Paylaş
Ancak özel eğitimde özellikle annenin rolünü anlatmak için ciltler dolusu yazılabilir. Özel eğitim formasyonu alırken bize bir kitap tavsiye etmişlerdi: Bayan Perşembeler. Bu kitapta özel eğitim gereksinimli çocukların anneleri her perşembe toplanıyor, düzenli olarak sohbet ediyorlardı. Ciltler dolusu yazmak yerine, kendilerini ifade etmeye fırsat tanımak, sanırım daha yerinde olacaktı. Bu nedenle hem gönül borcu hissettiğim için hem de seslerini duyurabilmek için kişisel blogumda Perşembe Anneleri adı altında röportajlar yayınlamaya başladım. Annelerin verdiği mücadeleye destek olmanın yanı sıra, tanışıp bir araya gelmeleri ve birbirleri arasında dayanışma yaratmayı hedeflemekteyim.
Farklı engel ve özel gereksinimi olan çocuk veya çocukları büyüten anneler anlatıyor,biz, yani çocuğu doğal gelişim gösteren anneler dinliyoruz.
Perşembe Anneleri röportajlarından kısa kısa…
Gülden Mutlu: Oğluşum hayatımıza geleni 3 yılı da geçti. Heja çok planlanarak ve istenerek yapılmış bir bebek . Belki de diyorum bazen, bu yüzden bu kadar mutlu. Biz oğluşumuzun yapamadıklarına üzülmektense , yapabildikleriyle mutlu olmayı çoktaaan öğrendik. Onunla ve minnacık bedeniyle yaptıklarıyla ve yapmaya çalıştıklarıyla gurur duyuyoruz.Heja sanki beni bizi başka bir boyuta taşıdı.sanki 3.gözümüzü açtı bizim.
Süreyya İmer: Ben kızımla büyüdüm. O ne çektiyse aynısını bende yaşadım. Biz kızımla 7 yıl boyunca doktora gitmek dışında hiç bir yere gitmek için dışarı çıkmadık. Etrafımda ailemden başka hiç kimse yoktu. Onlar bile Filiznur’ un kriz saatlerinde her biri başka odaya gidiyordu yanımda asla olmadılar. Hep Filiznur’ un durumundan beni suçladılar. O dönemlerdeki durumundan dolayı duş almak bile benim için çok büyük bir lükstü. Ben kızımla beraber bir çok zorluğu aştım. Onu topluma kazandırdım.
İrem Şentürk: Toplumumuzda kadını birey olarak kabul etmeyen, anneyi ve çocuğu malı gibi gören, çocuklar üzerinden annelerine eziyet eden, kendince cezalandıran, intikam alan pek çok erkek var; hem de her sosyokültürel gruptan, her eğitim seviyesinden… Bu zihniyet o kadar yaygın ki, bunun hastalıklı bir durum olduğu unutuluyor, normalleştiriliyor.
Işıl Bağatur: Ben galiba, akıntı ile mücadele değil dans etmeyi öğrendim. Akıntı ile mücadele de aslında bir tür güç kaybı, sizi yoruyor ve enerjinizi tüketiyor. Ben akıntıda sörf yapmayı, dalgaların gücünden yararlanmayı öğrendim. Bu sayede, zorluk olarak gördüğünüz durumlar ve olaylar, öğrenmemi ve ilerlememi sağladı. Bu sayede önce dalgalarla barışmayı ve onları sevmeyi öğrendim.
Özlem Duran: Evladınızın çırpınıp durması karşısında sizin elinizden bir şey gelmeyip, sadece “doğru pozisyonda yatıyor mu” diye kontrol edip seyretmekten ve bitmesini beklerken “yine oldu” hissinden, evladınızı hayattan, sizden, oyunundan, keyfinden kısacası herşeyden (kısa süreliğine de olsa) koparıp alan bu illetten nefret etmeye de alışamazsınız.
