Paylaş
Ben daha 38 değil 35 olduğumdan, arada derede değil tam ortada hissediyorum mesela kendimi... Triplere girip vah vah, gözaltlarımda kaz ayakları çıkmış, e selulitler de almış başını gitmiş, demek yerine, daha bir çok seviyorum "ben"i. Şarap gibiyim, dedim geçen bizimkine, her bir şeyden daha bir zevk alır oldum; vallahi her bir şeyden. (biiipppppp):)))
İnsan kendini daha bir iyi tanıyor bence yaş ilerleyince.... Neyse ki ben şanslıyım, tanıyıp sevdim kendimi: ya bir de sevmeseydim! Erkeklere gelince, onları anlamak güç, derler... Güç falan değil, asıl bizi kavramak güç; onlar son derece basit ve hatta ilkeller bence her anlamda... İki çocuğunu ve bir gece öncesinde sen benim her şeyimsin, dediği karısını bırakıp gitmeyi düşünecek, başka limanlara yelken açacak kadar da rahatlar aslında... Sonra da tıpış tıpış, ahhh ben nerde yanlış yaptım, sensin benim ilk sahibim, diye koşup geri gelecek kadar da güçsüzler bence... Çıtırları çıtlayıp ellerinde kabukları kalınca... Aaaaa, nerde hata yaptım ki diyemeyecek kadar da "boş"lar bir de... Ben çok acırım erkek milletine, biz daha tehlikeliyiz kabul edelim; "Kadının en büyük düşmanı kadındır!" demiş atalardan biri , altına imza atarım derhal. Çıtırı da kıtırı da ahhh biz yok muyuz biz!
Sevgiler...
Sinem G
…………………………………………
GÜNAYDINNNN, HER ZAMANKİ GİBİ SÜPER BİR YAZII!
VE ÇOK İYİ BİR KONUYA PARMAK BASTINNN!
BU MAIL’İ GÖNDEREN BEN (SALAK) 23 YAŞINDAYKEN 30 YAŞINDA PARASIZ PULSUZ AİLESİZ VEE YAKIŞIKLI OLMAYAN BİR BEYLEEE... GÜYAAA AŞK EVLİLİĞİ YAPMIIŞ BİR SAZANIM! EVLENDİĞİM ZAMAN EŞİM, ÇITIR HATUN ALDIM DİE ORTALIKTA GEZİNİRDİ.. BEN DE ONUN GURUR DUYMASIYLA HAVALARA GİRERDİM... HAAA BU ARADA BEN ÜNVİVERSİTE MEZUNU GAYET İYİ AİLESİ OLAN BİR BAYANIM HANİ... EVDE PENCERE KENARINDA ÇAY İÇİP ANNESİYLE GÜN GÜN GEZEN BİR TİP DE DEĞİLDİM... NEYSEE, 6 SENE OLDU EVLENELİİ, EEEE BİZDE DE YAŞ ARTIŞI OLDU; TABİ AYNI ORANDA EŞİMDE... AMA BİZDE İŞLER TERSE DÖNDÜ ÇÜNKÜ ÇITIR İSTEYEN ARTIK BENİMMMMM:>>>>> SEN SADECE ÇITIR KIZLARDAN BAHSETMİŞSİNNNNN! ÇITIR ERKEKLER HİÇÇÇÇ DİKKATİNİ ÇEKMEDMİİİİİ!
