Paylaş
Her zaman iki kültürü yakınlaştırmaya yönelik organizasyonlar yapan İzmir’in Yunanistan Başkonsolosu Argyro Papulia ve ekibinin liderliğinde düzenlenen gezi ile daha önce 4 kez gittiğim adaya giderken, öncekilerden farklı bir şey beklemiyordum. Yanılmışım, meğer ben Rodos’un gerçek güzelliklerini görmemişim. Rodos Belediyesi’nin son derece iyi ve misafirperver çalışanları da cabası. Aydınlık bir gelecek için farklılıklardan ziyade ortak noktalara odaklanıp birlikte güçlenmek gerekli. Bizim de Yunanistan ile çok ortak noktamız var. En azından her iki ülke için de büyük gelir kaynağı olan turizm konusunda o kadar çok proje yapılabilir ki... Bu gezi sırasında bunu bir kez daha algıladık. Şu anda krizde olan ülkemiz turizmi açısından da bu çok olumlu bir çözüm yaratabilir.
Rodos gerçek bir kale kent. Şehre hakim olan surların içerisinde yer alan ‘Eski Şehir’; dar sokakları, güzel kafeleri, alışveriş mekanları ile çok keyifli. Güzel bir şekilde korunan ve UNESCO’nun Dünya Mirası listesinde bulunan ‘Ortaçağ Bölümü’ ise görülmeye değer. O kadar gerçek ki, köşe başından bir şövalye çıksa yadırgamayacaksınız. Şehrin içerisindeki Cafe Auvergne ise müthiş bir atmosfere sahip. Rodos her yıl milyonlarca turist ağırlıyor. O nedenle devasa oteller tüm adaya hakim. Kaldığımız Rodos Palace Oteli de adanın en eskilerinden, birçok ünlü ismi ağırlamış. Sahibi Rodos Oteller Birliği Başkanı. Her yıl Temmuz - Eylül arası binlerce kelebeğe evsahipliği yapan Kelebekler Vadisi ile buz gibi sularıyla serinleten 7 Kaynaklar Rodos’un çok fazla bilinmeyen doğal güzelliklerinden. Yol üzerinde uğradığımız doğal ürünler satan Natura Rodos dükkanının sahibi Stavros Kallas volkanik sabundan, incirli yoğurda kadar birçok yerel ürün satıyor.
YÜZYILLIK RESTORAN
Adada, Türklerin en çok tercih ettiği yer olan Lindos Köyü beyaz kübik evleriyle meşhur. Ortaçağ, Bizans ve Arap etkileri taşıyan mimari etkilere sahip Lindos aslen bir Dorian şehri. Oldukça yüksekte yer alan Akropol’e çıkıp inebileceğiniz eşekler ise bir nevi Lindos’un simgesi. Köyün merkezindeki ünlü Mavrikos Restoran adanın en eski restoranlarından. Sahipleri ise Michalis ve Rodos’un en ünlü şeflerinden olan Dimitris Mavrikos. Şöyle söylüyor: “Büyük büyük dedelerimiz yıllar önce Fransa’nın Marsilya şehrine göç etmiş. 1912 yılında ise Rodos’a geri gelerek yan binada Mavrikos Restoran’ı işletmeye açmışlar. 1933 yılında ise şu an bulunduğumuz yere geçmişler. Müşterilerimiz arasında çok fazla Türk var. Bize uğramadan gitmezler. Genellikle mezeler, geleneksel Yunan yemeklerini seviyorlar. Biz ailden eğitimliyiz ama Dimitris İtalya’da da eğitim aldı. Ailemizde herkes harika yemek yapar çünkü ailemiz için bu bir gelenek”
3 BİN RODOSLU TÜRK
Rodos Adası’nda hali hazırda yaşayan 3 bin civarında Rodoslu Türk var. Bunlardan biri bizi aile restoranında ağırlayan Fatoş Çanga, “Biz Rodos’ta doğup büyüdük. Ailemiz Osmanlı zamanından beri burada. Dedemizin büyük büyük dedesinin burada doğduğunu biliyoruz. Türkçemizi evimizden, ailemizden öğrendik. Annem ve babam zamanında Türk Okulu varmış ama bizim zamanımızda Türk Okulu kalmadı. Çocuklarımıza da öğrettik Türkçeyi ama bizim kadar iyi değiller. Her konuda rahat ve huzurlu yaşıyoruz. Burada otel ve restoranımız var. Turistler, özellikle Türk turistler çok geliyor. Bizden çok memnunlar” diyor.
İZMİR VE TRAVEL TURKEY ÇOK ÖNEMLİ
Rodos turist açısından pek sıkıntı çekmiyor. Oldukça yoğun bir sezon geçiriyor. Fakat buna rağmen onlar için Türk turistlerin yeri ayrı. Hem ağırlamaktan hem de birlikte projeler yapmaktan keyif alıyorlar. Özellikle her yıl aralık ayında İzmir’de düzenlenen Travel Turkey Fuarı’nı çok faydalı buluyorlar. Bu yıl da kalabalık bir şekilde katılacaklarını anlatıyorlar. Rodos’un turizmden sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı Mariza Chatzilazarou’nun görüşleri şöyle:
“Güzel bir sezon geçiriyoruz. Otellerimizin doluluk oranı çok yüksek. Genelde Avrupalı turistler var ama biz Türklere çok önem veriyoruz. Marmaris ve Fethiye’den karşılıklı düzenlediğimiz feribot seferleri sayesinde 1 saatte ulaşım sağlanıyor. Her yıl 200 bin civarı kişi bu yolla geliyor. Ayrıca Türkiye’deki tüm turizm aktivitelerine katılıyoruz. Özellikle İzmir’de yapılan Travel Turkey’e her yıl tam kadro katılıyoruz. İzmir bizim için çok önemli. İki ülke arasındaki projeleri artırmalıyız.”
Dodakanis Adaları Sanayi ve Ticaret Odası Genek sekreteri Nikolaos Papastamatiou ise Türkler ve bu konudaki kitaplar konusunda araştırma yapıyor. Koleksiyon yapacak kadar çok kitabı mevcut. Sahibi olduğu şarküteriye sıklıkla gelen Türklerin en çok sakız reçeli ve feta peyniri aldıklarını anlatıyor. Marmaris, Bodrum ve diğer kıyı bölgelerin ticaret odaları ile birçok proje geliştirdiklerinden bahsediyor.
Paylaş