Paylaş
Bu aralar yüksek yüksek tepelerden “Ben bir gay’im” (eşcinselim) açıklamaları geliyor. Yüksek tepelerin biri Letonya. Letonya Dışişleri Bakanı Edgars Rinkevics “Ben bir gay’im” dedi. “Ülkemin her türlü ilişki için yasal statü yaratması gerekiyor, bunun için savaşacağım” diye de ekledi. Cinsel tercihinden ötürü gurur duyduğunu söyledi. Rinkevics’in LGBTİ haklarının sesi olması bekleniyor ve büyük ölçüde de destekleniyor. Sonra Apple’ın CEO’su Tim Cook da açıkladı; “Ben bir gay’im. Gurur duyuyorum. Bu bana tanrının bir hediyesi. CEO olmanın verdiği büyük sorumluluktan dolayı açıklama gereği hissettim.” Ona da kimse bir şey demedi. “Helal olsun” dendi. LGBTİ haklarının sesi oldu. Güç farklı bir şey. Gücün olduğu yerde, işler her zaman kolay işler. Bizim iki akıllı
Emrullah Tüzün’le Ekin Keser zaten üç kuruşla geçinir giderler. Çıktılar “Gay’iz” dediler, düğün yapmaya giriştiler. “Neden düğün yaptınız?” diye sorunca “LGBTİ bireylere yönelik ayrımcılığın son bulması açısından önemli bir aktivizm diye düşündük” dediler.
Ama ne oldu, işlerinden, evlerinden kovuldular. Tehdit üzerine tehdit aldılar. Baba reddetti, “Soyadımı geri ver” dedi. “Annen zaten pislikti” dediler. Çocuklar sokakta gezemez hale geldi. Ne sandınız ki çocuklar siz kendinizi? CEO mu, bakan mı? Bir gün bizim ülkede büyük, yani yüksek yüksek tepelerden biri ya da birileri çıkacak ki (çok bekleriz, hayatta çıkmaz, o da ayrı), anca belki o zaman... Nerede o cesaret, o yürek?
Ahmet Çakar
Ahmet Çakar’ın tarzına oldum olası alışamadım gitti. İnsan sevmez bir havası var sanki.
Ya da Nur’a (Yerlitaş) dediği gibi, kendi deyimiyle iltifat ettiği gibi, o da bir “ekran hayvanı ve hokkabazı”, televizyon hali böyle belki.
Belki oturup bir kahve içsek, bir yemek yesek “Yahu ne şekermişsiniz” diyeceğim, bilemiyorum şimdi.
Nur’la canlı bağlantı yaptılar geçen gece.
Televizyon hakkında konuştular, falan filan. Buraya kadar tamam ama siz doktorsunuz yahu. Ben bir doktora, Nur Yerlitaş’a o sözleri sarfetmesini yakıştıramadım; ne Hipokrat yemininize ne insanlığınıza...
Neler mi dedi Nur’a:
“Sağlığınız kötü görünüyor. Lakin sizde ciddi anlamda bir sağlık problemi çıkacak. Bir check-up yaptırın, büyük sıkıntı hissediyorum.”
Falcı mısınız, medyum mu Ahmet Çakar?
Nur “Kapatıyorum telefonu” diyor, kadının morali bozuluyor, “Ayrıca ben sağlığıma dikkat ederim” diyor.
Çakar, çakacak ya devam ediyor.
“Pankreas nasıl, pankreas?”
Doktor Ahmet Bey, pankreastaki problemler surata bakınca anlaşılıyor mu? Karaciğer deseydiniz; sarı surat falan ki o da olmaz, makyaj kapatırdı. Pankreas diyebilmek için, istenmeyen zayıflık, bulantı, kusma, döküntü, sindirim sisteminde maraza, karın şişkinliği falan...
Ayrıca kan testi, illa aminaz lipaz, batın ultrasonu, hatta MR...
Ay ben mi öğreteceğim koca doktora, hani pankreasım naziktir de oradan bilirim bunları da.
Nur’a dedi ki “Son 10 senenin en büyük kadın TV fenomenisiniz” ama sonra bu hastalık soruları...
Kötü niyet var demek ki.
Ben sizde bir art niyet olduğuna inanmak istemiyorum Ahmet Bey ama midem bulandı nedense.
Çok ayıpladım sizi valla.
Rüzgar Erkoçlar
Rüzgâr Erkoçlar bir ayıp da senden. Geçen gece Beyoğlu, saat sabahın 02.30’u.
Muhabirler o saatlerde de gezerler, ekmek paralarını öyle kazanırlar, işleri bu.
Sen de elbette en merak edilen, görülünce de en çok resimlenmek istenilen isimlerden birisin.
Onlar da seni görünce haliyle çekmek istemişler. Bazen biraz ısrarcı olabilirler ama “Arkadaşlar, etmeyin eylemeyin, modumda değilim” dendiğinde de çoğu candır, içlerinde büyüdüm, bilirim.
Kalkıp da elindeki paketi yerlere atıp hepsine “o.. çocukları” diye bağırmışsın. Hiç yakışmamış. Çok ağır bir küfür, ne kadına ne erkeğe yakışır.
Bu basın, bu medya senin büyük değişim sürecin boyunca yanında oldu, hakkında güzel şeyler yazıp elinden tuttu.
O o.. çocuklarını bir gün “Ne olur resmimi çekin” diye aramak, yalvarmak zorunda kalan çok ünlü gelip geçiyor bu ülkeden.
Sen de bir gün o duruma Allah korusun düşersen, aradığında “Kusura bakma, ben bir o.. çocuğuyum, gelemem” demesinler sonra...
Paylaş