Paylaş
TÜRKİYE’nin en büyük sanat galerisi İzmir’de açılıyor. Büyüklüğünün yanısıra ev sahipliği yapacağı birbirinden önemli dünya sanatçılarıyla Folkart Sanat Galerisi İzmir’in sanat hayatına ciddi hareket getirecek. Beş yıllık sanat programlarının hazır olduğunu anlatan sanat galerisinin genel koordinatörü Fahri Özdemir, “Ellerin Büyüsü” adlı ilk sergiyle Rodin, Picasso, Delacroix gibi sanatçıların eserlerini İzmir’e ilk kez getireceklerini söylüyor.
- Bu galeri alan olarak Türkiye’nin en büyüğü olacak değil mi?
- Evet, çünkü tek mekan olarak 800 metrekare büyüklüğünde galeri yok. 4-5 katlı binalar vardır. Ama tek alanda bu kadar çok eseri aynı anda sergileyebileceğiniz yer yok. Müzeleri ayrı tutuyorum. Folkart Towers’ın 18’nci katı tamamen galerimize ayrıldı.
- Sanatsal anlamda nasıl bir çalışma yaptınız?
- Her ne kadar ben bu işin uzmanı olsam da bir danışma kurulu oluşturdum. Bu konuda Türkiye’nin her alandaki dünyaca ünlü sanatçılarını bir araya topladık. Başına Doğan Hızlan’ı getirdik. Ressam Habip Aydoğdu, Hanefi Yeter, ünlü fotoğrafçı Çerkez Karadağ, Kemal Tufan, Hüsamettin Koçan. Bu danışma kurulu ile beraber 5 yıllık programı yaptık.
SPONSOR ARARKEN SANAT GALERİSİ FİKRİ OLUŞTU
- Folkart Sanat Galerisi fikri nasıl oluştu?
- Benim yayınevlerim var. 3-4 yıldan beri de aynı zamanda ufak çapta kolleksiyoner olduğum için sanata düşkünlüğüm arttı. İbrahim Karaoğlu ile büyük projeler yapmaya başlamıştık. Özellikle İzmir’e dünyaca ünlü projeler getirelim dedik. İbrahim de İzmir’i çok seven, ayrıca bu konuda uzman biri. ‘Tamam’ dedik, Salvador Dali’yi getirdik İzmir’e. Büyükşehir’le çalıştık o zaman, hatta elimizde 6-7 proje daha vardı. Bunlardan biri de “Ellerin Büyüsü” idi. Bu proje son haline geldikten sonra ben Mesut Sancak Bey’e geldim. ‘Böyle bir proje var, sponsor olmak ister misiniz’ dedim. Mesut Bey düşündü ve aynı gün karar verdi. ‘Buna sponsor oluruz ama başka bir yerde açarsak çok içime sinmez, gelin bizim 18. katı galeri yapalım’ dedi.
- Sponsor ararken sanat galerisi fikri doğdu yani?
- Kesinlikle. Bir de bana başına geçmemi teklif etti. Birkaç gün düşündüm çünkü çok ciddi bir teklif. Maddi olarak da kolay iş değil, sorumluluğu da çok büyük. Kabul ettikten sonra hemen mimarlar toplandı, yurtdışındaki bir takım müzeler, galerilerin ortak özellikleri incelendi. Sonra mimar arkadaşlarımız hemen çalışmaya başladı. Ağustos ayının başında da inşaat başladı. 18. kat yani 80 metre yüksekliğiyle Avrupa’nın en yüksekteki sanat galerisi aynı zamanda. Bütün İzmir ayaklar altında. Çok özenildi. Isıdan, ışığa, yalıtımdan, boyamaya, nemlendirmeye kadar. Herşey ama, herşey uluslararası standartlarda.
RODIN, PICASSO, DELACROIX ‘ELLERİN BÜYÜSÜ’NDE
- Beş yıllık programdan önce ilk sergiyle başlayalım. Hangi sergiyle açıyorsunuz kapılarınızı?
- İlki “Ellerin Büyüsü”. Bu koleksiyon dünyaca ünlü plastik cerrah Hans Zilch’ye ait. Yaklaşık 100 sanatçının eserleri var. Dünyanın sayılı kolleksiyonlarından biri. Hans aynı zamanda İbrahim Karaoğlu’nun da arkadaşı, 80 yaşında dünyanın en ünlü plastik cerrahı. Aileden gelen varlığı ile dünyayı aşmış bir insan. El üzerine dünyanın en önemli sanat eserlerini toplamış. Bu sergide Rodin’in heykeli var. Picasso var, Dali var, Boyd var, Baselitz var, Man Ray, Corbusier var. Hatta dünya resmine yön vermiş 1700’lerde yaşamış Delacroix’nın bile eseri var. Yani bu sergi çok büyük. Bu İbrahim Karaoğlu’nun başarısı.
- Yurt dışından bu eserleri getirmek, ulaşımı, sigortası çok büyük bir iş.
- Biz ‘bu eserlerin içine Türkler’den de büyük insan isimleri koyalım’ istedik. Örneğin Bedri Rahmi, Abidin Dino gibi yaklaşık bir 50 kadar da Türk ressam ve heykeltraşını koyduk. Yani büyük ses getirecek bir sergi bu. Zaten Türkiye’de önce İzmir’e gelecek, sonra Ankara, en son da İstanbul’a gidecek.