LAF ARAMIZDAA:>>>>>>>
ŞENEL
…………………………………………
İyi Günler Ayşe Hanım,
Deneyimli olmamakla beraber fikirlerimi geldiği gibi yazıyorum. Erkeklerin “çıtırlık” dışında aradıkları artık basitlik. Tek gecelik ilişkilerde, bi gece o barda bi gece bu barda ertesi sabah kahvaltıya götürmek, alışveriş merkezinde turlayıp yakın zamandaki hafta sonları için plan yapmak zorunda kalmadıkları ilişkileri tercih eder oldular. Fakat dediğiniz gibi onlar da bıkıyor; ama bıktıkları zaman bir şeylere doymuş oldukları için de sıkıcı oluyorlar, bunalım takılıyorlar, hiçbir yere gidip, bi’şey yapmak gelmiyor içlerinden ve belki ne istediklerini, neye gerçekten ihtiyaç duyduklarını da bilmiyorlar. Bence böyle ilişkiler erkeklerin (kadınların da) ruh sağlığını olumsuz yönde etkilemekte. Eski erkek arkadaşınız için de bence de aramasınJ Aklı başı ve her bi’yeri yerinde biri elbette var sizi bekleyenJ
Saygılarımla,
Méla
…………………………………………
Yazınızı tebessümle okudum. Gerçi sizin bahsettiğiniz yaş grubunun içine girmiyorum ama yine de yorum yapmak istiyorum. Ben 30 yaşındayım. Bir erkek çıtırlarda ne bulur, söyleyeyim: Özellikle 40 yaş ve + olanlar eski çekiciliklerini hâlâ sürdürebildiklerini kendilerine ve çevresine kanıtlayıp mutlu olabilmek için çıtırlarla dolaşmayı (!) daha uygun görüyorlar. Bu durumu hiç anlamamışımdır. Koskoca adamsın, belki senin de 20’li yaşlarda kızın var, insan hiç mi düşünmez ne kadar komik bir duruma düşüyorum, diye! Hiç mi düşünmez, ya kızım bunun farkına varır 3 gün sonra o da 40’lı yaşlarda bir adam bulur karşıma çıkar, diye! Çok merak ediyorum gerçekten. Ben bu duruma bizim bayanlarımızın da katkısı olduğunu düşünüyorum. Bu 40’lı yaşlarda dediğiniz insanlar her gece bir başka mekânda çıtır peşinde koşarken eşleri evde konke n partilerinde ya da alışveriş merkezlerinde dolanıyor... Çok büyük ihtimalle bu bayanlar o adamlarla parası ve sağladığı statü için evleniyor. Kendileri ne yapıyor peki? Ya da bu sebeple evlendiğiniz birinden başka ne bekleyebilirsiniz ki? Başka bir seçenek de evlendikten ve belirli bir yaşı geçtikten sonra kendilerine bakmayı bırakmaları... Unutmamak gerekir ki erkekler daima bakımlı bayanlardan hoşlanırlar. Hem fiziğine hem giyimine... Eğer bunu da yapmıyorsanız o adamı yine elinizde tutamazsınız. Peki bunların hiçbiri yoksa sorun nerede? İşte o zaman sorun, bütünüyle erkeğin beyninde... Elindekiyle yetinmeyi bilmiyor, sürekli bir tatminsizlik hali... Belki andropozda... Çözüm psikologlara gitmek...
Ahmet D.
…………………………………………
Hiç kafaya takmayın, derim. Aslında şöyle başlayacaktım: Hiç mi hiç yaşını, bedenini, kilonu yağlarını selülitlerini kafana takma şekercim. Ne filintalar bildik; kocaları başka limanlara demirlemiş, ne aman bu da mı sende, dediklerimizi gördük harika birliktelikler içinde... Her kapanan kapıyı bitiş algılamak da var, yeni bir kapı açılacağı müjdeliyor olarak görmekte... 40 yaş üstü insana şöyle bir konfor tanıyor (bence tabi): BEN BUYUM! Öylesi, “aman sende”ci olunuyor ki istediğin gibi dolaşma, icabında salaş salaş giyinip sokaklara çıkma özgürlüğün oluyor... Bakan bakar, ilgilenen isterse beni bulur, diye düşünüyorsun ki işte bu rahatlık bazen hiç beklemediğin bir an; mesela dalmışın bir kitap evinde bir romanın sayfalarını karıştırıyorsun.. Gözünü kaldırdın bir çift yabancı gözle karşılaşıyorsun... Diyeceğim o ki, çıtırlarla vakit geçirilir; lakin bizlerle hayat yaşa nır ve paylaşılır... Tek şart, kafana takmayacaksın... Endişe etmeyeceksin... Ve her şeyin -olanında olmayanında- kendi hayrına olduğunu bileceksin. (Sen, diye yazıldı tüm yazı; ukalalık olarak algılamamanızı rica ederim.)
Salem
…………………………………………
Evet Ayşeciğim, bence yanılıyorsun... Sen de istersen çıtır sevgili bulabilirsin. Ben yirmi yedi yaşındayım, sevgilim otuz yedi... O da taş gibi; kendisine inanılmaz bakıyor, dikkat ediyor. Çünkü genç bir sevgilisi var, benim sayemde onun hayatına da bir düzen geldi. Daha sağlıklı beleniyor, her gün benimle 3 saat spor yapıyor ve eskisine göre çok daha seksi giyiniyor. Bence sen de boşver kırk yaş üstü sevgiliyi, kendine göre -senin de tabirinle- bir çıtır sevgili bul. İnan kendini daha mutlu hissedeceksin.
Sevgilerle “Çıtır Ayşe”...
Ozan Y.