Didem Sürenler: Eğer engelli bir çocuğunuz varsa ağlamak, isyan etmek ve yıkılmak gibi bir lüksünüz yok. Hep söylemişimdir. Bizim hayatımız bir uzun yol koşusu,bir maraton. Durmak, dinlenmek ve mola vermek yok. Onun içindir ki bedeninizi, ruhunuzu, sağlığınızı, paranızı tasarruflu harcamak için akıllı olmak zorundasınız. Çünkü size ve savaşınıza duyulacak saygı başarınızı doğrudan etkileyecektir. Ne demiş Montaigne; ”hedefini bilmeyen gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez”
İrem Afşin: Otizmle yaşamak, çocuğunuzun her yaşında ve her döneminde farklı sorunları beraberinde getiriyor. Okul öncesi eğitim sürecine varmadan, sosyal hayatta kalabalık ortamlarda yaşanan sorunlarla uğraşıyorsunuz. Marketlerde sıra veya restoranlarda yemek beklemeyi reddeden, metroda veya otobüste mutlaka istediği yerde oturmak isteyen, yolda parketmiş arabaları saydığı için yürüyemeyen veya yan masada oturan kadın ona göre “kötü koktuğu” için olay çıkaran bir çocukla ve etrafın verdiği tepkiler ile bu şehirde yaşamak gerçekten kolay değil… Kaldı ki, toplumdaki önyargılarla başa çıkmak çoğu zaman kendi çocuğunuzun öfke nöbetleri ile başa çıkmaktan zor…
Parin Yakupyan: Hayallerinizi gelecek umutlarınızı çocuklarınıza yüklerken yarı yolda kalmak nasıl bir duygu anlatabilmek çok zor. O anda her şeyin bittiğini bir daha hiçbir zaman eski siz olamayacağınızı düşünüyorsunuz. Oysa hayat o zaman başlıyormuş benim için. Hayatım o andan sonra anlam kazanmaya başladı ve bir amaç uğruna savaşmak nasıl tatmin edici bir duyguymuş o zamandan sonra öğrenmeye başladım. İlk teşhisi önce reddediyorsunuz. Kendi çocuğunuzun başına böyle bir şey gelebileceğini düşünmüyorsunuz hiç. Ancak işte tam bu aşamada çocuğunuza sımsıkı sarılıp bu günleri aşacağımız inancıyla savaşmaya başlarsanız ,üstünden gelinmeyecek engel olmadığını düşünüyorum..
Özel gereksinimli çocukların annelerinin paylaşımlarına yer vermek, onlara destek olmak, zamanla çok olumlu bir güce dönüşecek, inanıyorum. Söyleşirken çocukların isimleri, engelleriyle ilgili bilgi ve aileleriyle ilgili detaylar ailenin izniyle paylaşıyorum.
Haftanın Aktivite Önerileri:
İlk önerim: Perşembe Anneleri‘ yle çocuğu doğal gelişim gösteren annelerin bir araya gelerek, güzel bir çay sohbeti. info@aylinanne.com a bir mail atarak, “toplantıya katılmak istiyorum” demeniz yeterli J Kimsenin kimseye acımadığı, farklı gözle bakmadığı, aksine güzel bir bütünleşme havasının hakim olduğu bir toplantı olacağından emin olabilirsiniz.
Tarih: 21 Mart 2013 Perşembe
Saat: 10:30
Yer: Alsancak Kıbrıs Şehitleri Starbucks
İkinci öneri: Sling kullanma workshopu. Sevgili Anne Verboven İzmir Fame City Çocuk Oyun katında, saat 10:30
0 da anne adaylarına, yeni doğum yapmış annelere sling kullanma ve bebek taşıma konusunda bir workshop düzenliyor. Katılım ücretsiz. Katılmak isteyenler anne@hepsianneden.com a mail atarak iletişime geçebilirler.
Tarih: 23 Mart Cumartesi
Saat:10:30
Yer: İzmir Fame City Çocuk Oyun katı
Mail: info@aylinanne.com
Twitter: https://twitter.com/AylinAnne
Paylaş