Paylaş
Az önce telefonumun şarjını prize takmışım ama telefonumu şarja takmamışım. Saatlerce telefonun şarj olduğunu hayal ediyorum. Elimi bir attım üzerine birde kapanmış. Yani buradan şuraya varacağım. Acaba “sanarak” hayatımızda neleri geçirdik?
İlk işe başladığım zamanlarda belediyenin bilgi işlemindeydim. Müdürümüz anlaşılması zor, kendi şahsına münhasır özel bir kişilikti. Aslında anlayana attığı her adım ders ve fikir vericiydi. Ama çok insan huysuzluğundan ve aksiliğinden şikayet ederdi. Olmasa daha iyi olur özellikleri yok muydu? Elbet ki vardı. Yıllar önce Merkezefendiye bilgi evi kurulacaktı. Oradaki gençlere bilgisayar siparişleri verildi. Ben de gelen 30 PC’yi müdür gelmeden tek tek kutudan açtım ve bir monitöre bağlayarak ilk kurulumlarını yaptım. Hepsini indirdim kaldırdım. Bir ağustos sıcağıydı. Hiç unutamam…
Teknik servise çat diye girdi bizim müdür.
Napıyosun burada dedi. Gözlerim ışıl ışıl ve gururla gelen PC’leri kuruyorum ve kutusuna koyuyorum dedim. Şaşırdı, suratıma baktı. Gitti…
Sonra telefonla aradı. Odaya gelir misin? dedi.
Gittim yanına anlamsızca suratına bakıyordum.
Ne hayallerim vardı aslında,
Büyük ve önemli şirketlere de iş başvurularında bir yazılımcı olarak bulunmuştum. Bir onlardan cevap beklerken ben belediyede ne yapıyordum?
Neyse bana döndü ve dedi ki : Sana bunu yap diyen oldu mu?
Yok dedim ve cevap olarak;
Geçen sefer aynısını yaptırmıştınız. Ben de siz sorana kadar hazır olsun istedim. Öğlene kadar iş biter diye düşündüm. Yani siz öyle istersiniz diye “sandım” dedim.
Beni oturttu. Kızacak mı kızmayacak mı diye kaygılarım en üst noktada tabi...
22 Yaşındayım henüz. İlk iş tecrübem. Kovuldum mu acaba derken teşekkür etti.
Sonra devam etti: “Asla kimsenin yerine bir şeyi “sanma” dedi.
Herkesin bir fikri vardır ve her şey o an değişebilir. Hep aynısı olacak diye bir kaide de asla yoktur. Evet haklısın. Bu sefer de aynısı olacaktı. Bu olasılığı iyi okudun ama hep soru sor.
Ve lütfen kimsenin yerine düşünerek zamanını geçirme…
Sandığın şeylerle gerçekte olan şeyler hep farklıdır.
Bu süreç sana zaman kaybettirir. “Sanmaktan” daha kolay olan bir şey vardır. Muhatabına soru sorman ve kontrollü olmandır. Hayatını ve zamanını başkalarının ne düşüneceklerini düşünerek ve sanarak yaşama…
Kendini düşün…
Ben sana bir eğitim programını araştır demiştim. Onu araştırmadın ama benim yerime düşünerek başka bir şeyi planladın. İş yükünü hafifletecektin ama o iş bitse de başka bir iş gelecekti. Sen en uygun zamanda kendini düşünmedin. Uygun zamanlarda kendini düşün ve içini doldur dedi. Sanmanın daha korkunç bir boyutu vardır. “Kendini bir şey sanma” işte buraya düşersin. Sürekli başkalarının sandıklarını bırak dedi.
Odadan çıktığımda ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Anlamak kolay iş değil ki arkadaşlarım. Daha yeni anlıyorum ne demek istediğini. O gün çok sinirlenmiştim. İnsanlara iyilik yaramıyora kadar gitmişti düşüncelerim. Aslında ne büyük bir iyilik yapmıştı bana müdür bey. Zor insanlarla çalışmak başka zor gibi görünse de insanın yolculuğuna çok şey katıyor. O gündür bugündür ne zaman biri adına bir şey düşünecek olsam bu konuşma aklıma gelir. Geçen gün yoldan gelirken karpuz gördüm. Babam çok sever. Şimdi çıkamazlar dışarı birkaç tane alsam mı acaba sırtlansam mı dedim. Sonra hiç üşenmedim ve annemi aradım. Yok kızım baban depoladı dedi. Halbuki ben “sever sanmıştım”.