…………………………………………
Bugünkü yazınızın konusu hakkında kayıtsız kalamadım. Zaten dertliyim, siz de en sonuna “düşüncelerinizi paylaşın” diye bir cümle koyup hata yapmışsınızJ Yazının ilk başından anlaşılacağı üzere tam 38 yaşındayım ve üstelik bekârım. Yani tam isabetJ Ortalık kırk küsur yaşında yakışıklı adamlar kaynıyor mu? Açıkçası ben bu konuda da çok emin değilim ya da ben çok görmüyorum... Gördüklerim de aynı sizin dediğiniz gibi, yanları çıtır dolu; hatta bazen iki tane falan... Bazen, evet hiç fena değilmiş, diyorsunuz, sonra anlıyorum ki yorum yapmaya bile gerek yok. Yanlarında uzun saçlı, fit görünümlü, kaliteli giyimli, güzel makyajlı çıtır kızlar... Fena değilim, yaşımı göstermediğim, gördüğüm herkes tarafından söylenir; ama ne var ki nüfus cüzdanımı, yüzümdeki bir iki çizgiyi, tenimin eskisi kadar yumuşak olmayışını, vücuduma ve kendime daha çok dikkat etmem gerektiği gerçeğini inkâr edemiyorum; yani çok acı ama çıtır değilim... Halbuki bazen düşünüyorum, ben erkeklerin yerinde olsam bizim yaşları tercih ederim: Genç kızlar gibi kapris yapmayız, çoğumuz ne istediğimizi biliyoruz, tecrübelerimiz var; yani bizlerle iletişim kurmak çok daha kolay ve zevkli bence... Ama sanırım adamlar uğraşmak istiyor; yapılacak bir şey yok. Üstelik yalnızlıktan, hayatı tek başıma göğüslemekten ve etrafımın baskısından çok sıkıldım. Etrafımdakileri çok suçlayamam, elbette onlarda benim mutluluğumu istiyor olabilirler; ama yapabileceğim bir şey olsa, canım feda... Yok; etrafımda ne se vgilim olabilecek ne de kocam olabilecek kimse yok. Bazen o kadar ümitsizliğe kapılıyorum ki, hayatımın kalan kısmı da böyle geçecek, diye karalar bağlıyorum. Anlaşıldığı üzere, bu hayattan memnun değilim. Yalnızlık bir yana, bir de evde kalmışlık damgasını taşıyorum; sanki tercih benimmiş gibi... Tamam, bir süre bu tercihi ben yaptım; ama artık yeter, dediğimde etrafımda tercih edebileceğim kimse kalmamıştıJ O yüzden tanıdığım genç kızlara hep öğüt veriyorum. Tabi ki ilerde bir yuva kurma hayalleri varsa, arayı benim gibi uzun tutmasınlar, diyeJ İşin en acı tarafı da çocuk kısmı... Ben ciddi anlamda çocuk istiyorum, gel gör ki yapacak adam yok! Sırf bu sebepten dolayı panik içindeyim. Sanki her geçen gün benim aleyhime; sanki, değil öyle zaten... Bu panik beni daha da huzursuz yapıyor. Anlayacağınız, çıkmazdayım... Bu konuda sayfalarca yazabilirim; ama size yazıkJ
Sevgiler/Figen Ç.
…………………………………………
İlahi Ayşe :)) Çok hoş yazmışsın yine: kalemine, eline sağlık... Bu yazdığın konu çevremde sürekli güncel ve belki de gözden kaçırmış olabileceğin
bir iki şey olduğunu düşündüğüm için yazayım, dedim. Ben 46 yaşında, yazında belirttiğin gruba dahil iyi kazanan, iyi yaşayan, iyi giyinen,
kendine iyi bakan, kendini bildi bileli aktif spor yaptığı için kusursuz bir fiziğe sahip, çok yakışıklı değilse bile duruşu, görünüşü, tavırları, konuşması ile dikkat çeken, sanırım kadınların "Ayy, çok
çekici şekerim..." dediği cinsten bir erkeğim. 8 yıl önce kendimden 2 yaş küçük sevgilimle olan 8 yıllık beraberliğim bittikten sonra, hayatıma
giren sayısını artık hatırlamadığım sevgililerimin hepsi de 20-27 yaş aralığında oldu. Bu dönemde 4 ay suren bir evliliğim de oldu. Eşim de benden 21 yaş küçüktü... Şu anda beraber olduğum sevgilim ise 23 yaşında, moda deyimle tam bir çıtır :))) Şimdi sana inanmak zor gelecek ama bu işin böyle gelişmesi benim tercihim değildi. Hatta bunun sadece çok zengin, popüler erkeklerin hobisi olduğunu düşünürdüm ama