BEŞ YILLIK SERGİ PLANIMIZ HAZIR
- Bu derece önemli eserleri görmek halka açık olacak mı?
- 8 Şubat - 15 Şubat arası herkese açık olacak sergimiz. Sanat galerisine başlarken Mesut Sancak, ‘Burası benim hayalim, ama tek koşulum ticari amaç taşımasın, halka ücretsiz, açık olsun’ dedi. Yani burası, İzmir’e hizmet edecek bir kurum haline gelecek. Ama gerçekten de Türkiye’nin bir numarası olacak.
- “Ellerin Büyüsü” bir hafta İzmir’de. Beş yıllık plan dediğinize göre sonrasında neler planlıyorsunuz?
- Bazılarını söyleyeyim size. Bu yıl 18 Mart biliyorsunuz Çanakkale’nin 100. yılı. Türkiye’de bu konudaki en büyük koleksiyon da benim. Çanakkale Savaşları’nın hiç yayınlanmamış fotoğraflarının bir sergisi olacak burada. Sonra o sergi de Ankara’ya gidecek. O sergi bittikten sonra 27 Nisan’da dünyanın en büyük mask kolleksiyonu geliyor. Dünyanın en büyük mask kolleksiyonu ünlü yazarımız Hıfzı Topuz’undur. 400 – 500 yıllık kullanılmış masklar bunlar. Hıfzı Topuz’un Birleşmiş Milletler’de çalıştığı dönemlerde Afrika’dan topladığı masklar. Yaklaşık 450 – 500 parçalık bir sergi olacak. O uzun dönem açık kalacak. Eylül başında Hoca Rıza, Halil İbrahim Çallı’ya kadar Türk resimine yön veren 100 ünlü Türk ressamının 100 büyük tablosunun sergisi açılacak. Onun akabinde Fikret Mualla, Zeid açılacak. Dünyaca ünlü fotoğraf sanatçısı Sebastian Salgado ile görüşüldü, o açılacak. Adonis ve Habib Aydoğdu ile bir çalışma var. Yani burası uluslararası ayağı olan bu boyutlardaki ortak çalışmalara açık bir galeri olacak.
BİR TARAF SANAT ESERİ BİR TARAF MUHTEŞEM MANZARA
- Bildiğimiz sanat galerilerinden bir farkı olacak mı?
- Galeriye geldiniz, resimleri gezdikten sonra 18. katta oturup İzmir’e karşı bir kahve, çay içebilirsiniz. Ufak çapta ama insanların hem dinlenebileceği, hem şarap içebileceği, hem kahve, çay içebileceği çok hoş bir kafemiz olacak. Bir başka özellik ise bir galerinin camla duvarın bütünleşmesi anlamında dünyada tek örnek. Bir tarafı tümüyle cam. Orada zaten manzara var… Nereye dönerseniz dönün, bir manzarayla karşılaşacaksınız. Denize arkanızı döndüğünüzde sanat eseriyle karşılaşıyorsunuz, sırtınızı sanat eserine verdiğiniz de ise İzmir’in muhteşem manzarası ile karşılaşıyorsunuz. O yüzden çok sıcak bir galeri olacak. Umarım İzmir kabul eder.
- İzmirli, Egeli sanatçıları desteklemek adına bir şeyler düşünüyor musunuz?
- Bizim danışma kurulumuzun ilk toplantısı yeni yapılıyor. Her yıl belli aylarda kulüplerimiz olmasını düşünüyoruz. Folkart Resim Kulübü, fotoğraf kulübü gibi. Her yıl bir ay bu kulüpler için danışma kurulumuzda bulunan o alandaki uzman kişiler gelip İzmirlilere açık çalışmalar yapacak.
İYİ BİR ŞEY VERİRSENİZ İZMİRLİ MUTLAKA GELİR
- İzmirlilerin sanata ilgisini nasıl görüyorsunuz. Beklentiniz nedir?
- Biz bunu İzmir için yapıyoruz. İzmirli’nin de bir takım şeylere sahip çıkması gerekiyor. Aslında İzmir bugüne kadar hep taşra görünmüş. Hiçbir zaman çok ciddi sergi gelmemiş. Şimdi Lucien Arkas’ın sergileri bu açığı kapatıyor. Ama dışarıdan ilk ben ve İbrahim Karaoğlu, Dali ile başlattık. O zaman ben şunu görmüştüm. Salvador Dali sergisine 40 bin hedef koyup, o kadar kişi gelirse çok başarılı ve mutlu olurum demiştim. Oysa tam 11 bin kişi geldi. Hem de toplu taşımalar hariç. İyi bir şey verirseniz İzmirli geliyor.
- Ellerin Büyüsü sergisi için de bir hedef koydunuz mu?
- Benim bu sergi için koyduğum hedef 50 bin kişi. Ama bu rakam aşılırsa çok daha mutlu olurum. Bir sonraki sergi için de çok daha mutlu oluruz. Çünkü çocuğunuza verdiğiniz sanat sizin geleceğinize verdiğiniz önemden başka hiçbir şey değil. Bu anlamda Folkart’a teşekkür ediyorum, çünkü bu herkesin yapacağı bir şey değil. Büyük bir sevgi, büyük bir özveri. Bir okul yapmak kadar değerli bu galeri yapmak.
Paylaş