Hak edilmemiş hüzün

Okulun atletizm takımındaydım. Öyle ağır antremanlar yaptırırlardı ki, bazen yürümek bile canımı yakardı.

Haberin Devamı

Sonraları anlamaya başladım. Bu gerçek bir eğitimdi ve ben bu sayede dayanıklı olmayı öğreniyordum.

Birgün yolda yürürken, hiçbir engel veya çukur yokken bileğimi burktum. Alçılar, bandajlar, ilaçlar ...

Bileğim ilk günlerde öylesine acıyordu ki, onu yumuşacık yastıkların üzerine koyup dinlendirmekten başka hiçbir şey düşünemiyordum. Zaman geçtikçe acım sızım azaldı. Bu da bir öğretiydi. Çok incinmişsen bir kuytuya çekilmek istiyorsun. Acıların yumuşak zeminde hafifliyor.

Geçtiğimiz ay…

Oğlumu küvetten almak isterken dengemi kaybettim. Hayır, ayağım kaymadı. Kuru zemindeydim. Birden dengemi kaybettim. Önce geriye doğru, sonra yere düştüm. Yere serildiğimde onu hala sıkı sıkı tutmuştum. Kollarımla sıkı sıkı havada tutuyordum. Yüzünden süzülen sular yüzüme damlarken, anne ne olur ölme diyerek ağlamaya başlamasıyla birden ayaklandım. Oysa ilk saniyelerde birkaç kemiğimin birden kırıldığını düşünüyordum.

Haberin Devamı

“Bak canım hiçbir şeyim yok, gayet iyiyim. Hayır, ölmeyeceğim merak etme diyerek” sımsıkı kucakladım. Oysa boynum tutmuyordu. Hemen odasına gidip giydirdim. Baktım sol dirseğim fena morarmış ve şişmiş… Fakat yüzümde daha önce hiç tanımadığım bir yerden gelen bir gülümseme vardı. Bin yıllık ve bana ait olmayan, belki tanrıçalara yakıştırılabilecek bir gülümseme… Onlarca kez öperek oğlumu iyi olduğuna inandırdım.

Bedenim fena incinmişti ve acımı, sızımı anneliğim yumuşacık bir yastık hissi uyandıran annelik duygularım almıştı. Artık ne oğlum kaygılı ve üzgündü ne de ben acıdan kıvranıyordum. O an bunun olması gerekiyordu ve oldu.

Çünkü ben Ata’ nın arada yakaladığım hüzünlü bakışlarını görünce çok üzülüyorum. Dipdiri duygularımın yerinde yeller esiyor. Fakat hiç belli etmiyor, çoğu kez, onun için yumuşacık bir yastığa dönüşüyorum.

Kendimle baş başayken çıkarıyorum acılarımın tadını. Mesela onu çok özlediğimde… Her yanım yumuşacık yastıklarla dolu olsa, acım dinmiyor. Neyse ki kavuşacağız diyor, teselliyi oradan buluyorum.

Efendim, Temmuz ayı ayrılmış çiftlerin çocuklarının diğer ebeveyniyle tatil ayı. Özellikle annelerin çocuklarını çok özlemeyle geçen zaman kesiti…

Haberin Devamı

Edip Cansever şiirinde “Dönüp dönüp arkaya baktığımız, Bir dünya kalıntısı üzerinde, Hak edilmiş hüzünlerimiz olacak mı bizim de…” diyor. Bu naif dize, çocuk ruhu gibi naif bir şeye, yaklaşmasını dahi istemediğim hüzünleri hatırlatıyor. Nasıl bir dünyadır ki, istemeye istemeye çocuğunu zor öğretilerle erken yaşta tanıştırmak zorunda kalıyorsun…

Hak edilmiş hüzün yoktur; çok incindiğinde bir kuytuda geçmesini beklediğin hak edilmemiş hüzünler vardır.

Tıpkı bendeki gibi, tıpkı sendeki gibi…

Yazarın Tüm Yazıları