Bakıyorum da hayatlarımıza, hepimiz böyle geçiriyoruz günleri…
Ben memnun olur sanmıştım, ben o gelmez sanmıştım, beni aramaz sanmıştım…
Tüketmeyin kendinizi arkadaşlar…
Kendinizden daha değerli hiçbir şey yok.
Bir şey oluyorsa oluyordur, olmuyorsa da olmuyordur.
Siz sandıklarınızla kalıyorsunuz bu hayatta…
Ömür öyle anlık ve mutlu olunması gereken bir yer ki …
Şimdi hep soruyorum. Başkası adına düşüneceğim zaman hemen vazgeçiyorum. Kendi adıma düşünüyorum. Başkasına ise sorma imkânım varsa soruyorum. Yoksa kendime soruyorum :)
Sormak güzel iş…
Göktaşı düştü!
28 Nisan’da bir yazı yazmıştım. Beklenilmeyeni beklemek mi beklenilmeyen olmak mı diye?
Aynı gökyüzü konumları Rusya’ya göktaşının düştüğü zamanı veriyordu. Eğer bu göktaşıysa hiç şaşırmadım ve herhangi bir can kaybının olmamasına seviniyorum.
Yazını hatırlamak isteyenlere linki bırakıyorum:
1932 yılına yolculuk yapıyoruz. Atlayın zaman tüneline :)
1932 Şubat ta Ramazan Bayramı’nda şiddetli bir grip varmış. Bazı iller özellikle Anadolu da ki iller ziyaret ve öpüşme yasağı getirilmiş. Bazı vilayetlerin kaymakamı, valisi, başsavcısı grip yüzünden öldü diye haberler yapılıp gazetelere ilan verilmiş. Duyurular ve yine gazetelere büyük başlıklarla uyarılar verilmiş: Öpüşmeyin, ziyarete falan gitmeyin diye. Ve bazı vilayetler de bayram ziyaretleri yasaklanmış. Peyami Safa son posta gazetesinde bizde öpüşüp kucaklamalar başlığı altında bir makale yayınlamış.1932’de Mars-Güneş kavuşumu varmış ve kova burcunda gerçekleşmiş. Bizler de bu süreci Satürn Kova’da yaşamaya başladık. Yani okursak sistem tıkır tıkır çalışıyor. Peki ya sonrası? Siz de bakın 1932 yılına neler olmuş.
Bende buldum bir şeyler yazacağım…
Yay ve İkizler tutulmasına giriş yapıyoruz. Tam 18 ay!
Sayın Binali Yıldırım’ın Güneş’i 27 derece yay burcundadır.
22 Mayıs 2016’da yay burcunda 1 derecede dolunay gerçekleşmiştir.
24 Mayıs günü Başbakanlığı ilan olmuştu.24 Mayıs 2016 da Ay 27 derece güneşinin tam üzerindeyken bu açıklanmış.5 Haziran 2020 ‘de Yay burcunda bir Ay tutulması var.
2016 da 2 gün içinde açıklanıyor. Şimdiye baktığımızda 6 Haziran zamanlarından sonra adını sürpriz bir şekilde çok duyacağız diyebiliriz. Bir geri dönüş olacak gibi görünüyor.
Ama sanki bu Retrolar ile geçici bir görev ya da sanki eksik kalan bir şey tamamlanacak gibi. Yay ve ikizler olan siyasetçileri araştırmaya devam. Bildiğim kadarıyla sayın Ekrem İmamoğlu da ikizler burcu. Bu dönem içinde sürpriz bazı gelişmeler onun içinde söz konusu olabilir.
Bu arada siyasetten hiç hoşlanmıyorum. Sadece istatiksel verilerle burada laboratuvar çalışması yapıyorum. Sizler de benim astroloji deney ortaklarımsınız.
Beni tek gökyüzündeki yıldızlar ilgilendiriyor… :)
Gözünü seveyim gökyüzü senin :)
5 Haziran Cuma gününden sonra izleyip göreceğiz, ortaklar…
Mutlu ve umut dolu günler dilerim….
Paylaş