şık, elinde Rose şarap…

 

“Bu iş inşallah olur” dedi, “Kızım iki gün size emanet.”

 

Bende yine uyku yok haliyle. Meraktayım olacak mı diye….

 

İlk bir saat yanaşmadınız, sonra başladı mı aşk... Koklaş koklaş….

 

Ertesi gün bir baktım kenetlenmişsiniz birbirinize, kal gelmiş sanki...

 

Bas bas bağrındım “İvanka koş, hayvanlar ayrılamıyor yapıştılar birbirlerine” diye…

 

İvanka ilk kez sırtıma çaktı bir tane, “Sus” dedi, “Köpekler böyle işlerlerrrrrr.”

 

Karın kaldı mı hamile!

 

Bebişler doğdu mu yedi tane...

 

Seni de aldık gittik ziyarete, senin hatun lohusa ya, seni pek istemedi, sinirliydi…

 

Altınımızı verdik kaynanana, bebekler sütten de kesilmişti. Bir oğlunu seçtik senin, aldık ve eve geldik…

 

Begüm oğluna “Buffy” adını koydu…

 

Senin kadar iyi bir baba görmedim. Benim babamı bile geçtin sen…

 

Ay ne baktın o oğluna Ginger… O yaramaz oğlun, olmayacak bir saatte bağırmaya başlardı, sen patilerinle onu sarmalayıp sustururdun…

 

Haa bu arada, kendi payına düşen yemeğin hepsini özellikle bitirmeyip oğluna ağzınla yedirdiğine de şahit oldukkkk…

 

Yıllar geçti, hayatımızda bir sürü şey değişti. Sen oldun 11, Buffy oldu 6, Begüm oldu 17, ben oldum 38 yaşında…

 

Kocam evden gitti, ben evde kaldım, üç ay önce kocam eve geldi, ben başka bir eve gittim…

 

Senin evdeki yerin hiç değişmedi belki ama sen her değişimin hep farkında oldun…

 

Benim eski evimde sana daha güzel bir ev yapmaya başladılar, yan bahçenin göbeğinde. Ben de yeni evimde,  sokağa bakan bir köşede tikten bir kulübe yapmaya giriştim senin için…

 

Bundan dört gün önce Begüm dedi ki, “Anne Ginger çok halsiz…”

 

“Klasik Gingerrrrr” dedim, “Kesin aşık.” Hep öyle olurdu çünkü…

 

Ertesi gün haber geldi doktorundan, “Ginger kanser” diye…

 

Yaklaşık beş gündür pek belli etmesek de, Begüm ve ben çok kötüyüz... Muhtemelen eski koca da aynı hallerde…

 

Çok koydu çok... Ginger şu anda veteriner kliniğinde tedavide ama durumu çok ağır…

 

Dün bir ara sevindik. Günlerdir yemek yemiyordu, Veteriner Hekim Hakan Bey yemek yerken bir ara gidip onun yemeğine dalmış...

 

Dün Begüm Ginger’a koca bir tavuk götürdü. Onu yedi…

 

Sonra İvanka ve ben Ginger’i yürüyüşe çıkardık. Üç gün sonra ilk kez büyük tuvaletini yaptı. Her türlü olumsuzluğa rağmen sevindirdi bizi oğlumuz…

 

Yarınki yemeği için Ginger’a dalak  aldık. “Kan yapar” dediler onu pişireceğim…

 

Bugün Ginger eve gelecek. Yanımızda olsun istiyoruz. Sarılalım ona. Ne kadar çok sevdiğimizi söyleyelim ona. Resimler çekeceğiz, muhtemelen böğüreceğiz, “Hayatımıza iyi ki girdin” diyeceğiz.

 

“Marley And Me” filminin aynısıyız şu aralar…

 

Ay zor işte! Yazamayacağım fazlasınııııııııııı. Anladınız siz…

 

Not-1: Ginger seni çooooookkk, tahmin bile edemeyeceğin kadar çok seviyoruz biz ve hep seveceğiz canım oğlummmm… Ben, Begüm, İvanka, oğlun Buffy, Rain ve Mia senin sağlıkla eve temelli dönmeni ve hep birlikte çimenlerde yuvarlanacağımız o günü sabırsızlıkla bekliyoruz!

 

Not-2: Ginger’a iyi enerjilerinizi yollamayı ihmal etmeyin lütfen...

 

Not-3: Siz de paylaşmak istediklerinizi yazın...

 

Ginger...

Yazarın Tüm Yazıları