Paylaş
Ne tuhaf bir zaman dilimi içindeyiz öyle değil mi?
Sanki çok acelen var ama bir o kadar da yok gibi…
Hayatınızdaki boşlukları karantina bitince dolduracağınızı sanıyorsanız patinaj yapıyorsunuzdur. Şu an eksikliklerinizi görüp duygusal zaaflarınızı tamir etmenizi önerebilirim. Hele şu karantina bitsin cümlesi kendinizi kandırmaktan öteye gitmiyor. Bu içinde bulunduğumuz zaman size bunu öğretmeye çalışıyor. Bu Dolunay’ın en büyük hissedarı Kiron’dur. Yani yaralarınızı kontrol etmelisiniz der. Biz astrologlar kiron’a “yaralı şifacı” deriz. Yani şifalanmak için yaranızın olması gerekir. Hayat böyle çalışıyor. Sonra yaranızı sararsınız ve devam edersiniz. Şimdi iyileşeceğimiz bir süreç başlıyor ama bu süreci lütfen iyi değerlendirin. Bir daha böyle uzun evde oturacak fırsatınız olmayabilir :)
Pardon, Kiron (chrion) kim?
En son keşfedilen gök cisimlerinden biri de Kiron isimli gezegenimsidir. Bu cismin sınıflandırılması ile ilgili farklı görüşler olmasına rağmen (kimileri bir kuyrukluyıldız, kimileri de bir asteroit olduğunu ileri sürmüştür) gücü konusunda şüphe yoktur.
İlk kez 1 Kasım 1977'de, Satürn ile Uranüs arasındaki yolculuğunda görülmüştür.180 kilometre çapa sahip bir gezegenimsi olan Kiron, 1977'de Charles Kowal tarafından keşfedilmiştir. Zodyak'ı yaklaşık 50 yılda kat eder ve genellikle Satürn ile Uranüs arasında gezinir. Yörüngesinin aşın eliptik şekli nedeniyle bazı burçlarda uzun, bazılarında kısa kalır.
Dünyadaki tüm liderlerin tek söylediği bir şey var: “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”
Bunu daha önce birçok astrolog söyledi :)
Şimdi dünya liderleri söylüyor: “Astroloji geleceği bilmez, sizi geleceğe taşır”
Size tavsiye vermez, size vizyon katar…
Size minik bir hikâye anlatayım.
Osmanlı dönemi duraklaması nerede başlıyor biliyor musunuz?
Padişah III. Murat bütün 21 Ocak 1580’de Osmanlı devleti zamanında kurulan ilk ve tek rasathane III.Murat zamanında kurulan İSTANBUL RASATHANESİNİ kurduruyor. Rasathane ile ilgili ne varsa her şey tahrip edilip yok ediliyor. Bu rasathane zamanının dünyada ki en modern gözlemevlerinden birisiydi.
Gelelim hikâyenin içeriğine kısaca;
Osmanlı padişahı 3.Murat astrolojiye ilgisi ve alakası ile bilinirmiş.1577 yılında rasathane kurdurmuş ve müneccimbaşılarını atamış. Burada belirli hesaplar yapılarak padişaha öngörülerde bulunuyormuş. Daha sonra bunu kıskanan din adamları Şeyhülislam Kadızade Ahmet Şemsettin Efendi III.Murat’a ‘’yıldızların gözleminin felaket getireceğini; göklerin sırlarını örten perdeyi kaldırmanın uğursuz bir haddini bilmezlik olduğunu; böyle bir gözlemevinin kurulması ile halkın ayaklanacağını” söylemişler. Sonrasın da bir oyun ile halka gelecekten haber alıyor bunlar diye duyuru yapılmış. Halk ayaklanacak diye padişah endişeleniyor ve hemen bir gecede gözlemevini kapatıyor. Hatta yaktırıyor. Burada çalışanlar hemen kütüphaneden kitapları ve oradaki çalışmaları Avrupa’ya kaçırıyor.
