Paylaş
Günler birbirini kovalıyor ve nasıl geçtiğini hiç anlamıyoruz.
Biliyorum bazı insanları affetmeyeceksiniz,
Affedilir gibi de değil…
Bu zaman bu şekilde yangınını sürdürürken siz kendinizi söndürerek ilerlemeyi başarmalısınız. Bizler sürekli sizlere gökyüzünden haberler sunuyoruz. Sizi en çok ilgilendirenin iyi mi kötü mü olduğu hususu oluyor. Aslında bizler hafta genelini gökyüzü şifrelerimizi çözerek Ay’ın konumuna göre bu haftayı nasıl geçireceğinizi deşifre etmeye çalışıyoruz. Zaman zaman isabetli oluyor zaman zaman olmuyor. Kendinizi sürekli astroloji ile ilgilenerek delirtmeyin. Kararında ve tadın da hareket etmenizi öneriyorum. Bunun için bende elimden geldikçe sosyal medyamda sizlere burçları daha esprili ve komik anlatmaya çalışıyorum. Astro Şifa 2021 Ajandanız artık basıma verildi. Bunları 2021 içinde sürekli elinizde bakarak inceleyebileceksiniz. Önceden planlar yapıp kendinizi daha kolay kontrol edebileceksiniz.
Bunun için elimizden geldikçe sizlerin Ay’ın hareketleri ve açıları hakkında bilgiler sunarak kendi hayatınızdaki tezahürünü anlamanızı istiyoruz. Bu demek değil ki iyi ya da kötü olarak gelişen durumu tanımlanmak zorundasınız. Hiçbir astrolog size gününüzün iyi ya da kötü olacağını söyleyemez. Bunu siz nasıl kontrol eder ve nasıl bakarsanız bu öyle şekillenir. Bakarsan bağ olur bakmazsan dağ demiş atalar…
Boşa demiş olamazlar dimi?
Ay’da gökyüzünde boşuna duruyor olamaz?
Gökyüzündeki 12 eşit parçaya bölünmüş burçlar takımyıldızları da boşuna orda durmuyor sanırım.
Ne dersiniz?
Papağan gibi sürekli bunları tekrarladığımı düşünüyorsunuz ama anlaşıldığımdan emin olsam tekrar eder miyim? Yeni konulara geçerim ama öyle mesajlar geliyor ki onları görünce tekrar etmem gerektiğini düşünüyorum.
Bunların bir sebebi olmalı ve sizin yaşama tekrar bağlanabilmeniz için bir neden buluyor olmanız lazım.
Sanırım gökyüzü bu yüzden var J
Haftalıklarınızı iç görü kazanmak ve haftayla bağlantı kurmak için kullanabilirsiniz. İyilik veya kötülük sizinle alakalı bir durum bir astrologla değil. İç görünüzü geliştirin ve yaşamınız hakkında düşünmek için emek verin. Başkalarının sizin hayatınızı düşünüp size iletmesini beklemekten vazgeçin.
Bu hafta ne var ne yok?
Bu hafta;
5-6 Ekim Ay boğa burcunda
6-9 Ekim Ay ikizler burcunda
9-10 Ekim Ay yengeç burcunda
11 Ekim Ay aslan burcunda ilerleyecek.
Kendinizi özellikle 9 Ekim sonrası Ay’ın yengeç burcuna geçip Satürn ve Mars ile zorlayıcı etkileşimler içine girmesiyle sizlerde kendinizi zorlamak zorunda kaldığınızı düşündüğünüz işler içinde olmak zorunda kalabilirsiniz. Mesela önemli bir olay öğrenmişsinizdir. Bunu karşı tarafa tam söyleyeceksinizdir ama birde bakmışsınızdır ki Mars geriliyor ve sakin olmanız gerekmektedir. Belki evinizi satışa çıkarttınız ve bu hafta hemen satılması ya da kiralanması gerekiyordur. Belki evinize yardımcı arıyorsunuz bulamıyorsunuz. Almanız gereken paranızı almanız ya da yapmanız gereken ödemenizi yapmanızdan tutun bu olayları çeşitlendirebiliriz.
Neyse bunlar her an olabilir şeyler biz aslında içimizdeki boşluğu konuşalım. Bu hafta biraz bu boşluğu sorgulayacağımız bir zaman denilebilir.
Size kişisel gelişim cümleleri sarf etmeyeceğim. Daha derin bir kavram olan felsefi düşünce ile bunları bağlantı kurduracağım.
Platon bu içindeki boşluğu basitçe şöyle açıklıyor: Ruh, vücuda yerleşmeden önce de var olmuştur. Bir zamanlar idealar dünyasında olan bu garip ruh sonradan insan bedeninde yeniden kendine gelir ve yuvasını yani mükemmel ideaları unutur. Sonra bir şey olur ve harika bir süreç başlar. İnsan bedeni doğayı algıladıkça, ruhta zayıf bir hatırlayış zuhur eder. Artık, ruh asıl evini özlemeye başlar. Bu özleme platon "eros" yani AŞK der. Artık ruh aşk dolu özlem hissetmeye başlar. Bedeni ve onun duyusal olan yanını yetersiz ve önemsiz sayar. Tek isteği bedenin zindanından kaçıp kurtulmaktır.
