Seviyorum kıymetini bil

Hayat; yahu sen nasıl bir şeysin?

Haberin Devamı

Tamam, evet.
Bir kula bahşedilen en büyük güzelliksin. Cansın canansın, adına en çok şiirler yazılan, besteler yapılansın. Bir cümle olmasa da en fazla iki cümle bitmeden her sefer anamızdan, babamızdan, evladımızdan çok ağzımızdan çıkan, lafını en çok ettiğimizsin.
Beyin dumura uğramadıkça tek vazgeçilemeyensin. Her kelimenin takı ekisin.
Her şeyle özdeşleşmişsin.
Dua nedenisin, edebe, hizaya sebepsin.
“Hayde” diye her halta fazla düşünmeden zıplamıyorsak ona da sebep sensin. Ödümüz kopuyor olur da avucumuzdan uçup gidiverirsin diye. Sayende her dakika böyle üç buçuk atıyoruz işte.
Çoluk çocuğu da yiyip durmamız bundan “yapma, etme” diye, zıplamadan düşün evladım iki kere; ya ben kalırsam geride, sen onun avucundan uçarsan diye.
Rahat vermiyorsun yani işte. Her dakika, her an, her saniye bitmek bilmeyen bir mücadele.
Bir korku hepimizin üstünde sayende.
Bilgisayar oyunu gibisin. Başla oyuna. Birinci evre. Geçtin, devam et, hayde.
Takıldın 20’ncide. Oyna, oyna, yırt kendini ama nereye? Canın bitecek, can kalmadı ki sende.
O can bitmesin diye uğraşıyoruz be hayat kardeş, yine sayende. Bizim buralarda bilgisayarda olduğu gibi konu komşu da can yollamıyor isteyince, yani işimiz mok senle.
Sana sahip olmak dünyanın en güzel şeyiyse seni avucunun içinde tutmaya çalışmak da dünyanın en zor meziyeti.
Acaba senin cinsiyetin var mı ki?
Varsa da sen kesin kadınsındır diyeceğim, kadın zorlar çünkü böyle.
Ama kadın senin gibi hoyrat davranmaz yahu.
Hani çektirir, vıdıvıdısı vardır, terk eder belki falan, aldatır da diyelim de, eninde sonunda acır ulan!
Sen de acıma duygusundan eser yok.
Bir tarafın erkek senin, acımasız olur erkekler ya, hadi bazı erkekler diyelim. (e-postalara boğulmasın bu yazar değil mi?)
Ya da domuz bir kadınsın sen, zamanında çok acı çekmiş, intikam ateşiyle yanan bir kadın. Seni bir oraya, bir buraya öyle perperişan etmişler, iyi niyetini de çokça suistimal...
Nazlı, işveli, cilveli, gösterip vermeyen, bazen veren, verip alan, alıp veren, kıkırdarken böğüren, böğürürken gülme krizi geçiren, böyle karşısındakini maymuna çeviren bir kadınsın sen.
Cinsiyetin yoksa da sen bir sınavsan bizlere; acayip adisin o zaman da.
İnatla senin soruların hep bilmediğimiz yerlerden çıkıyor. Nerenden soruyorsun, amacın ne, onu da bilemiyorum.
Halbuki kimse bize tembel diyemez. İşi gücü bıraktık eşekler gibi çalışıyoruz; bu sefer ne soracak diye.
Bir kere de mi tutturamayız yahu? Tuttursak da anca aldığımız not sadece “iyi”. Pekiyiyi göremedik be.
Dizilerde falan diyorlar ya gülerek “hahaha, hayat beni şaşırtmaya devam ediyor” (rol icabı şahıs mutlu)...
Aynen sen bizi her gün şaşırtmaya devam ediyorsun ama nasıl; şok üstüne şokla.
Biraz yumuşa ya, törpüle kendini, al pozitif enerji menerji kitapları, onlardan oku, reiki mi yapacaksın, yogaya mı başlayacaksın, kaslarını gevşet, iç huzurunu sağla, önce kendini rahatlat ki o güzel enerjin bize de yansısın artık yavaş yavaş.
Yoksa hayat, bak bizim ülkenin insanlarının hali çok bayat.
Hem başımıza gelenlerden, seni kaybedenlerden üzgünüz, hem her dakika bu ülkede ne zaman birilerimiz daha seni kaybedecek paniğini her dakika derinden yaşıyoruz...
Yaz da ha geldi ha gelecek, kendine acil çeki düzen vermeni bekliyoruz.
Şu sınav sorularını da bir gözden geçiriver, hadi o olmadı bari kopya ver ya da şuradan soracağım de, çalışmayan namert.
Özellikle de çoluk çocukla Allah aşkına elleşme.
Çok seviliyorsun, kıymetini bil. Herkese nasip olmaz bu kadar sevgi.

Yazarın Tüm Yazıları