Paylaş
Çevremizdeki insanlarla daha rahat iletişim kurmak için gereken yolları denemeli daha fazla uzlaşmacı davranmalıyız.
Güneşin kalbinde Merkür’ün yer alması gün boyu etkilerinin devam etmesi yaşamanızı düşüncelerinizle yönlendirebileceğiniz anlamına geliyor olacak. Bu yüzden daha pozitif ve daha inançlı hareket etmeniz sizin kendi motivasyonunuzu arttıracaktır. Hem çevremize hem de kendimize karşı motivasyon gücümüzü artıracak konuşmalar yapmalı özellikle zihnimizdeki duygu karmaşasından kurtulmalıyız. Aynı zamanda sanatsal bazı çalışmalar yürütüyor ve bu alanda kendinizi göstermek istiyorsanız bugün bunun için ideal bir zamandır. Yine ortaklıkla beraber yürüttüğünüz işlerden güzel sonuçlar çıkabilir, işinizle ilgili olumlu haberler alabilirsiniz.
Öğleden sonra Ay’ın Neptün gezegeni ile teması ve Jüpiter ile sevgi dolu kontağı sevgi ve aşk konularında şanslı bir dönem içinde olduğumuz mesajı veriyor. Bu tür olumlu açılarda sürekli dikkat ettiğim ilişkiler konusunda sürekli şikayet eden kişiler görmem oluyor. Bu açılarda sevgiyi kendinizde bulun. Kendinize değer verin. Unutmayın şikayet edilen yere mucizeler uğramaz. Şükredin…
Gelelim günün tavsiyesine,
Tarih boyunca yenilikçi insanlar, yenilik için cüret ettiklerinde hep aynı şeyler başlarına gelmiştir; aşağılanma, küçümsenme, alaya alınma, yuhalanma… “Bütün gerçekler,” diyor Schopenhauer, “üç aşamadan geçer.
Birincisi aşağılanma. İkincisi, şiddetle karşı çıkılma. Üçüncüsü, sanki kendi kendine kanıtlanmışçasına kabullenilme!” Ya da Mark Twain´in dediği gibi; “Yeni bir fikri olan herkes, o fikir başarıya ulaşıncaya kadar çıkıntının tekidir.” “Budalaca!”, “Saçma!”, “Koca bir hiç!” Bütün bu sözcükler Edison ampulü icat etmeye karar verdiğinde, o günlerin elektrik dehaları(!) Sir William Preece, John Sprague ve Profesör Silvanus Thomson´un görüşlerini açıkladıkları sözcüklerdir. Edison ise onlara dünyayı aydınlatarak cevap verecek, insanoğluna da “Dehanın yüzde 1´i ilham, yüzde 99´u alın teridir.” diyerek başarının formülünü sunacaktı. 901. denemesinde başarılı olan Edison kendisine “900 denemede yanlış yaptın.” diyenlere ise, “901. denemede başarılı olmak için 900 yanlış denemeye ihtiyacı olduğunu” belirtirken ilmi bir hakikati de ortaya dökecekti; “Başarısızlık diye bir şey yoktur. Sadece denemekten vazgeçmek vardır.”
J.K. Rowling, bebeğiyle yalnız yaşayan sıradan bir anne, sosyal yardım parasıyla geçinmeye çalışan yoksul bir öğretmendi. Bir gün, tren yolculuğu sırasında aklına gelen kitap fikrini bir kafede kağıda dökmeye karar verdi. Aynı masada saatlerce oturdu, durmadan yazdı. Diğer müşteriler onu garipseyerek izliyordu. Oysa o yayıncılık tarihinde, ´en kısa sürede en çok satan kitap´ unvanını kazanacak ´Harry Potter´ serisiyle, dünyanın en güçlü kadınlarından biri olacaktı.
Farklı zamanlarda, Floransa morgundan kaçırdığı cansız bedenler atölyesinde bulunduğunda, Leonardo da Vinci için “deli” denildi. Oysa büyük ressam, mucit, matematik ve geometri dehası, gözlemlerinin ışığında ortaya çıkardığı iskelet ve kas sistemi çizimleri ile tıp tarihine geçmeye hazırlanıyordu.
Müzik öğretmeni Beethoven’e; “besteci olman imkânsız!” demişti. Oysa o, insanlık tarihinin en büyük bestecilerinden biri olurken, bestelediği senfonileri asırlara meydan okuyacaktı.
Walt Disney, bir gazetenin yazı işleri müdürü tarafından, işe yarar fikirleri olmadığı gerekçesiyle kovulmuştu ama Disney kahramanlarını da sonradan o bulmuştu.
Müzik yapımcıları Elvis Presley´e şöyle demişlerdi: “Hiçbir işe yaramazsın, en iyisi kamyon şoförlüğüne geri dönmen.” O ise yaptığı müziklerle dünyayı coşturdu.
