Sizlere tesadüf eden insanlarda tesir bırakın.

Sorsam size vaziyetiniz nasıl diye ne dersiniz bana… 

A) Fena değil?

B) Eh işte?

C) Ne soruyorsunuz, sanki bilmiyor musunuz?

D) Dalga mı geçiyorsunuz?

E) Çok şükür.

Her şey, her şeyi olduğu gibi kabul etmektir. Yaşanması gereken yaşanacaktır. Önüne geçemeyiz. Astrolojide önüne geçmeyi vaat etmez. Her şeyi olduğu gibi kabul etmenize yardımcı olur.

Sıkıntılarınızın ve ihtiyaçlarınızın yüzeye çıktığı şu dönem de yukarıdaki şıklardan hangisi durumunuza uygunsa…

Bana sormayın ben hep E şıkkındayım…

Geçenlerde bir ortamda oturuyoruz.

Ortam içinde ne konuşulsa karşımdaki kişi her şeyi kendinin bulduğunu söylüyordu.

Ben her o ben getirdim, ben yaptım, ilk ben çıkarttım ortaya dedikçe benim yanaklarım hafif kızarıyor, yüzümü öne eğiyor önümdeki çayın içindeki küçük çay tozlarını inceliyordum.

Hafif gözümü kaldırıp aynı konuya geleceğimiz için ise içimde ufak bir korku yok değildi.

Sanki bir daha o cümleyi duymak beni korkutuyordu, hem çayda azalmıştı, bitiyordu…

Ortam içinde benim bu durumu taşıyacak gücüm vardı. Çünkü ben böyle durumlarla çok daha güçsüz başa çıkmıştım. Ama ortamda yeni yollar arayan, şefkate ve merhamete ihtiyacı olan gencecik çocuklar vardı. Ayakkabının kenarı hafif yırtılmış, sırt çantası kolunun dikişle tutturulmuş ama gözünün içi gülen gençlerin o an hissettikleri…Ya orada vereceği en ufak bir karar…

İnsanlara merhamet ederken karşınızdaki insanın düştüğü duruma düşmemek için veya üzerinizdeki kazayı, belayı savmak için ilgi gösterdiğiniz hissedilebilen bir durumdur.

Bu durumu iyi kontrol edebilmelisiniz.

Siz hayatınızın kahramanlarını hatırlıyor musunuz?

Hayatınızda karşılaştığınız ve sizin hayatınızda tesiri olmuş birileri var mı?

Benim var. Ben onları ve bana yaşattıklarını yazıyorum. Onların hepsini zamanı geldiğinde okuyacaksınız. Ama bugün bunu düşünmenizi tavsiye ederim. Ay kova burcunda ilerliyor. Bu sizler için önemli bir deneyim olabilir.

Aynı zamanda siz birinin kahramanı olmayı denediniz mi?

Kimin direnci oldunuz?

Kim size bir parça dayanarak yaşamda kalmayı seçti.

Ya da kimlerin dirençlerini kırdınız?

Hiç düşündünüz mü?

Bu hayatta ne için bir sebepsiniz?

Sizi arayan, sizden yardım isteyen ya da bir şekilde size ulaşmaya çalışan insanlara duyarsız kalmayın. Tesir edin…

Günün Tavsiyeli hikayesi;

Bir hükümdar, bir kış akşamında kılık değiştirmiş ve dalmış alacakaranlık sokaklarına.

Yürürken en sert rüzgâra karşı nöbet tutan asker ilişmiş gözüne.

Çakı gibi bir asker; incecik okçu yeleğiyle, soğukta bronzdan bir heykel gibiymiş.

Çok etkilenmiş hükümdar ve sormuş: ‘Üşümüyor musun bu kıyafetle?’

‘Hayır’ demiş asker ve eklemiş ‘Ülkem için buradayım, üşümeye hakkım yok…’

Aldığı yanıt hükümdarı öyle memnun etmiş ki o soylu askeri sevindirmek istemiş. Başındaki örtüyü açmış, yüzünü göstermiş.

Asker saygıyla diz çökmüş…

‘Ayağa kalk’ demiş yaşlı hükümdar. ‘Ayağa kalk ve dile benden ne dilersen…’

Asker doğrulmuş, ‘Sadece sağlığınızı dilerim yüce hükümdarım’ demiş.

Hükümdar ‘Sağol ama yine de ben bir şey yapmak isterim. Kabul edersen yarın sana yünden örülmüş, seni hiç üşütmeyecek bir yelek göndereceğim’ diye okşamış askerin omzunu.

Ve oradan ayrılmış…

Ertesi gün öyle çok işle uğraşmak zorunda kalmış ki hükümdar, soylu askerine verdiği sözü unutmuş.

İki gün sonra da muhafızlar sabah denetlemesinde hükümdarın yün yelek sözü verdiği o soylu askeri nöbet yerinde soğuktan donmuş olarak bulmuşlar. Elinde sıkı sıkıya tuttuğu kâğıtta bir not varmış:

‘Hükümdarım, ben soğuğa alışkındım; ama sizin beni sıcak tutacak elbise vaadiniz direncimi kırdı, ölüm sebebim oldu…’

Mutlu günler dilerim.