Paylaş
Hamilelik ve doğum süreci, kadınların hayatlarında en anlamlı, mutluluk veren dönem. Ama aynı zamanda kaygıların da en yüksek noktaya çıktığı süreç olabiliyor. Hele ülkemizde hamilelik neredeyse hastalıkla bir tutulur ve gebe bir kadına öyle yaklaşılır. Uzun yıllardır sağlık sektöründe çalışan Oya Coşkunol, bu anlayışı değiştirmek ve sadece hamilelik döneminde değil, kadınların hayat boyunca karşılaşabileceği sağlık konularında danışmanlık vermek üzere açtığı Kadın Sağlığı ve Doğum Danışmanlığı Merkezi’nde bu yönde destek çalışmaları veriyor. Yurtdışında uzun yıllardır varolan bu kavramın ülkemizde de yaygınlaştığını söyleyen Coşkunol, doktorlarla uyumlu bir şekilde çalıştıklarını anlatıyor.
ERKEKLERİN ASKERLİK HİKAYELERİ GİBİ
- Kadın Sağlığı ve Doğum danışmanlığı yeni bir kavram mı?
Aslında yeni bir kavram değil. Son zamanlarda eğitim seviyesinin yükselmesi, daha kaliteli bir yaşama doğru insanların arayışa yönelmesiyle doğuma, doğumdan sonra bebeğe hazırlıklı olmayla ilgili eğitimler hep vardı. Bu konuda yapılan çok fazla çalışmalar var. Zaten öncelikle gebeliğe bakışı değiştirmek gerekiyor.
- Nasıl bakılıyor gebeliğe?
Bir kere gebelik bir hastalık değil. Bizim okulda ilk öğrendiğimiz şey, doğum doğal bir eylemdir. Ve kadın vücudu bu doğumu, bu eylemi gerçekleştirmek üzere dizayn edilmiştir. Maalesef bizi doğal doğumdan uzaklaştıran, korkutan bir çok faktör var. Bunlardan en önemlisi etrafımızda duyduğumuz abartılı doğum hikayeleri ki, kadınlarda erkeklerin askerlik hikayelerine eşdeğer. Bu süreçte bir kahraman olma psikolojisiyle normal bir süreç çok abartılır. Sanki mutlaka anormal bir durum, komplikasyon olması gerekiyormuş ya da olmuş gibi yansıtılır, olanlar dramatikleştirilir. Bunları duyan özellikle genç kızlar, çocukluklarından itibaren doğumu olağanüstü ve korkulması gereken, öyle herkesin başarabileceği bir şey olmadığına inanır. Bu inançlar bir süre sonra kaygı ve korkuya dönüşür. Genç çiftlere baktığımızda hamilelik haberini aldıkları andan itibaren bir sevinçle beraber kaygı da görüyoruz. Biz burada, hekiminizin yanısıra gevşeme, nefes teknikleri, süreci nasıl kaliteli geçirebileceğiniz, hangi hormonlar aktif ya da hangilerini aktif tutarsam başarılı sonuçlanır, doğum sırasında neler yapıp bunu kolaylaştırabilirsiniz gibi konularda yardımcı oluyoruz. Doğumdan sonra eve gidildiğinde de emzirmeden bakıma, çocuk hekimiyle beraber bu süreci keyifli ve kaliteli olarak geçirmek üzere destek veriyoruz.
KADINA YARDIM VE DESTEK ODAK NOKTAMIZ
- Doğum danışmanı nasıl olunuyor. Sizin eğitiminiz nedir?
Ben liseden itibaren ebelik okudum, üniversitede de yüksek hemşireliği bitirdim. Daha sonra Amerikalılarla aile planlaması projesinde 3 yıl çalıştım. Kırsal bölgede okuma yazma düzeyi yüksek olan kadınları eğittik. Bu kadınlar da kendi bölgelerinde aile planlamasına ihtiyacı olan kadınları tespit ederek bize yönlendirdi. Daha sonra ilaç sektörüne geçtim. Bu süreçte özellikle kaygı ve ilişki sorunlarını çözmeye yöneli transaksiyonel analiz denilen ilişki işletim sistemi yani bir nevi koçluk eğitimleri aldım. Bunun yanısıra farklı üniversiteler ya da kurslarla da doğum eğitmenliği, hipnobirthing, hipnofertilite eğitmenliği gibi eğitimlerimi tamamladım.
- Bu eğitimleri nereden aldınız?
Hipnobirthing Dokuz Eylül’ün düzenlediği bir eğitimdi. Transaksiyonel analiz Türkiye’de ve İngiltere Metanoia İnstitute ve Bern İnstitute’den gelen hocalardan aldığımız bir eğitim. Bir de Medeniyet Üniversitesi’nden son aldığım Dr. Lamaze’nin geliştirdiği doğuma ve doğumda rahatlatmaya odaklı, kadına yardımı amaçlayan bir eğitim olan Lamaze felsefesi.
ARTIK HASTANELER DE KABUL EDİYOR
- Sizden başka doğum danışmanlığı yapan var mı?
Buna ilk başlayan benim. Fakat bundan yıllar önce ben daha ilaç sektöründeyken rahmetli Mithat Yılmaztürk kaliteli yaşamla ilgili çalışmalarına başladığında, gebe eğitimlerine de başlamıştı. Sonra başka doktorlar sürdürmeye çalıştı. Yani zaman zaman açılan ama çok da talep görmeyen birşeydi. Şu anda yavaş yavaş hamile kadına yardımın gerekliliği tüm klinklerde ve hekimler tarafından kabul görmeye başladı. Bizim Ege ve Dokuz Eylül’de doğum atölyelerimiz, Kent Hastanesi’nin yine kendi gebelerine yönelik eğitimleri var.
