Ortaköy cinayeti...

Katil belli değil ama eldeki kanıtlara göre muhtemelen Ali Ağaoğlu ya da çalışanlarından biri.
Olayın ortaya çıkmasına sebep olan, büyük bir cesaret örneği göstererek suç duyurusunda bulunan kişi Hazal Mesudiyeli.
Genç kız, pardon genç kadın, verdiği ilk ifadede şöyle dedi: “Cesedi üzerime attı. Ayrıca bu fotoğraf da delilimdir.”
Valla aslında şu yazdıklarım komik olsun diye değil, sinir olduğum ve üzüldüğüm içindir.
Ali Ağaoğlu’na sinir olup üzülecek değilim. Hayatla geçiyor dalgasını.
Ben şimdi düşünüyorum tavuğa mı üzüleyim, Hazal’a mı?
Hadi zavallı tavuğun eninde sonunda geleceği nokta buydu desek. Tabii ki geriye pırlanta gibi bir genç kız kalıyor.
İlişki yaşıyor mu yaşamıyor mu belli değil. Yaşadığı ilişkiyse doğru mu ki hiç değil. Zaten hâlâ ne kadar naif olduğu “cesedi üzerime attı” demesinden belgeli.
Sinirleniyorum, kızıyorum...
Ona değil elbette ki. Anneye ve babaya! Gerçi baba iki kelam etmişti bir ara.
Acaba yaşayıp kendisinin görerek öğrenmesini mi bekliyorlar yaralana yaralana.
Üç nokta...

Televizyon, ben ve projem...

Hani sanatçılar der ya sahneye çıkınca başka bir ben oluyorum. Oyuncular desen keza; role girince kendimi unutuyorum...
Ben de aynen öyleyim. Kamerayı görünce içimden başka bir Ayşe çıkıyor sanki... Türkiye’nin Oprah’ı olmaya en yatkın ismi benim de daha keşfedemediler! Durun bakalım beklemedeyim.
Bir de tabii pek antisosyalim. Oyunculuğum da ayrıca süperdir, eklemeden geçmeyeyim. Şimdi duydum ki bu sene büyük küçük kanallarla birlikte yaklaşık yedi sekiz evlilik programı yayına giriyormuş.
Vay be dedim, uğursuzluk etmeyeyim ama avukat olmak varmış Ayşecim!
Ama artık onun için çok geç kaldın.
Yine uğursuzluk etmeyeyim kimseler için, evlerden uzak olsun diyeyim ama sen de bir boşanma programı yapsan? Hem sen zaten Yetiş Ayşe değil misin?
Bakarsın barıştırıverirsin, yok olmadı bari karı kocaları birbirlerine girmeden boşar, bu işi bitirirsin. Çünkü bizim memlekette boşanmak, evlenmekten zor azizim...