Paylaş
Ama memleket dertlerinden uzaklaşsak azıcık... Yazacaklarım da aslında memleket dertlerine yakın sayılır...
Evlen, evlen, 15 gün sonra boşan, 6 ayda boşan...
Aldat aldat aldat... Bu ne ya?
Saygı maygı kalmadı artık kadın erkek arasında.
İşin en acısı, bu rezalette çocuklar da bu algı ve görsellikle büyüyecek.
Nasıl bir şeymiş bu cinsellik!
Üç beş saniyelik bir haz nelere sebebiyet verebiliyor?
Üzüntüler, acılar...
Canından çok sevdiğinin, anlık, dakikalık, bilemedin yarım saatlik keyif için kendine olan saygını hiçe sayıp seni aldatması vurur insanı....
Bu yazıyı yazma sebebim, bu hafta sonu benim arkadaşımın başına gelenler.
Kabusu yaşadı. Bana dedi ki “Ayşe ölsem daha iyiydi”...
Sonra dedi ki; “Ayşe beni seviyorsan bir ilaç bul, içip öleyim!”
Ona bir ilaç verdim. Uyudu...
Ama beş senelik aşkının onu aldatmasını, dahası onları yakalamasını hiç unutmayacak...
Seven bir kadını ölmek isteyecek kadar canından bezdiren bu lanet olasıca aldatma egosu nedir ya?
Neyin peşindedir bu erkek milleti? Bu kadar zevk düşkünlüğü gerçekten anlık bir istek midir yoksa huy mudur? Genetik midir bu çokeşlilik? Erkekler neden bu kadar doyumsuzdur? Salt cinsellik ise amaçları, hangi mantıkla uzun yıllar süren birliktelikler yaşarlar?
Yoksa sıkılıyorlar mı yıllarını verdikleri eşlerinden, sevgililerinden? Eee madem öyle kardeşim, çık git kadının hayatından...
Yanındaki eşin ya da sevgilinin güzel, bakımlı, zeki, entelektüel, becerikli, kibar, alımlı olmasını isterken ve o eş de bu kriterlere uyarken, ne diye macera ararlar peki?
Her zaman elde edilemeyen cazip mi gelir? Her şeye hükmetme ve sahip olma egosu ilk hangi erkekte görüldü acaba? Çokeşlilik hâli övünülecek bir durum mudur? Bak ben kaç kadına yetebiliyorum demek midir? Neyin zevkidir bu? Neyin hırsı? Neyin ispat çabası?
Bazı erkekler gerçekten çok basit ve rezil...
Ayşe’nin notu: Herkese sevdikleriyle birlikte mutlu bayramlar...
Paylaş