Paylaş
Sizlerden de aldatma hikâyelerinizi bana yazmanızı istemiştim.
Sizlerden yine pek çok eposta geldi.
Ancak bir farkla çoğunluğunda; “Gazetede falan yayınlama, eposta sana özel, dertleşmek amaçlı” gibi ibarelerle yollamıştınız bu sefer.
Aldatılan neden utanır? Aldatan değil midir asıl suçlu olan?
Neden gizlemek ister aldatılan?
Artık sevilmediğini, bir başka kadına/adama tercih edildiğini herkes bilmesin düşüncesi midir bu?
Elalem ne der klişesi mi?
Belki hepsi…
Aşağıda yayınlanmasına izin verenlerden bazılarını sizlerle paylaşıyorum.
Bundan sonra hiç aldatılmamak dileğiyle…
BOŞANMA VE ALDATILMA HİKÂYEM
Sevgili Ayşe Hanım'cım merhaba,
İsmim Ebru. Ben ve annem sizin sıkı hayranınızız.
Şimdi size kendi aldatılma ve boşanma hikâyemi anlatacağım.
Eğer arzu ederseniz adımı ve soyadımı da çekinmeden yazabilirsiniz. Eskiden olsa bundan çekinirdim. Fakat artık hiç gerek yok. Herkes bilebilir. Sorun değil.
Hikâye çok uzun. Sadece son dönemi özet geçeceğim.
Günlerden bir gün eşimin beni aldattığını keşfettim. Elbette ilk başlarda inkâr etti, yalanladı.
Fakat sonrasında itiraf etti. Hatta eğer O’nu tanısam çok seveceğimden ve O’nunla çok iyi arkadaş olabileceğimden bahsetti.
Eve zaten fazla gelip gitmiyordu. Gündüzleri ben işteyken gelip oğlumu ve annesini görüp benimle karşılaşmadan gidiyordu. Akşamları eve hiç gelmemeye başlamıştı. Haftada bir ya da 2 kez geliyordu.
Bu arada biz Bahçeşehir’de oturuyoruz. İşi Bakırköy’de. Kendine ait bir arabası yoktu. Toplu taşıma da Bahçeşehir’e belli bir saatten sonra yoktur. İşinin geç vakte kadar sürdüğünü bahane ediyor. Ya da sabahladığını bahane ediyor, arkadaşlarda kaldığından ya da dükkânda kaldığından bahsediyordu.
Fakat kadının evinde, yani sevgilisinin evinde kalıyormuş. İş çevresinde de bunu herkes biliyormuş. Fakat benden saklıyorlarmış. Neyse bu gel zaman git zaman sonra bana boşanma davası açmış. Adres olarak da annesinin Topçular’daki evinin adresini vermiş. Haberim bile yok.
Komşular ex kayınvalidemi aramışlar. Muhtarda bir mahkeme kâğıdı var, senin gelinin, gel al diye. Gidiyor alıyor, geliyor. Bir de bakıyoruz ki boşanma davasının tebligatı.
Mahkemeye gitmiyorum. Dava düşüyor. Bu 2.ye dava açıyor. Bir yandan da benimle boşanabilmek için beni ikna etmeye çalışıyor.
Ben de sevgilisi var olduğu için boşanmak istemiyorum. Salağım ya…
Kocamı çok seviyorum ya…
Düşünüyorum ki; nasıl olsa gezecek tozacak gününü gün edecek. Bıkınca da ailesine geri dönecek.
Neyse bu allem ediyor, kalem ediyor. Beni boşanmaya ikna ediyor.
Boşanacakmışız. Kendisi sezonu güneyde çalışarak geçirecekmiş. Para kazanacakmış. Sezon bitince de bana geri gelip benimle yeniden evlenecekmiş. Çok mutlu bir aile olacakmışız.
Bu arada oğlum daha 1 yaşında. Neyse.
Kendi kendime çok düşündüm. Demek ki ben de çok yorulmuş ve O’nun yalanlarından bıkmışım ki; kendimle muhasebeye girdim ve boşanmayı kabul ettim.
O gün mahkemede nasıl kedi gibi peşimde anlatamam. Hâkim bile inanamadı bizim boşanacağımıza.
Çocuğun velayetini de kendi isteği ile bana verdi. Eve döndük. Yalnız bana diyor ki; “bak boşandığımızı sakın ikimiz de ailelerimizle paylaşmayalım. Çünkü nasıl olsa yaz bitince ben geri geleceğim ve yeniden evleneceğiz.”
Aylardan Mart.
Adam ortadan bir kayboldu. Ne arıyor, ne soruyor. Zaten cep telefon numarasını değiştirmiş. Bana vermiyor.
“Cep kullanmıyorum” diyor. Fakat eve gelince ceplerini kurcalıyorum. Kapalı cep telefonu buluyorum. “Benim değil arkadaşımın, yok tamire götüreceğim, bana vermişti” vs. bir sürü yalan dolan.
Neyse…
Barış Akarsu’nun Bodrum’da kaza geçirip hastanede yaşam mücadelesi verdiği günlerde Hürriyet gazetesi 2. Sayfada hastane bahçesinde Merve S. ile birlikte yerde dizdize otururken bunun resmini görüyorum.
Ve ben şoklarda. Çünkü bana Alanya’da olduğunu söylüyor. Neyse… Yine bir sürü olaylar vs.
Bu arada İstanbul’a geliyor. 2-3 gün kalıyor. Çocuğu sevip gidiyor.
