Paylaş
Ev ve aile yaşamımıza vakit ayırmak ve onlarla daha çok beraber olmak arzusunda olabilir, birbirimizin dertleri ve isteklerine karşı daha duyarlı tavırlar sergileyebiliriz. Aşk ve ilişkilere bakış açımızda da bir takım güçlü tutkular ve aidiyet hissi ön plana çıkacaktır. Bütün bu duyguların ortaya çıkması ile birlikte kendimizi bazı başlangıçlar yapmak adına daha cesaretli görebilir ve bugün bunun ilk adımını atabiliriz.
Haftanın bu anlamda en verimli ve üretken gününde olduğumuzu söyleyebiliriz. Girişimlerimizi başlatmak ve toplantılardan iyi dönüşler almak adına güzel bir gün. Geleceğe yönelik kalıcı başarılar edinme adına bugün yeni fırsatlar yakalayabilir ve harekete geçebiliriz.
Finansal konularda ise fırsatların ard arda geldiği bir gün olabilir. Kararlarımızı alırken daha sakin ve yapıcı bir tutum sergileyerek işlerimizi halletme yoluna gidersek mevcut statümüzde belirli bir yükselme sağlayabilir ve çevremizin güvenini sağlayarak başarılı işlere imza atabiliriz. Kısacası; düzenli, istikrarlı ve konsantrasyon yeteneğimizi bugün iyi yönde kullanırsak rahatlıkla hedeflerimize doğru ilerleyebiliriz.
Gelelim günün tavsiyeli hikayesine;
Ünlü bir sofu öyküsüdür bu. Bir kral sabah gezintisi sırasında bir dilenciye rastlar. "Dile benden ne dilersen" der. Dilenci güler ve "Sanki dileğimi gerçekleştir edebilecekmiş gibi soruyorsunuz." diye yanıtlar. Kral alınır ve söyleşi koyulaşır. - Pek tabii her dediğini yerine getirebilirim. Sen söyle hele, ne istiyorsun? - Söz vermeden önce iki kez düşünün kralım. Dilenci sıradan bir dilenci değildir. Kralın ilk yaşantısında öğretmeni olmuştur. Ve ona şu sözü vermiştir: "Bundan sonraki yaşantında tekrar karşına çıkıp seni uyaracağım." Kral olayı unutmuştur. Zaten geçmişi hangimiz noktasına virgülüne kadar anımsayabiliriz ki? Birlikte yaşlanan kişilerin bile anıları farklıdır. Bu nedenle kral bastırır:
-Ne istersen verebilirim. Ben güçlü bir Kralım. Yerine getiremeyeceğim hiçbir dileğin olamaz. Bunun üzerine dilenci, çanağını uzatır: - Şu çanağı herhangi bir şeyle doldurabilir misiniz? diye sorar. Kral kahkaha atar ve vezirine çanağı altınla doldurmasını emreder.
Çanak dolup taşmakta ama anında boşalmaktadır. Paralar buhar olup uçmaktadır sanki. Kralın onuru kırılır. Bir dilenci çanağını dolduramadığı kulaktan kulağa yayılır. Giderek pırlantalar, elmaslar, yakutlar akıtılır çanağa. Ne var ki çanağın dibi yoktur sanki. Yer yutar ama boş kalır. Kral yenik düşmüştür. Dilenciye yakarır: - Tamam, sen kazandın. Dileğini yerine getiremedim ama ne olur bana çanağın neden yapılmış olduğunu itiraf et.
- Çok basit, diye yanıtlar dilenci. İnsan dimağından yapılmıştır. Yani insanın arzu ve isteklerinden. Doymak bilmez oluşu bundandır. Bu gerçeği bir kez kavrarsan yaşantın değişir. İstek nedir ki! İstek ulaşılana kadar, belli bir süre heyecan veren bir duygudur. Örneğin; bir araba istersin... Bir yat... Ev... Eş! Tek tek her birini elde ettiğinde, tümü anlamını yitirir.
Neden?
Çünkü beynin, aklın onları dışlar. Araba garajdadır ve artık istek uyandırmamaktadır. Heyecan, onu elde ettiğinde sönüp gitmiştir. Kadın yatağında, para cebindeyse, onlara erişmek için katlandığın yoğun istek yok oluverir. Gene boşluğa düşer, yeni bir istek yaratmak zorunda kalırsın.
İstek doyumsuzluk uyandırır ve giderek dilenci olursun. Bir istekten bir diğerine çırpınıp durursun. Amacına ulaşır ulaşmaz bir yenisini yaratırsın. İsteğin bu yönünü kavradığında hayatının dönüm noktasındasın demektir.
Sürekli yolculuk hali iyi sonuç vermez.
Geri dön... Evine dön... Seni mutlu edecek ögeleri dışında değil, kendi içinde ara!
Paylaş