Paylaş
“Show devam etmeli” sözü iş yazıya dökülünce işlemedi.
Bugün niyetim az da olsa sizleri keyiflendirecek bir kaç kelam etmekti ama 13 yaşındaki kızımızın, çocuğumuzun 26 şerefsiz, ar damarı çatlamış, Allah’ın belası pislik tarafından tecavüze uğraması ve daha da kötüsü sonrasında yargının verdiği karar yine elimi kolumu bağladı.
Bu olaya bu kadar üzülürken birden aklıma geldi; “Yahu” dedim, “acaba tüm katiller suçlu mu?”
“Katil olunmaz, doğulur mu?”
Yok yok, kimse katil doğmaz ama bazı durumlarda insan sonradan katil olabilir.
Valla da olabilir, billah da.
Mesela hadi söyleyin bana şimdi bu 26 şerefsizi önümüze koysalar, karşılarına geçip sadece taş atar, küfür mü sayarsınız, yoksa Allah ne verdiyse dayanamaz dalar mısınız?
Siz belki sabırlısınızdır ama ne yalan söyleyeyim, ben dalarım.
Allah evlerden uzak tutsun, düşünsenize bir sürü örnekte olduğu gibi evladımıza amcaymış, dayıymış vs taciz, tecavüz ediyor ve siz bunu yakalıyorsunuz, o an insan ne yapar, nasıl bir ruh haline bürünür, cinnet mi geçirir? Valla her türlüsü olabilir.
Kendim bir an ne yaparım diye düşündüm de cevap yine aynı; ben katil olabilirim.
Elin adamı ya da kadını düşünsenize elinde keskin bir aletle en sevdiklerinizin birinin üzerinde…
Ne yaparım? Valla ben en yakınımda bulduğum keskin aleti ya da vazoyu, bilmem neyi alır, dalarım, yani bu durumda da benden bir katil çıkması muhtemel.
Ee peki sonrası?
Mesela şimdi bu on üç yaşındaki kızın annesi gecenin bir saati kör bir sokakta bu yirmi altı şerefsizden birini kıstırsa, elindeki bıçağı da adama saplasa?
Kadına Allah belanı versin mi dersiniz, helal olsun mu?
Peki, ya daha da sonrası?
Kadın yakalanınca ömür boyu hapiste.
Tecavüzcü sokakta, acılı ana içeride.
Tecavüzcü hayata, tecavüzlere, gencecik çocuklara yaşattıklarına kaldığı yerden devam ederken, ana yavrusunun kokusuna hasret, başından bu pislikler geçen zavallı ruh sağlığı elden gitmiş küçük kız ana kokusuna hasret.
İlla ana değil elbet, farz edin ki baba sıkıştırıverdi şerefsizlerden birini.
Ruh sağlığı gitmiş küçük kız bu sefer baba kokusuna hasret, ana da koca kokusuna.
Yazdıkça düşünüyorum aklıma farklı farklı konular geliyor; mesela Münevver.
Ne yapardım diyorum, niye böyleyim bilemiyorum ama aklıma yine aynı cevap düşüyor, kesin katil olurdum.
Nasıl olurdum, ne yapardım, bu işi nasıl bağlardım? Aklıma planlar geliyor, nerede kıstırırdım diye hesaplar yapıyorum ama buraya yazamıyorum.
Bir sineğin yaşamına son veremeyen ben, nasıl oluyor da bir insan için ölüm planları yapabiliyorum?
Nasıl oluyor da Münevver’i öldürenin de birilerinin çocuğu olduğu vız gelip, tırıs geçiyor?
Beyin durmuyor, düşünmeye devam ettikçe bendeki potansiyel katil ortaya çıkıyor. Çünkü aklıma günahsız bir sürü insanın olduğu bankaya bomba koyan terörist geliyor; yan cafede oturan hamile annenin bu bomba sonucu ölümü gözümün önünden gitmiyor.
O şerefsizi bir tesadüf eseri yakaladığımı hayal ediyorum ve sonuç yine aynı; ben onu öldürüyorum, hem de hiç tereddüt etmeden ve suçluluk duymadan.
Hadi bu da yetmiyor; yazdıkça, aklıma bu olaylar sıra sıra gelmeye devam ettikçe, bu sefer acı çekmelerini istediğimi düşünüyorum.
Yani hemen öldürmemeliyim, gözümün önünde kıvranmalı, “ne olur, ben ettim, sen etme, bana kıyma” diye yalvarmalı, bana o hazzı yaşatmalı.
Ama sonra düşünüyorum benim katilliğimde işler böyle yürüyemiyor. Çünkü her ne kadar gözüm dönse de Allah korkum ağır basıyor, yalvarana, acı çekene elimdekini saplayamıyorum, bu nedenle benim infazlarımın öldürücü vuruş olması gerekiyor.
Ben bu yazıyı nasıl yazıyorum? Yazıyı yollamadan son bir kez okuyunca kafam karışıyor, bir an tereddüt ediyorum, “yahu Ayşe bu nasıl bir yazı, nasıl bir mesaj?” diyorum.
Yazmam gereken “Aman elinizi kana bulamayın, Allah sabır versin, Allah’ından bulsun, hukuka, yargıya bırakın, er geç cezasını bulacaklardır”, falan filan olmalı.
Ama olmuyor.
“İki dakika dur Ayşe” diyorum, “yazıyı gazeteye yollamadan çık, biraz dolan.” Biraz dolanıyorum, temiz hava iyi geliyor, sakinleşiyorum. “Başka bir yazı yazayım, bu ağır kaçtı” diyorum ama sonra gazetelere dalıyorum. Okuyorum, okuyorum, okuyorum, bir yandan televizyonda yine taciz, tecavüz konuşuluyor ve karar çıkıyor.
“Bu yazıyı yolluyorsun gazeteye, sakin ola ağır mı diye de dellenme, az bile yazmışsın, az!”
Ne diyeyim, etrafta bu kadar hasta, manyak var, Allah bizi şaşırtmasın inşallah.
Not: sizin bu konudaki düşüncelerinizi çok merak ediyorum, muhtemelen ikiye ayrılacağız yine; katil olurdum diyenler ve bu duruma karşı çıkanlar.
Ama mühim olan hangi tarafın çoğunlukta olduğu.
Not: aman ne olur, ne olmaz ben yine şu notu düşeyim de sapkın birileri tarafından yanlış anlaşılmaya mahal vermeyeyim. Tabi ki insan öldürmeye karşıyım, tabi ki katil olmam, tabi ki olanı da onaylamam ve desteklemem. Benim okuyucum bu yazının ne demek istediğini zaten anlar da anlayamayacak olanlara bilgi olsun bu not.
Paylaş