Aylardan Ağustos sonu. Bana gelmiş gelenler. Günlerden Pazar. Ex kaynanam kızını ziyarete gidiyor.
Ben de çocuğumu aldım. Boşanma dilekçemi aldım. Anneme gittim. Evrağı anneme uzattım. Annem sordu. Kızım bu ne? Kurtuluşum anne dedim.
Annem bir baktı. “E kızım sen Mart ayında boşanmışsın ya” dedi. Evet anne dedim. Hemen babamı aradı. Olayı anlattı. Babam kayınvalidemi aradı. Ve benim boşanmış olduğumu artık o eve gelmemesini söyledi.
Kayınvalidem beni arıyor. Bu ne demek diye bana hesap soruyor. Benim evimden beni kimse kovamaz diyor.
Hangi ev pardon? Kirasını ve aidatlarını babamın ödediği, mutfak masraflarını da çalışarak benim karşıladığım ev mi?
Bu hesabı oğluna soracaksın, bana değil diyerek telefonu kapatıyorum.
Peşine oğlu arıyor. Tehdidin küfrün bini bir para. Ben ne hakla boşandığımızı aileme söylermişim. Ben kendimi ne sanıyormuşum. Benim .ötümü kimler kaldırmış, o biliyormuş. Ben orada ne kimlerle ne haltlar ediyormuş. Hepsinden haberi varmış. Ben ona hayatının kazığını atmışım. 1 ay sonra gelecek ve benimle evlenecekmiş. Fakat ben onu yüz üstü bırakmışım. Asarmış. Kesermiş.
Ben salya sümük tabii.
Günlerden Pazartesi bir akrabamı alarak yanıma nüfus idaresine gidiyorum. Kızlık soyadımla yeni nüfus alacağım. Bekar yazanlardan.
Gittim. Hallettim işimi. Ama içim içimi yiyor çünkü adamın sevgilisiyle evlendiğinden şüpheleniyorum. Çocuğun adına vukuatlı nüfus kayıt örneği alıyorum. Veeee
Orada görüyorum ki; beyefendi aslında boşanma ilamını aldıktan tam 1 ay sonra Bodrum’da sevgilisiyle nikâh kıymış. Evrağı alıp eve geliyorum. Annem hemen görümcelere telefon açıyor. “E sizin kardeşiniz evlenmiş ya. Evli adam 2.ye nasıl evlenir.vs vs…”
Peşine adam beni arıyor. Yine küfür kafir tehdidin bini bin para…
O gün bugündür halen daha aynı kişiyle evli. Allah mutluluklarını bozmasın. Benden uzak kendine yakın etsin.
Ben evlenmedim. Ailemle beraber yaşıyorum. Çalışıyorum. Hayatımı oğluma, işime ve aileme adadım. Allah’ıma şükürler olsun ki o günleri yaşamışım ki; bugünlere gelebildim.
Karşıma çıkan her zorluktan Zümrüd_ü Anka kuşu gibi küllerimden yeniden doğarak ayağa kalkmasını bilen güçlü bir kadın oldum.
Halen daha sorun yaşamıyor muyuz? Evet yaşıyoruz. Ama napalım. Hayat…
Ebru
Ayşecim merhaba,
Sadece şu an çok acı çekiyorum ve bunu nedense senle de paylaşmak istiyorum...
Evet, ilişkim bitti...
Hem de çok ama çok can acıtıcı biçimde...
Uzun bir süredir benden ayrılmak istiyormuş ama söyleyemiyormuş...
Ama bunu bugün öyle can acıtıcı bir biçimde yaptı ki sana anlatamam...
Geçecek, bunu çok iyi biliyorum ama ben bu adamı çok sevdim yaaa...
Hala da öyle seviyorum ki için kanıyor.
Bunu atlatmanın bir yolu var mı, ne olur söyle.
Gamze
Ayşe’m,
Sen eski yaşadıklarını düşünüp hüzünlenme sakın.
Her şerde bir hayır vardır ya hani, senin güzel yüreğine göre verdi Allah ödülünü, ben inanıyorum.
Tek olsan dahi bin erkek kalbine bedel senin kalbin.
Hep mutlu ol.
Sevgiler
Sima
HER ŞEYDE BİR HAYIR VARDIR
Bu aldatılma hikâyesi olmasaydı Ayşe Hanım belki de şimdiki bulunduğunuz yerde olmayacaktınız. Kocanızın yanında mutlu mesut yaşayacaktınız. Hürriyet’te yazmıyor olacaktınız. Biz sizden ve yazdıklarınızdan mahrum kalacaktık.
Kendi kendinize karar veriyor olmayacaktınız. Her acı insanı olgunlaştırır. Bu arada kapınıza gelen bayanda da deli cesareti varmış.
Sevgi
Günaydın Ayşe Hanım,
Bugünkü yazınızı okudum. Aldatılmanın ne kadar acıttığını ancak yaşayan bilir. Eski eşim beni terk ettiğinde bebeğim 6 aylıktı ve uzun zamandır başkasıyla ilişkisi vardı.
Geri dönmek istedi sonra. Parasız kalınca.
O gelgitler bitirdi beni.
Ama öldürmeyen acı güçlendiriyor. Hayat devam ediyor. Çok mutluyum şimdi.
Ama siz yazınca yüreğim burkuldu.
Yaşanması gerekiyormuş, yaşandı ve geçti gitti.
Bütün bunlar Allah'ın bir sınavı. Hep duam, o acıları unutturacak acı vermesin Allah.
Sevgiyle ve ışıkla kalın.
Saygılarımla
Yeşim
Paylaş