Bir adama elini vermek mi, asla!

Geçen hafta hatırlarsanız “Bir adama elini ver, kolunu "nah" alırsın” başlığıyla bir yazı yazmıştım ve sizlerin bu konuda ne düşündüğünüzü sormuştum. Oldukça ilginç ama bir o kadar da üzücü yanıtlar aldım.

Haberin Devamı

Aşağıda bana gelen cevaplardan bir kısmını okuyacaksınız.
Bir yanda şiddet mağduru olanların hissettikleri diğer yanda da pişman olduğunu, barışmak istediğini söyleyen bir okurun… Yorumsuz yayınlıyorum.

BİR ADAMA ELİNİ VER İSTERSEN CANINI BİLE ALIRSIN

Sevgili Ayşe,

Yazının konusu malum son günlerin en revaçta konusu… Doğal olarak eylemi gerçekleştirenler erkekler olduğu için, suçlanan hep onlar.

Peki, biz erkeklerin tarafından olaylara bakmayı hiç denedin mi? Bu şiddet yaşanırken kadın ile erkeğin arasında hangi konuşmalar geçti, hangi hakaretler edildi, hangimiz biliyoruz?

Haberin Devamı

Bir adama elini vermek mi, asla 

İstisna olabilecek ki bunun yüzdesinin de çok düşük olduğunu düşünüyorum, hakikaten içinde canavar olan kişilerin yapmış olduğu eylemleri benim de kabul etmem mümkün değil tabii ki.

Unutmayalım ki bu kişiler sadece kadınlarına değil, kendi cinslerine de şiddet kullanan insanlar.

 

Ben de 21 yıllık evlilikten sonra ekonomik nedenlerle eşimden ve iki çocuğumdan 1,5 senedir ayrı yaşıyorum.

Eşim de ben de sadece üniversite değil, benim için daha önemli olan aile eğitimi ve görgüsü almış kimseler olmamıza rağmen insan inan o raddeye geliyor.

 

Evlilik hayatımız boyunca doğru düzgün kavga etmememize rağmen şimdi maalesef birbirimizi yiyoruz. Evde çocuklarla ilgili bir sorun olduğunda onların yanında olamamak inan ki çok kötü, doğal olarak sinirleniyorsunuz.

Evet, kıskançlık yapıyoruz ama kaybettik diye değil, onu hala çok sevdiğimizden. Canınız kadar sevdiğiniz insanı sizin göremeyip de iş arkadaşlarının görmesine dayanamıyoruz.

Beraberken arkadaşlarının hepsini bildiğinizden aklınıza tabii ki böyle şeyler gelmiyor. Ama sizin görmek için can attığınız insanın bütün gün onlarla olması, hiç bir şey olmadığını bilmenize rağmen, ona da çok güvenmenize rağmen sizi delirtmeye yetiyor.

Haberin Devamı

Evet, hakkında ne yapıyor diye bilgi almaya çalışıyoruz. Çünkü başına kötü bir şey gelmesinden korkuyoruz, yıllarca hayatın zorluklarına beraber karşı koyunca zayıf noktalarının ne olduğunu bildiğimizden öyle bir durumda müdahale etmek istiyoruz.

 

Sevgili Ayşe hastanedeyken eski eşinin halini ne güzel anlatmıştın değil mi? Biz böyle düşünürken karşı taraftan feminen bir tepki gelince de deliriyoruz.

Çünkü biliyoruz ki hayatı tek başına karşılayacak güç ne biz erkeklerde ne de siz kadınlarda var.

Bu olayların büyük bir kısmı barışmak için konuşulurken yaşandığını hepimiz okuyoruz. Ne olur kadınlar da senin televizyon programında söylediğin gibi en iyi kocanın pişman koca olduğunu unutmasınlar.

Haberin Devamı

NOT: Ne olur bizi barıştır Ayşe…

Ünal

 

 

……………………

 

KADINLARIMIZA UYGULANAN ŞİDDET

 

Ablam,

Evimizdeki sorun babamdan kaynaklanıyor, erkek olan, adam olan babamdan. Hani erkek ya...

Babam anneme iftira atarcasına bir girişimde bulundu. Hem de arıyla, namusuyla, alnının teriyle parasını kazanan, çocuklarını okutup, büyüten, iş güç sahibi yapan anama.  

 

3 yıldır evdeki sorunlar devam ediyor. Annemle babam her tartıştığında korkuyorum, ya babam anneme elini kaldırırsa

ona bir şey yaparsa diye.

 Çünkü bir yıl önce kardeşime bu tür girişimde bulundu ve ben girdim araya bir şekilde uzaklaştırdım.

 

Anneme son iki yıldır, anne bırak gitsin, sen bu adamı çekmek zorunda değilsin demekten dilimde tüy bitti.

Haberin Devamı

Ama sonunda ikna ettim. Şimdi bana kızabilirsin ablam bir evlat ana babasının ayrılmasını nasıl ister diye.

Ama bir baba "baba olup evlatlarına sahip çıkmıyorsa, geceleri evinde olmuyorsa, arandığında telefonu kapatıyorsa, çocuklarına ve eşine iftira atıyorsa, şiddete başvurmaya başladıysa, yalanı dolanı, kumarı varsa, borçlarını ödemiyorsa " ben ayrılmasını isterim ablam.

