Levent Buda, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra 2000 yılında ilgi duymaya başladığı doğal iyileşme yöntemlerini geliştirmek için Wiesbaden Almanya’da Avrupa Homeopati Enstitüsü’nde klasik homeopati eğitimi aldı.
Homeopatik tedavilerin ülkemizde yaygınlaşması için çabalayan Buda dünyada bu konudaki tüm gelişmeleri yakından takip ediyor.
È Homeopati ile nasıl tanıştınız?
È Almanya’daki kuzenim ve Alman eşi sürekli homeopati kullanıyordu. Kendilerinde ve çocuklarında... Sürekli tavsiye ediyorlardı. Öğrenmeye niyetlendim ama önce Almanca öğrenmem gerekti. Almanya’dan bir burs buldum. Almanya’da üç yıl boyunca, yılda 2 kez iki hafta kursa giderek eğitim aldım.
È Homeopatinin geçmişi nedir?
È İlk Alman hekim Dr. Samuel Hahnemann 1797’de bulyor. Sonra Amerika’ya gidiyor, yayılıyor. Washington’da Dr. Hahnemann’ın büyük bir heykeli var. Aslında Dr. Hahnemann, Hipokrat’tan beri bilinen bu yöntemi tamamen sistematize etmiş. Bunu da altı kez yenileyerek yazdığı ’Organon’ adlı kitabında yazmış.
È Türkiye’ye gelişi nasıl olmuş?
È Türkiye’nin ilk kez 1800’lü yıllarda yine bir Alman hekim deniyor. İstanbul’da bir veba salgınında homeopati kullanıyor. İyi sonuçlar alıyor ama o zamanki genel yapı nedeniyle burada kalmıyor, Hindistan’a gidiyor. Hindistan’da bugünkü gelişmelerin en temel öğesi oluyor.
Hemeopati ile hastalarımdan yüzde 80 memnuniyet alıyorum
È Homeopati ile ne tip hastalıklar tedavi edilebilir?
È Homeopati hastanın bütünüyle ilgileniyor. Bizim için migren, ya da egzama, ülser hepsi bir hastalığın bir parçası. Bu arada psikolojiyi de göz ardı etmiyoruz, hepsini değerlendiriyoruz. Buna ’Bütüne yönelik holistik yaklaşım’ da denir. Bütünü değerlendirdikten sonra ona uygun o anına uygun ilacı reçete ediyoruz.
È Başarı oranı nedir?
È Teoride baktığımızda yüzde 100 başarı. Ama pratikte hiçbir yöntem yüzde 100’ü karşılamıyor. İşte bu yüzden diğer tamamlayıcı yöntemlerin de katkısını koymak gerekebiliyor zaman zaman... Benim kişisel hastalarımdan geri bildirimlerimle yüzde 80 memnuniyet söz konusu.
È Peki size başvuranlar daha çok hangi tip hastalıklar?
È Migren, astım, sık tekrarlayan boğaz iltihapları gibi değişik reaksiyonlar geliyor. Biz bağışıklık sistemini de güçlendirmeye çalışıyoruz. Kanser hastası da geliyor. Ama kanser mesela çok faktörlü bir hastalık, tek başına ’Şundan çıkmış’ diyemiyorsunuz. O yüzden kanserde multidisipliner bir tedavi olması gerekiyor. Yani üniversitelerde onkoloji bölümleri takip edecek, kemoterapisi veya ameliyatı yapılacaksa yapılacak, ondan sonra biz de tamamlayıcı olarak yanına gireceğiz.
DOĞADA GÖRDÜĞÜNÜZ HERŞEY İLAÇTIR
È Homeopati tıpta nasıl tanımlanıyor?
È Dünya Sağlık Örgütü’nün literatüründe tamamlayıcı tıp olarak geçiyor. Çünkü doğal ürünler kullanılıyor. Doğada gördüğünüz her şey homeopati için ilaçtır. Zaten 3 bin küsur ilacı var, uzun yıllar denenmiş, bulunmuş ve güvenle kullanılıyor. Amacı doğal olarak iyileşmeyi sağlamak.
È Doğal iyileşme nasıl sağlanabilir?
È Homeopatinin temel iyileştirme felsefesi benzeri benzer ile çözmek. Mesela soğan doğranırken gözünüz yaşarır, burun akar yani grip veya alerjik nezle belirtileri. İşte homeopatide tedavi için soğan kullanılıyor ama yüksek standardizasyonlarda onda bir yüzde bir ya da ellibinde bir sulandırılıyor ve içindeki ilaç miktarı çok azalıyor ve hazırlanma safhasında çok çalkalanmalar olduğu için enerjisi yükseliyor. Biliyorsunuz Kuantum düzeyinde taneciklerin hızlanması çalkalanmaya bağlıdır.
Tedavi edicilik tıp doktorlarına bırakılmalıdır
È Dünyada çok kabul gören bir yöntem mi?