Freud’un yıkım güdüsü de buradan çıkmış olabilir. Ayrıca bu ruhu algılayan kişinin yoluna da yazar Jostein Gaarder filozof yolu der….
Tamam, filozof olmak gibi bir niyetimiz yok ama yaşadığımız şu boşluğu anlasak yeter diyoruz öyle değil mi?
İlla evden kovulmanız, illa değersiz görülmeniz, illa sevip de umursanmamanız gerekebilir. Yoksa o boşluğu bulamazsınız… Bir şey olması lazım… Gerçek bir şey…
Platon’a göre, iki evren vardır. Bunlardan biri nesneler dünyası diğeri de idealar dünyası.
Nesneler dünyası, içinde bulunduğumuz dünyadır. Bu dünyada her şey değişir, geçici ve görelidir. İdealar dünyası ise ezeli ve ebedidir. Hiç değişmeyen, mutlak olan varlıklardır.
İdealar, görünmez ancak kavranabilinir. İdealar dünyasında bir çok idea yer alır, bu ideaların en yücesi "iyi ideası" dır. İyi ideası "iyilik" dediğimiz şeyin özünü oluşturur. Bir eylemin iyi ya da kötü olduğuna, iyi ideasına uygun olup olmadığına bakılarak karar verebiliriz. Buna göre bir eylem, iyi ideasına uygunsa iyi, uygun değilse kötüdür. Platon’a göre, "her insan idealar dünyasına yönelmeli ve eylemlerini iyi ideasına uydurmalıdır".
28 Yıl önce bugün dedem bir mektubunda şöyle yazmış:
“Platonik: (Platonique): Gerçekte var olmayan, düşte kalan, hep öyle kalması istenen, sevgi ve ilgi bağlamında.
Yaşam devinimdir. İçte devinim, dışta devinim. Uzamda, zamanda devinim. Zaman, birbirlerinin yerini alarak zincirlendiklerinde sonsuz süre, ışık hızına yakın akan, belki de bir enerji türüdür. Bazen hızlı, bazen yavaş, bazen de durağan ve görecelidir.
Uzam ise soyumuzun geçmiş belleğidir, yaşanmışlıkla ilgilidir. Değişmezlerin ışığında, ruhsal, psikolojik, dinsel değerleri, geçmişin belleğiyle de buluşturarak, kartografimizin taslağını; varlığın ve yaşanmışlığın her tür olaylarıyla, yani doğumlar, ölümler, aşklar, savaşlar, umutlar, mutsuzluklar, imgeler, simgelerle anımsayabildiğimiz, geçmişin kıvrıntılarında yakalayabildiğimiz ve bulanık olsa da tanımlayabildiğimiz ve yorumlayabildiğimiz, ayrıca geçmişin belleğinden, anonim olmuş türküler, şarkılar, özdeyişler, atasözleri, anıtsal ürünler, öykülerle süslediğimiz uzam bir film şeridi gibi geriye doğru soluklaşarak sonsuz tınılar uğultu halinde akar gider...
5 Ekim, Gökova gezisi başlıyor. Beş gün, on üç milyon
Gezi boyu yazmak, cıvıltıyı, paylaşmadaki duyguyu, insana ilişkin her şeyi yazmak gerek. İnsan insana, insanca konuşup söyleşmek…
Kuştan, ağaçtan, çiçekten, yapraktan, aşktan, sevgiden, güneşten, buluttan yaz yazabildiğin, düşünebildiğin kadar. Değişiklik iyi şey aslında. Göz harpuşta, hayat, sofa sayvan, kamelya, sundurma, baranı, üzüm bağlarını yerden yükselten kuru ağaç. Güz aylarında üzümler ve meyveler üzerine kırağı yağması beklenir. Üzümün kabuğu ayazla yumuşar, erimeğe yüz tutar. Bütün sebzeler meyveler ilk kırağıdan etkilenir, faydalanır? Tadı, suyu artar.
Platon’u okuduktan sonra hayatımda tüm sorulara cevap buldum. Önce evreni anlamıyordum.
Platon’a göre yok olacak olan “görünür olandır”. “Düşünülen kavramlar” yok olmaz. Aşk düşünülmesi gereken bir kavramdır. Görünür kılmak belki de yok etmektir…”
Not: Mektuplarını okurken bazı kelimeleri yeni öğreniyorum. Hepsini anlamaya çalışıyorum. Kolay olmuyor ama çok güzel oluyor :)
Mutlu haftalar dilerim…
Paylaş