Bunlar babamın özeti işte ablam.

Bir eve yalan girdiği zaman o evin bereketi kaçarmış. Bizim de öyle oldu.

Annem babama "seni mahkemeye vereceğim, boşayacağım" dediğinde "boşanmayacağım" dedi, çıktı kenara.

Ben evlat olarak bana emek veren annemin daha fazla ezilmesini, hor görülmesini istemiyorum ablam.

Haberin Devamı

Sağlığım yerinde olup çalıştığım sürece anneme melekler gibi bakmaya çalışırım.

 

Ben erkek değilim ama babamda olmayan cesaret bende var. Annemi onun elinde oyuncak edemem.

Bu yüzden erkek ne derse desin, kadın istemedikten sonra hiçbir şey yapamaz.

 

……………………….

 

Merhaba,

 

Kendini çok iyi gizleyen psikopat ruhlu olanlar hariç aslında tüm erkekler bu sonun sinyallerini vermiyor mu?

Davut Güloğlu, Ece Erken'e mermi hediye etmiş, bu "ya benimsin ya kara toprağın" demekmiş.

Kocasından şiddet gördüğü için boşanmış olan Ece Erken ise bunu gururla lanse ediyor. Çünkü erkeği onu sahipleniyor, kıskanıyor, ömür boyu bırakmamacasına seviyor...

Evlenmeden önce bunlar kadınımıza pek hoş geliyor da, söylenenlerin benzetme değil de hayatın acı gerçeği olduğu çıktığında çok geç oluyor ne yazık ki.

Daha yeni, bir arkadaşım kendisini döven bir adamla tüm karşı çıkmalarımıza rağmen evlendi. Adam içince sapıtıp bunun yüzünü, gözünü dağıtıyor. "Evlenince düzelecek"miş !! Bunu yapan kadının bir de ufak kızı var. Sizin aklınıza sığıyor mu bu?

 

Bunun okumuşlukla falan alakası yok üstelik. Benim babam üniversite mezunu, etrafında çok sevilen, bir bankada şube müdürü olarak çalışan çok şeker bir adamdı.

Tabii onu evinde görmeyenler için...

Annemi de, beni de defalarca dövdü. Annem kendi parasını kazanıyor olmasına ve benim bütün baskılarıma rağmen ayrılmadı babamdan. Kendine eziyet çektirdiği gibi, bana da çektirdi. Babam öldü gitti, rahatladık. Gerçi o ölmeden ben ayrı eve çıktım, manyakça davranışlarına dayanamayıp...

 

Tabii ki söylediklerimin hiç biri yine de şiddet görmek için bahane değil ama evlenmeden önce, daha bismillah derken görmeye başladığımız sinyalleri de göz ardı etmemek lazım...

 

Sevgiler.

 

…………………

 

 

Canım, bu yazın için yorum yapmıyorum; annemin yaşadıkları ve etrafımda bu durumu yaşayan bir sürü kadın var. Bak sana bir örnek bu türden değil ama hemen hemen aynı acıda.

Annemin arkadaşı bu kadın, oğlu 20 yaşında bir yılbaşı akşamı bıçaklanarak öldürüldü ve o zamana kadar yaşadıkları aldatılmalar, hakaretler, evden kovulmalar çok hafif kaldı sevgili meleğimizin içinde.

Oğlu hayata veda ettikten sonra kızı boşandı, diğer oğlu işsiz kaldı ve kadın evlatlarım diye feryat ederken adam kendine çıtır bir o…pu buldu ve ona ev açtı yaşamaya başladı.

Kadın ne zaman çocuklarının yanına gitse adam hava alanından aldı diğerini ve son bomba kadın ömrü yok denecek kadar hasta. İyi yaşaması, moralinin hep yüksek tutulması gerektiği dönemde adam tekrar baba oldu ve ölmüş annesinin adını doğan kızına vererek ailesinden çok büyük destek aldı ve gelelim meleğimize boşanma davası açtı, çocukları karşı çıktı.

Çünkü adam borç batağında, yıllarca çektiğin çilenin karşılığı olacak o ev, çıkma git davanı çek, eve de alma onları demişler. Evde 5 kuruşu, aşı, ekmeği olmadan çocuklarından gelecek yardımı beklemeye çalışıyor, fenalaşıyor.

Doktor hastaneye yatman gerekiyor diyor ve bu kadın yapayalnız, çaresiz, onuru kırılmış ve 50 küsur yaşında…

Ya şimdi 2 çocuğu yurtdışından kesin dönüş yapacak ne pahasına olursa olsun yanında kalacaklar ya da kadın 2 sine hasret diğer toprakta yatana kavuşacak.

Sözün bittiği noktalar Ayşeciğim, hayat kimseye gülücükler dağıtarak gelmiyor maalesef.

……………..

NOT: 11 Ağustos Perşembe gününden itibaren artık perşembe günleri yazılarımı Kelebek’ten de okuyabileceksiniz. (Bu nedenle çarşamba günü yazım olmayacak, diğer günler yine aynı; pazartesi Yetiş Ayşe, salı, perşembe ve cuma diğer yazılarım)

 

Yazarın Tüm Yazıları