kazın ayağı öyle değilmiş. Kendinden yaşça çok büyük erkeklerle beraber olan kızların büyük çoğunluğunun az okumuş, sosyal olarak daha alt seviyelerden gelmiş, paranın çekiciliğine kapılmış kızlar olduğu da doğru değil. Yani en azından benim hikâyelerimde böyle bir şey hiç yok. Tam tersine, sevgililerimin hepsi üniversite mezunu, bir kısmı cidden varlıklı ailelerden, kimileri ise çok genç yaşta gayet güzel kariyer yapmış, önleri açık pırıl pırıl kızlar. Sevgili Ayşe, seni temin ederim, ortalıkta çıtır kız avına çıkmış zampara avcı gibi hiç dolaşmıyorum. Hayatıma giren bütün bu kızlar beni avladılar, lütfen inan buna. Çok yakın zamanda dünya güzeli, 21 yaşında, çok iyi tanınan bir ailenin kızını kendimden uzak tutmak için ne çaba harcadığıma inanamazsın. Yaş farkımız o kadar fazla ki, pes artık, d eyip ben kaçtım! Durum böyle olunca, doğal olarak yazında bahsettiğin cinsten bir durum ortaya çıkıyor. Hatta zaman zaman şakayla karışık ama içinde bir gerçeklik de barındıran, "30’unu geçmiş kadına el sürmem abi!" dediğim bile oluyor. İşin sırrı ne, diye merak ediyorsan, ben anlayabildiğim kadarını sana söylemeye çalışayım: Her şeyden önce artık erkeklerin bir kısmı 40’ına geldiklerinde amca modu’na girmiyorlar, genç kalmanın, genç yaşamanın sırlarını çözmüş durumdalar. Hayatın getirdiği nimetlerden yararlanmayı öğrendiler, sonuna kadar da yararlanıyorlar... Büyük erkeklerle takılan kızlar da farklı bir türden geliyorlar. Onlar -lafımı mazur görün- sizler gibi değiller. Yaşlarının çok ötesinde olgun, erken büyümüş, erken yaşlarda çok şey yaşamış, kendi hayatlarının efendisi olmayı erken yaşlarda öğrenmiş, bağımsızlıklarına düşkün, ailelerinden erken kopmuş, çok konuda erkek gibi yaşayan, düşünen güçlü kızlar. Ne istediklerini biliyorlar , istediklerine sahip olmak için gerekeni çekinmeden, gurur yapmadan, klişeleşmiş erkek-kadın ilişki formatlarına sokmadan yapıyorlar. Maceraya, yeni deneyimlere açıklar. Cinsellikte tabuları yok ve yatakta çok iyiler. Nazlı değiller. Her şeyi çok doğal olarak görüyor ve yaşıyorlar. Daha az kaprisliler. Yaşları ne kadar gençse evlilik ve çocuk fikrine o kadar uzaklar. Ki bu bulunmaz bir nimet. 32 yaşına gelmiş bir genç kadının tek derdi bir an önce evlenip çocuk yapmak iken onların böyle bir kaygısı yok. İlişkiyi ilişki gibi yaşayabiliyorlar ve bu nedenle çok eğlenceliler. Haaa bir de "piyasada adam gibi adam kalmadı şekerim" saçmalığına saplanmış değiller; çünkü bütün "adam gibi adamlar"ı kapmış durumdalar zaten :))) Durumun özeti budur işte. Yani anlaşılacağı üzere devir fena halde değişmiş ve erkeklerin "Altın çağı" başlamış durumda :))
Sevgiyle kal...
Deniz
…………………………………………
Selam,
Yazınız hoş, çok hoştu... Gerçi ben kendime dair bir sorun olarak görmüyorum bunu... 38’e doğru hızlı adım gidiyorum 5,5 yaşımdaki oğlumla... Bekâr bir anne olmaya hazırlanıyorum; ama yine de görmüyorum... Çünkü şayet 40-45 yaşındaki bir adam adam ise, 20-25’lik bedenlerle, onları kollarında çanta gibi ele güne göstermek için taşıyıp banknot/kredi kartı görevi görmekten başka ne paylaşabilirler? Konuşmak, dertleşmek, hayatın getirdiği sorunları birlikte aşmak istesen, mümkün değil... E, o adamlar ancak o yaşın kendilerine verdikleri ile yetinebilecek; buna fit olabilecek adamlar ise, aman benden uzak olsunlar! Biz okuyan çalışan, anne olan, evini geçindiren kadınlar kendimize aklı başında adam gibi bir adam buluruz elbet; ama nerden sakın sormayın :))
Pelin
Paylaş