Dememiz o ki; Hayat sürprizlerle doludur. Bu yazılara ve bu bakış açısına o kadar inanıyorum ki tarif edemem. Neden mi çünkü benim yaşam öykümde de buna benzer nitelikte olaylarla dolu. Bundan 15 yıl önce Astroloji ile ilk ilgilenmeye başladığımda günün birinde profesyonel bir astrolog olacağım hiç aklıma gelmemişti. Bugün Astrolog ve yazar olarak sürdürdüğüm kariyer öyküm benim asla yapmayı tercih etmediğim bir durumdu. Çünkü diğer işimi o kadar çok seviyordum ki bu alanda hiçbir şey yapmayı düşünmüyordum. Hatta o kadar çok istifaya zorlanıp ve mobbing gibi yaptırımlarla, gururumun incindiği durumlarla mücadele verdim ki inanın anlatsam akıl sağlığımdan şüphe edersiniz. Şimdilik bu kadarını hayal etseniz yeter.
Adaletsiz yöneticilerle iç içe olmak ve sizin doğal yeteneklerinizle ilgilenmeden sadece yakın dostluklarına dayanan bir yönetim şekline 7 yıl boyunca dahil olarak zorunda kalmak ne demekti biliyor musunuz? Sanki bir rüyadaymışsınız gibi attığınız çığlığın duyulmamasıyla gördüğünüz kabusu anlatamamanın acısı gibi düşünün. Ne olduğunu bilen çok iyi bilir. İşte bunları niye yazıyorum biliyor musunuz? Vazgeçmeyin diye.
Yıllar önce çalıştığım yere sözüm ona çeki düzen vermesi adına dışarıdan gelen bir danışmanlık firması geliyor aklıma. Ruhumda büyük bir incinme olarak kalmışlardı. Herkes onlara ve onların seçimlerine o kadar güveniyordu ki ve o güveni onlarda o kadar acımasızca kullanıyorlardı ki inanamazdınız. Vizyonları asla olmayan sadece kendi menfaatleri uğruna sistem götürmeye çalışan geçici bir ekip düşünün. Ve size yapılan haksızlığa asla dur diyemediğinizi düşünün. Bide üzerine sürekli senden yönetici olmaz istifa et diyen, hatta hızını alamayıp birkaç yıl hiç bıkmadan her gün “sen hiç bir şey yapamazsın eve git evinde “salata yap” diyen bir bayan hayal edin.
Bugün bunları burada yazarken aklıma genç yaşta dolu dolu gözlerle yüzüne bakıp içimden “ne olur öyle deme “ bakışımla baktığım o çaresiz anlar geldi. Ama işin farkındalıklı yönünden baktığımızda bunları yazıp hayat tecrübesi olarak sizlere aktarabilme kısmına ve Allah’ın adaletine bir kere daha hayranlık duyuyorum o ayrı diyebilirim. Dünya da bunu yaşayan tek ben değilim elbet. Milyonlarca insan var.
Bunları paylaşıyorum ki hiçbir şeyin kolay olmadığını görün,
Bunları paylaşıyorum ki vazgeçmek üzeresinizdir belki vazgeçmeyin,
Bunları paylaşıyorum ki belki bir yöneticisinizdir bunu okuyorsunuzdur hangi çalışanımın hevesini kırdım diye kendinize sorarsınız diye…
Biliyor musunuz eğer bunlar olmasaydı ben asla kendimi araştırma ve bunları neden yaşıyorum kısmında düşüncelere sahip olamayacaktım. Her şeyden önemlisi büyük bir aşkla yaptığım işim yani yazarlığı deneyimleyemeyecektim. Bu dünyadan çekip gittikten yüzyıllarca sonra arkamdan böyle bırakabileceğim yazılarım olmayacaktı. Bu yolu seçmeyecektim. Bu kadar itilmeseydim, haksızlık yaşamasaydım çığlıklarımı birileri duymuş olsaydı bunların hiçbiri olmayacaktı. Uranüs 7 yıl boyunca içimdeki yeteneği çıkartmam için beni zorladı ve ben yaşamımı anlayarak kabul ettim. Hayatıma giren ve bunları yaşamama sebep olan her şeye çok şükrediyorum. Bu da onların imtihanıydı.
Diyorum ki korkmayın yaşam her zaman cesurları ve vazgeçmeyenleri sever. Siz kötülüklere ve haksızlıklara bir an için boyun eğiyor gibi görünebilirsiniz. Ya da anlaşılmıyor gibi görünebilirsiniz bu sizi asla üzmesin. Bu demek değil ki bu hep böyle gidecek. Kimsenin hayallerini ve umutlarını çalmayın. Kimsenin hevesini kırmayın. Yaşamdaki en büyük cinayet budur. Lütfen adil ve sevecen insanlardan olun.
Hayat bir oyun. Ne kadar bonus toplarsanız o kadar puanınız olur. Bunu unutmayın. Kalbinizi kirletmeyin.
Bu arada ben hem “salata yapıyorum” hem artık çok güzel “yazılar yazıyorum” ve sizin gibi arkam da sırtımın yere gelmeyeceği kadar inanılmaz “güçlü dostluklarım” var… Orda olduğunuzu bilmek büyük bir ferahlık…Teşekkürler.
Allah’ın verdiği veya vermediği her şeye sonsuz şükürler olsun…Sizde yapabilirsiniz…Mutlu günler dilerim.
Paylaş