Rasathanenin kuruluşuna öncülük eden bilim adamı zamanın en ünlü matematikçi ve astronomi Takiyüddin er-Raşit’ti. Kendisi Mısır’da eğitimini tamamlamış bir süre kadılık ve müderrislik yaptıktan sonra III.Murat’ın müneccimbaşılığına terfi etmiştir. Bu görevi sırasında III.Murat ile yakınlık kurmayı başaran Takiyüddin hükümdarın hocası Hoca Sadettin Efendi’nin desteği ile astronomi ve astrolojiye ilgi duyan padişahı rasathane konusunda ikna etti. Rasathane için gerekçe olarak Uluğ Bey’in rasatlarında bazı hatalar olmasını ve bu durumun da yapılacak yeni gözlemler ile düzeltilebileceğini göstermişti. III.Murat bu konuda Takiyüddin’e tam destek verdi. Takiyüddin o zamana göre oldukça ileri teknik ve hesaplamalar kullanarak gözlemlerde bulunmuştur. Mesela Ekliptik ile ekvator düzlemi arasındaki açıyı bugünküne çok yakın şekilde 23 derece 28’ 40’’olarak hesaplamıştır. Yapılan gözlemler not edilmiş ve bu konuda önemli eserler oluşturulmuştur. Araştırmacılar Takiyüddin ile aynı dönemde yaşamış Danimarkalı astronom Tycho Brahe’den daha net ve daha kesin gözlemler yaptığına işaret ederler.
Rasathanenin yıkılış tarihi ile şu an ki gökyüzü çok uyumlu.
Satürn yine kova burcundaymış ve Güneş Satürn kavuşumunda bu yaşanmış. Yani sanki diyorum ki evrakları alsam da bir cumhurbaşkanını ziyarete mi gitsem, şu rasathane işini yüzyıllar sonra yeniden ayaklandırmak için ikna mı etsem?
Bizden alınan bilgileri kullanan Avrupa o dönem Rönesans’ını yaşamış. Şimdi Avrupa’nın durumu ortada. Biz 1580 yılında bilimi küstürmüşüz. Bu karmayı çözsek mi acaba?
Ne dersiniz?
*
İnsan odaklı, gelecek odaklı ve yeni bir sistem odaklı hareket etmeliyiz.
Sürekli felaket haberleri sunan ve hala bulunduğumuz durumun içinde bile çevresine negatif söylemler yayan vah vah’çı orkestrasını çaresizliklerden çıkmaya davet ediyorum. Lütfen bu davetime katılın. Şu an kimsenin açıklarını arama ya da kusurları ile rant sağlama zamanı değil. Herkes canıyla uğraşıyor ve hayatta kalma savaşı veriyor.
Unutmayın ki insan bir olaya çözüm getirme becerisi zayıfsa felaket senaryosu yazar. Yani her yorumcu kendi çarelerine göre size alternatiflerini sunar. Eğer çaresiz biriyse size yazacağı sadece kötü senaryodur. Bizim tek bir derdimiz olmalıdır, yaşamak ve yaşatmaktır.
Sonuç ne olursa olsun, hiçbir gezegen sizin iradenizden üstün değildir.
Hep ilerleyebilir ve hep güçlü olabilirsiniz.
Sabaha kadar Venüs gerilesin, Mars ileri gitsin, Plüton Satürn’le yemek yesin ne yaparlarsa yapsınlar. Sizin bir aklınız ve iradeniz var. Pozitif olursanız ya da aklı başında işler peşinde olursanız kazanan siz olursunuz. İnanın gökyüzü öyle güzel ve öyle umut dolu ki bazen biz insanlar olarak bu gökyüzünü hak ediyor muyuz bunu düşünüyorum.
Siz de düşünün…
Dememiz o ki; Karadutun lekesini sadece kendi yaprağı çıkarırmış. Eskiler; "insan da aynı bu ağaç gibidir." derler. Yarasına ilacı başka yerde arayan yanılırmış. Her yaranın merhemi kendi dalındaymış...Kiron’a selamlar :)
Mutlu günler dilerim…
Paylaş