Paylaş
Bazen insan aynı kentte yaşadığı, aynı havayı soluduğu kişilerin, olayların farkında olmuyor. Hayat telaşı, stresi, koşuşturması derken bazı şeyleri ıskalıyor. Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı da bunlardan biriydi benim için… Iskaladığım rafa kaldırdığım ne varsa bu hafta hepsini ortaya döktüm ve listemin ilk sırasına ‘TÜRGÖK’ü yazdım…
— TÜRGÖK nasıl doğdu? Kitaplık eğitimci, yazar, çevirmen, avukat Gültekin Yazgan’ın hayalleriyle, 16 dostun el ele vermesiyle doğmuş. Gültekin Yazgan kitaplığın hem kurucusu hem de Onursal Başkanı… Altı Nokta Körler Vakfı’nın kurucusu. Aynı zamanda da TÜRGÖK Başkanı Tülay Yazgan’ın hayat arkadaşı, yoldaşı… Gültekin Yazgan bugün hayatta olmasa da kitaplığın her köşesinde onun izi, emeği, sevgisi var. Hikâye içinde hikâye… Gültekin Yazgan henüz 11 yaşındayken iki gözünü de kaybetmiş. Ama asla pes etmemiş.
—Burası Türkiye’nin ilk ve tek görme özürlüler kitaplığı.
—Kitaplık Türkiye’deki ve yurtdışındaki birçok görme özürlünün hayatına dokunuyor, onların hayatına ışık tutuyor. İzmir’den Adana’ya, Hatay’a, Muş’a… İngiltere’den Hollanda’ya, Kıbrıs’tan Amerika’ya İran’a kadar çok sayıda görme özürlü üyesi var.
—Bugün üye sayıları 5 binin üzerinde… Üyelik ücreti yok. Kitap ve CD’ler için de ücret ödemiyorsunuz.
—Hizmetlere gelecek olursak… Üyeleri için sesli ve kabartma baskılı roman, ders kitabı, ÖSS, KPSS, TEOG, açık öğretim soru bankaları ve sınav testleri hazırlıyorlar. Bu kitaplık sayesinde üniversite kazanan, meslek sahibi olan birçok görme özürlü var.
— Kitaplığın kendi yayınları da mevcut. Aylık olarak hazırladıkları üç tane dergileri var. Yetişkin üyeler için ‘Arkadaş Dergisi’, ilköğretim 4 ve üstü sınıflar için ‘Balarısı’, İlköğretim 1‘inci – 3’üncü sınıf öğrencileri içinse ‘Yavru Balarısı’ dergisi… Arkadaş sesli dergi, diğerleri kabartma baskılı… Arkadaş Dergisi bu ay 100’üncü sayıya ulaşmış!
— Peki sesli kitaplar nasıl hazırlanıyor? Hepimizin severek okuduğu yerli yabancı romanlar, hikâyeler gönüller tarafından okunuyor veya taranıyor. Daha sonra CD kaydı ile çoğaltılıyor.
—Gönüllü olmak isteyenler ne yapmalı? Okuma, tarama, paketleme gibi dernek içi faaliyetlere destek olabilirsiniz. Kitaplığa maddi destek de lazım. Çünkü bu kitaplık yalnızca toplumun, gönüllerin yaptığı bağışlarla ayakta duruyor. Hem de 11 yıldır…
-Projeler de sürüyor. Anneler gününde görmeyen annelere sürpriz yaptılar ve 25 adet kitap seti hazırlayıp annelere gönderdiler. Projenin adına da ‘Çocuğumla Kitap Okuyorum’ dediler. En taze projeleri ‘Ödünç kabartma kitap hizmeti’… Seçilen kitapları tarıyorlar, düzeltiyorlar ve sponsor desteğiyle kabartma kitap olarak basıyorlar. Doğum günü, yıl dönümü hediyesi olarak kim böyle bir kitap bastırmak istemez!
‘Onlar yok, biz var!’
Doğruya doğru! “Engelli” deyince bir an hepimiz duruyoruz… Sonra ince bir acıma duygusu akıyor damarlarımızdan. Kalpte üzüntü, dilde “Ahh!”, “Vaah”lar… Ancak bilmeliyiz ki ‘engel’ diye bir şey yok! Ne bu hayatta, ne de bu dünyada…
‘Onlar’ diye de bir şey yok! Varsa kocaman, yürek dolusu ‘biz’ var! Belki birçoğunuz için görmemek karanlık ile eşdeğer… Oysa görmeyenlerin dünyaları karanlık değil, aksine rengârenk, yemyeşil… Sizin dünyanızda ne varsa görmeyenlerde de onlar var: Yemek, giyinmek, banyo yapmak, yolculuk etmek, okumak, bakmak, görmek… Evet, görmek diyorum çünkü dokunarak, hissederek ve duyarak görüyorlar.
Sahi, en son ne zaman birine gerçekten dokundunuz? Yüreğinizde, nefesinizde, bedeninizde hissederek dokunmak… Mesela baharın yeşiline, gündüzün aydınlığına, yazın esmer tenine? Unuttunuz değil mi? Çok işiniz vardı ve işler beklemezdi… Ama sırf sizin işiniz yok! Görme engellilerin de işi var, bir mesleği, kariyeri var. Siz ne yapıyorsanız onlar da yapıyor. Gelin bundan sonra acıma duygunuzu rafa kaldırın… Hatta sandıklara saklayın! Artık sadece görme engellilere değil hiçbir engelliye acımayın. Yer verin… Sadece toplu taşıma araçlarında değil, sanatta, siyasette, medyada, hayatta… Evet, ayağa kalkın ve yer verin… Söz hakkı verin! Çünkü bu hayatta kocaman bir ‘biz’ var. Ve bu bizin içinde engel yok, engele yer yok!
Paylaş