È Tabii, Japonya’dan Amerika’ya, Kanada’dan Avrupa’nın tamamına yayılmış. Dünya kongrelerinde çok geri bildirim alınıyor. Avrupa Parlamentosu’nda 4 Nisan Dünya Homeopati Günü olarak kutlanıyor. Belçika’da kullanım oranı yüzde 59. İngiltere’de ulusal sağlık sistemine dahil, hatta hastanelerden biri kraliyet nişanına sahip. Kraliyet ailesi bu yöntemi destekliyor ve sigorta tarafından ödeniyor. İsviçre’ye bakıyorsunuz yine aynı. En son gelişmiş uygulamayı ise Bulgaristan yapıyor.
È Tıpta yeri nedir özellikle bizim ülkemizde? Nasıl bakılıyor?
È Türkiye için çok yeni yöntem, uygulamalar yeni başlıyor. İstanbul’da bir Tamamlayıcı Tıp Enstitüsü Derneği kuruldu. Bu dernek direkt Sağlık Bakanlığı ile çalışıyor. Ben derneğin homeopati konusunun başındayım. Bakanlıkla çalışmalarımız sürüyor. Yakın zamanda uygulama yönetmelikleri çıkacak.
È Peki homeopatı nasıl tanımlıyorsunuz? Mesleği tıp olmayanlar homeopati kursu alıp olabilir mi?
È Türkiye’nin yasası çok açık tedavi edicilik sadece hekimlere bırakılmıştır. Hekim haricinde kimse tedavi edicilik yapamaz. Bu sebepten tebabet şuabat diye bir kanun var, meslek yasası. Bu yasa tedavi ediciliği tamamıyla hekimlere bırakıyor. Türkiye’de homeopatiyi hekimler yapar ama ilaçları eczacılar verdiğinden muhakkak homeopati ile ilgili bilgileri olması gerekir. Çünkü homeopati ilaçları da reçetesiz olduğundan eczacıların da en azından akut hastalıklardaki kullanım konusunda eğitimli olması gereklidir. Akdeniz Üniversitesi’nde bu konuyla ilgili kurslar başladı. Ben de orada eğiticiyim. Ayrıca yine eczacılık fakültelerinde homeopati doktora dersi olarak yürütülüyor.
Yaşamımız elektronik cihazlarla çevrili
È Detoks son dönemde çok moda oldu?
È Detoks doğru yapılmazsa vücutta bazı şeyleri bozuyor. Ağır metal, kurşun zehirlenmeleri ki, hemen ortaya çıkmaz. Vücudun çok sofistike toksinleri uzaklaştırma yapısı var. Ve bu sofistike yapı zaten çalışıyor. Ancak bunun üzerine çıkmış hastalarda kronik yorgunluk, allerjik reaksiyonlar, migren gibi rahatsızlıklar görülüyor.
È Kronik yorgunluk neden çok görülüyor insanlarda?
È Mevsim, ani sıcak ve soğuklar da etkili. Çok yaygın olan hızlı yaşam, elektronik cihazlarla dolu ortamlar da olumsuz etkiliyor. Benim önerim, asla ve asla yatak odasında açık elektronik alet bulundurulmaması, cep telefonu, televizyon, bilgisayar hatta başucunda elektronik bir saatle uyunmaması.
LEVENT BUDA KİMDİR
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra Devlet Hastanesi, sağlık ocağı, Dokuz Eylül Üniversitesi Mediko-Sosyal Hizmetler Ünitesi(başhekim) ve Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü’nde çalıştı. 2002-2005 arasında Wiesbaden Almanya Avrupa Homeopati Enstitüsü’nde klasik homeopati eğitimi aldı. Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde fitoterapi eğitimini tamamladı. 2007’de Uluslararası Nöral Terapi Derneği’nden eğitim aldı.
Hemen antibiyotik kullanmaya başlıyoruz
È Homeopati ile ilaç kullanımı azaltılır mı?
È Türkiye’de en basit enfeksiyonda bile antibiyotik kullanılıyor. Oysa virüs enfeksiyonlarında antibiyotiğin faydası yok. Antibiyotik virüsü öldürmüyor. Amaç ilacı azaltıp bağışıklık sistemi güçlendirip daha az hasta olunmasını sağlamak.
È Bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendireceğiz?
È Mesela şu dönemde domuz gribi tehdidi var, bağışıklık sistemini güçlendirmek için C vitamini, çinko, ekinezya çayları önemli. Propolis arı sütü ve bazı maya mantarlarından elde edilen ilaçlar da önem taşıyor.
È Herkesin hastalıklara karşı direnci aynı olmuyor değil mi?
È Bir otobüste gripli birisi hapşırınca 45 kişi hasta olmuyor, 2 kişi oluyor. Çünkü onların direnci düşük. Ama bu direnci etkileyen çok etken var. Beslenme, çevre kirliliği, stres, sıkıntı, sigara, bunların hepsi etkiliyor. Homeopatik yaklaşım ve detokslarla bunların etkisini azaltmak mümkün.