Paylaş
Davranış Bilimleri Uzmanı- Yazar Aşkım Kapışmak’a ‘bu süreçte kaygıyı nasıl yönetiriz’ diye sordum...
1 Gerçek bilgiye ulaşana kadar bekleyin. ‘Oraya gitmeyin, şüpheli paket bulundu, şüpheli şahıs yakalandı’ gibi sürekli Facebook’ta, Twitter’da dolaşan haberlere hemen inanmayın.
2 Tanımadığınız insanlardan gelen uyarı mesajlarını silin. Gerekli bilgiye ilgili kurumları arayarak ya da web sitelerine bakarak ulaşın.
3 Bir şey yazmadan, söylemeden önce iki kere düşünün. Toplumu tahrik edecek yönlendirmelerden uzak durun. Paylaştığımız her nefret söylemi önce bize zarar veriyor.
4 Televizyondan ve sosyal medyadan uzaklaşma süremizi artırmalıyız.
5 Zaman yardımlaşma, yaralara merhem olma zamanı... Birbirimize yardım edelim.
6 Sevdiklerinizle daha çok zaman geçirin, onlara dokunun, onlarla sohbet edin. Kaybetme korkusundan ancak böyle kurtulabilirsiniz.
7 Hem kendiniz hem de ülkemiz adına dua edin. Tüm olaylardan ders çıkarın. Bekleyerek değil çalışarak,
yardımlaşarak iyileşeceğimizi unutmayın.
Toplumda kaygı artarsa ne olur?
Kavgalar, tartışmalar, aile içi şiddet, suç, stres, hastalıklar artar, düzene itaatsizlik başlar, üretkenlik düşer.
Ölüme alışmalı mıyız?
· “Yaşadığımız acıları sahiplenmeli, yasımızı tutmalıyız” diyor Aşkım Kapışmak. Ölüme alışırsak, bir süre sonra ölü sayısına göre reaksiyon vermeye başlarmışız. Yani büyük harflerle ve yüksekle sesle; “Ne olursa olsun ölüme alışmamalıyız!”
· Belki bu size iyi hissettirmeyecek ama her acı sanki ilk acımız gibi içimize işlermiş. Yas tutan, acısını yaşayan insanlar psikolojik olarak daha güçlü olmaya başlarmış.
· Kapışmak, “Ülke aile gibidir; bir acı varsa tüm fertler acıyı paylaşmalıdır” diyor. Öyleyse ‘Ben dayanamıyorum, beni ilgilendirmiyor, sebep kimse o düşünsün’ demekten vazgeçin. Kaçmayın. Bu ülkenin acısına, yasına, gözyaşına ortak olun!
Paylaş