Paylaş
- TÜRKONFED İş Dünyasında Kadın Komisyonu olarak neler yapıyorsunuz?
TÜRKONFED Türkiye’nin sadece en büyük KOBİ yapılanmasına sahip örgütü değil, aynı zamanda en büyük örgütlü kadın gücüdür. Bu nedenle de bünyesinde bir İDK Komisyonu var. Bu komisyon aracılığıyla 2007 yılından bu yana kadınların eğitime, iş hayatına ve siyasete katılımını teşvik edecek çalışmalar yürütüyoruz. En önemli projelerimizden biri “Kadının Çok Yönlü Güçlendirilmesi” projesi. Proje kapsamında ülkemizi 4’e böldük. Her bölgedeki iş kadınları dernekleri ve federasyonlarımız ile birlikte; o bölgedeki iş kadınlarının ihtiyacına göre belirlenmiş bir konuda panel düzenlemek, bölgenin başarılı iş kadınının seçimi ve öyküsü dinlenerek başarı ödülünün verilmesi, bölgede yardım ve desteğe ihtiyacı olan bir kadın girişimcinin şirketine BORGİB projemiz kapsamında destek verilmesi, sosyal ve ekonomik anlamda ağ oluşturulması gibi aktiviteler ile kadınları iş yaşamının içerisine daha çok çekecek çalışmalar yapıyoruz.
İkinci önemli faaliyetimiz ise bu yıl sonunda üçüncüsünü yayınlayacağımız İş Dünyasında Kadın raporlarımız. Bu raporlarımızda mevcut durumu ortaya koyup kadın istihdamının ya da kadın girişimciliğinin artırılması için hangi alanlarda eksik ve ihtiyaç varsa, sorun varsa o alanlara yönelik politika önerilerimiz oluyor.
Son olarak da bu yıl ikincisini düzenlediğimiz Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde Kadının Rolü Zirvesi.
EĞİTİM DÜZEYİ ARTTIKÇA İSTİHDAM DA ARTIYOR
- Kadınların istihdama katılmalarında sizce en büyük engel nedir? Bu konuda neler yapılabilir?
2017 verilerine göre ülkemizde, kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 34, istihdam oranı ise yüzde 28. Kadınların iş gücüne katılma oranı küresel ölçekte yüzde 50, AB ortalaması ise yüzde 70’ler seviyesinde. Aynı yıl için AB üyesi (28 ülke) ülkelerde kadın istihdam oranı ortalaması ise yüzde 60,4. Türkiye genelinde işverenlerin yalnızca yüzde 8’i ve her 100 girişimciden sadece 9’u kadın. Kadınların iş gücüne, istihdama ve iş dünyasına daha az katılmasının en önemli nedeni, kadınların genel ve mesleki eğitim düzeyinin yetersizliği. Kadının eğitim düzeyi arttıkça istihdam oranları da artıyor. Okur-yazar olmayan kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 16 iken; yükseköğretim mezunu kadınların işgücüne katılım oranının yüzde 71,3.
KREŞ YARDIMI İLE DAHA ÇOK KADIN ÇALIŞABİLİR
- Sizce kadınlarımızın ne gibi sorunları var?
Ülkemizde kadın-erkek fırsat eşitliği alanında çok önemli sorunlar olduğunu düşünüyorum. Toplumsal cinsiyet anlayışımız nedeniyle çocuk, yaşlı, engelli ve hasta bakımı gibi bakım hizmetleri genel olarak kadın tarafından yürütülüyor ve bu nedenle kadınlar ya çalışma yaşamına giremiyor ya da işi bırakmak zorunda kalıyor. Biliyorsunuz Türkiye’de çocuk bakımı ağırlıklı olarak çocuğun annesi tarafından sağlanıyor ve anne çalışma hayatından uzaklaşıyor. Bu, kadının iş yaşamında kalmasının önündeki en büyük engellerden biri. Çalışan ve çocuğu olan kadının devlete ödeyeceği vergi yükünden düşülerek oluşturulacak bir fonla kreş katkısı oluşturulabilir. Asgari geçim indirimi mantığı ile çalışmayan eş ve çocuklar için verilen katkı, kreş için de verilebilir. Büyük sanayi siteleri ve belli sayıda personel çalıştıran özel sektör şirketlerine de kreş açma şartı koyulabilir.
ÇİMENTO SEKTÖRÜNDEKİ TEK KADIN PATRON
- Siz bir kadın olarak önyargılarla karşılaştınız mı? Karşılaştıysanız nasıl üstesinden geldiniz?
Ben Elazığ’da doğdum. Beş çocuklu bir ailenin tek kızıyım. Yaklaşık 25 yıldır, hem bir halk sağlıkçı hem bir sivil toplum örgütü çalışanı olarak her gün bir köyde, mahallede ya da okulda halk sağlığı konusunda söyleşiler, eğitimler, konferanslar gerçekleştiriyorum. Bu nedenle pek ön yargı ile karşılaşmadım. Ben şanslı bir ailede doğdum ve büyüdüm. Babam ve abilerim bana her zaman örnek ve destek oldu. Bu nedenle erkek işi-kadın işi diye hiç ayırmadım. Örneğin son olarak Elazığ’da tamamen kendi yatırımım olan bir çimento fabrikası kurdum. Bu fabrika ile Türkiye çimento sektöründeki tek kadın patron oldum. Çünkü kadınların isterlerse yapamayacaklarını iş olmadığına inanıyorum.
YÖNETİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ OLUŞTURULMALI
- Kadınlarımız özellikle temsil organlarında yeteri kadar yer alamıyor. Bunu neye bağlıyorsunuz ve bu konuda neler yapılabilir?
Türkiye’de kadınların temsil oranı üst kademelere çıktıkça hem kamu hem de özel sektörde azalıyor. Ülkemizin önde gelen 102 şirketindeki kadın temsiliyet oranı yüzde 41. Türkiye’nin en büyük 50 şirketine bakıldığında; ilk 10 şirketin üst yönetimindeki kadın varlığı yüzde 53 iken, sonraki 15 şirkette bu oran yüzde 38’e, sonraki 25 şirkette ise yüzde 26’ya iniyor. Bu bulgular, şirketlerin başarısı ile kadınların üst düzey yönetici olarak temsiliyet oranı arasında, şirket performansını ve cirosunu artırıcı, doğrusal bir ilişki olduğunu gösteriyor. Kadınların eğitim/mesleki eğitim düzeyinin iyileştirilmesi, üst düzey görevlerde kadın-erkek fırsat eşitliğinin oluşturulması, kadınların sosyal güvenliğe ulaşımının artırılması, yani kayıt dışı çalışmalarının önüne geçilmesi, çalışan kadınların çocukları için kreş fonu ve bakım sigortasının oluşturulması, kadın girişimcilere özel, teşviklerin oluşturulması, kadınların finansa ve teknolojiye ulaşımının kolaylaştırılması gerekiyor.
Paylaş