Paylaş
Bundan tam 45 sene öncesine denk gelen bir gün. İşte o gün benim bu kiralık hayata gözlerimi açtığım gün.
Bugün benim doğum günüm. Bu yazıyı yazma sebebim aslında duyan kalmasın, tüm Türkiye beni e-postalarla, yorumlarla, Facebook’tan, Twitter’dan kutlasın beni sevgiye boğsun amaçlı değildi.
Biraz o da vardır belki, kimin sevgiye ihtiyacı yok ki?
Ama esasında kendimle hesaplaşma yazısı gibi... Son bir sene bana neler etti...
Şimdi yeni bir yaşa giriyorum, bu yeni yaşta ben neler yaşayacağım Allah’ın izniyle...
Gelecek sene de sayfamdan yine yeni yaşım geldi yazısını yazabilecek miyim?
Şimdi eski yaşıma bazen çemkireceğim, seneye, yazabilirsem çemkirdiklerim daha mı can acıtacak?
Yoksa daha mı mutluluğumu yansıtacak?
Beş dakika değil, bir dakika sonrası bile sürprizlere, mucizelere, yok oluşlara, kahroluşlara gebe olan bu yaşam acaba bana 365 gün 6 saat sonra yine bir 5 Şubat’ta ne sunacak?
Öyle çok şey yaşadım ki şu hayatta...
Öyle çok denendim ki, öyle çok sınavdan geçtim ki...
Gerek sevgi hayatımda, gerek sağlıkta... Sağlıkta, benim için yaşamaz denildiği bile oldu, en az iki sefer.
Ama işte yazarmış ya Allah, doğduğunda ölüm gününü alnına...
Hepimiz böyle değil miyiz hayatta?
Kim bilir neler yaşadınız, yaşamaktasınız belki hâlâ. Şimdi bakıyorum da, elimin ayağımın tutması, evladımın ailemin sağlıklı olması, geçtiğimiz senenin bana tek kazancı...
Ama 44-45 arası bana biraz kazık attı. Çok önemli bir şeyi kaybettim, tüm hormonlarım bir anda değişiverdi. Erken yaşta delinin teki oldum, menopoza girdim. Zaten normal değildim, beteri oldum.
Evden çıkmadım, asosyal oldum.
Sanki interneti bir yerime yapıştırdım...
Gelenle, arayanla değil, gelmeyenle aramayanla da kapıştım. Aşkı kendimden uzak tutup iyi halt ettim... Peki, ya şimdi?
45’te inşallah kadınlığımı yaşamak istiyorum.
Kadınlar için daha çok çalışmak, Yetiş Ayşe’me daha çok yapışmak istiyorum.
Sosyallikten yorgun düşmek, kitabımı hemen bitirmek, aşka hemen yelken açmak, her projeye pozitif bakmak ve daha çok iş...
Depresyondan uzak durmak!
Hatta imkân olursa memleketi de kurtarmak...
Vay be ben 45 oldum bugün!
Bilirsiniz, akademisyenlerin neredeyse ortak görüşü...
Bu dönem, hayatı sorgulama devriymiş...
Geçmişle hesaplaşmayı bitirip gelecek olan yılları göğüslemekte sıra.
Önce gelinen yer kabulleniyormuş ve ileriye gidilecek sağlam bir yer aranıyormuş.
Sonra evlilik ya da ilişki gözden geçiriliyormuş...
Vaatler, doyumlar ne durumda ilerisi için kontrol ediliyormuş.
En sonda yaşlanma korkusu başlıyormuş.
Kabullenmek istemese de kadınlar, ‘45 yaş sendromu’ yaşıyorlarmış...
Mış mış da muş muş.. Aman sıkıldım be, kim takar bunları...
Ama ben tıpkı şairin söylediği gibi düşünüyorum:
45 olmuşsa yaş
Ne olmuş?
Gökler mi yarılmış
Denizler mi kurumuş
Ne olmuş?
Çiçekler mi solmuş
Kuşlar mı susmuş
Ne olmuş?
45 olmuşsa yaş
Aşklar mı bitmiş
Sevgiler mi tükenmiş
Boşver sat anasını
Olmuşsa yaş 45
Ne olmuş?
Kıyamet mi kopmuş?
45 yaş en güzel, en keyifli yaş, boşver sat anasını, yürüyelim be...
Ne dersiniz?
Paylaş