- Siz doğuma da giriyor musunuz?
Talep olursa ve hekim onaylarsa girebiliyoruz.
ANNE-ÇOCUK ARASINDAKİ GÜVEN ÇOK ÖNEMLİ
- Kadın doğum doktorları ne düşünüyor? Ben gerekli bilgiyi veriyorum ne gerek var danışmana diyebilir, siz doktorlarla hiç görüşüyor musunuz?
Aslında gebenin bilinç düzeyini artıran böyle bir eğitim alması, en azından yoga pilates gibi rahatlatıcı yöntemleri öğrenmesine karşı değiller. Zaten onlar yoğun çalıştıkları için kendi bünyelerinde bunu çok fazla yapamayabiliyorlar. Biz edaima doktorun önerileri ile paralel giderek doğum, doğum yöntemleri çeşitliliği, beslenme, günlük yaşam kalitesini arttırıcı faaliyetlerle ilgili kadının bilgilendirilmesini sağlamayı amaçlıyoruz. Seçenekleri olduğunu bildiğinde gebe korkularından uzaklaşır. Doğuma kendine ve bendenine güvenerek girer. Dolayısıyla daha çabuk iyileşme, bebeğine daha çabuk sahip olma, annelik duygusu ve güvenli bağlanma dediğimiz kavramı yerleştirme yönünde çalışıyoruz.
- Güvenli bağlanma nasıl oluyor?
Anne bebek bağlanması doğumun hemen bitiminde ten-tene temasla, çocuk anneyi emdiğinde başlıyor. Kanada’da yapılmış 20 yıllık araştırmalar var. Özellikle Kore Savaşları’nda anne babası ölüp evlatlık edinilen çocuklar izlenmişler ve ten-tene temasın annelik ilişkilerinin iyi olduğu çocuklarda, 20 yıl sonra, evlatlık bile olsa psikopatoloji çıkarma riski çok daha düşük bulunmuş. Yeni doğan bebeklerde de bu güvenli bağlanmayı sağladığınızda çocuk kendine güvenli, başarılı, özgüveni yüksek bireyler olarak yetişiyor. Bunun birçok aşaması var ama temeli doğar doğmaz anneyle temastır.
KISIRLIK TEDAVİSİNDE KAYGIYI AZALTMAK ÖNEMLİ
- Bir başka sorun ise birçok kadın genç ve sağlıklı olmasına rağmen bir türlü hamile kalamıyor. Bunun biraz stresle ilgili olduğu söyleniyor. Siz bu konuda ne yapıyorsunuz?
Bunun çok çeşitli nedenleri var. Kadına veya erkeğe ait nedenler olarak sıralayabiliriz. Ama basit infertilite nedenlerine baktığımız zaman, başka sorun yoksa yüksek stres seviyesi yaratan kortizon dediğimiz hormonun çok yüksek düzeylerde olmasını söyleyebiliriz. Birçok noktada hem yumurta ve yumurtlama kalitesini olumsuz engelleyebiliyor, hem de konsepsiyon dediğimiz aşılamaya engel haline gelebiliyor. Yine de infertilite kliniklerinde nedenleri ayrıştırılıp, konunun uzmanı doktorla nedenlerinin saptanıp tetkiklerinin yapılması ve tedavinin belirlenmesi gerekli. Biz buraya gelen çiftlerin kaygı düzeylerinin çok yüksek olduğunu görüyoruz. Avrupa ve Amerika’daki infertilite kliniklerinde bununla ilgili bir danışman oluyor. Bazen de ilişkide görünmeyen sorunların olduğu ve bunun infertiliteye neden olduğu durumlar görülüyor.
- Bu durumda ne yapıyorsunuz?
Özellikle uzamış infertilite sürecinde ilişki oldukça yıpranmış oluyor. Kendini ve karşısındakini suçlama, cezalandırma, toplum içinde kendini değersiz hissetme, beklentinin çok yüksek olması dolayısıyla da kaygı düzeyinde çok büyük artış sıkıntı yaratıyor. Öncelikle bu ilişki yapı taşlarını düzenliyoruz. Stresin bu tedaviye olan olumsuz etkilerini görmelerini sağlıyoruz. Her zaman başka seçeneklerinin de olabileceğini, başka infertilite yöntemlerinin olabileceğini, hekimlerin zaman içerisinde bunu kendilerine teklif edeceğini, sabırlı olmalarını, bu süreci rahat atlatmalarını sağlıyoruz. Türkiye’de dünya ile eşdeğer giden bir infertilite başarı oranı mevcut. Önemli olan kaygıyı azaltabilmek. Dolayısıyla hem tedaviye daha büyük bir uyum sağlayan özellikle hipnofertiliteyle derin gevşeme, bu süreci rahat geçirme yönünde çalışıyoruz.
- Doğum dışındaki kadın sorunları konusunda da çalışıyor musunuz?
Tabi özellikle menapoz döneminde yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu dönemde genellikle çocuklar evden gitmiş oluyor, eşimizle başbaşa kalabiliyoruz. Farklı bir süreç bir nevi emeklilik, ya da ikinci bahar.Bu dönemi gerçekten bir bahar gibi yaşamak için kaygılarımızdan uzaklaşmamız özellikle egzersizler, aktiviteler gerekiyor. Bu dönemde de kadınlarımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Paylaş