Uçakta laptop yasağı kitap yazdırdı

Emre Sayer uzun yıllardır sanayinin içinde olan bir işadamı.

Haberin Devamı

Uzun iş seyahatlerinde bir dönem yaşanan uçakta laptop yasağı onu daha fazla kitap okumaya hatta sonrasında el yazısı ile kitap yazmaya itmiş. Sonuçta geleceği kurguladığı romanı 2048 ortaya çıkmış. Büyükada Yayıncılık’tan çıkan kitabının sonunu ise her bir okuyucunun kendine göre bir son yazacağı şekilde interaktif hale dönüştüren Sayer, yurtdışına daha fazla eser ihraç etmemiz gerektiğini söylüyor.

 

- Kitap yazma fikri nasıl oluştu? Sizi motive eden ne oldu, kitap yazma isteği mi, geleceği kurgulama isteği mi?

Kitap yazma fikri tamamen bir tesadüfler silsilesi sayesinde oldu. Bir buçuk sene evvel başlayan ve bir süre devam eden İstanbul çıkışlı uçuşlardaki elektronik cihaz yasağı bana yazarlık kapısını açtı diyebilirim. İşim icabı sürekli seyahat ediyorum ve normalde bilgisayarımda iş yaparken yasak zamanı seyahatlerde kitap okumaya başladım. Konu zaten benim detaylı araştırmalarımın olduğu bir mevzuydu. Kendi kendime neden ben de bir kitap yazmıyorum dedim ve serüven başladı. Bugün bize çok uzak gelen bazı gelecek teknolojilerini en iyi harmanlayacağım kitabın bir kurgusal roman olacağına kanaat getirdim ve bu şekilde yazmaya başladım. Aslında başta pek motivasyonum yoktu ama romanı yazmam ilerledikçe bu uğraşın çok keyifli bir hobiye dönüştüğünü farkettim. Başlarken bitirir miyim kestirememiştim ama ilerledikçe o kadar büyük bir keyif aldım ki kısa sürede tamamladım. Çocuklarımın ve ailemin gurur duyacağı bir eser bırakmak ta benim için önemli bir motivasyondu tabi.

Haberin Devamı

Uçakta laptop yasağı kitap yazdırdı

 

GÜNÜMÜZ İNSANININ HEM ÇOK VAKTİ VAR HEM HİÇ VAKTİ YOK

- Bir sanayici ve işadamısınız. Kitap yazmaya nasıl zaman ayırdınız?

Günümüz insanın hem hiç vakti yok hem de çok vakti var bence. Son otuz yılda teknoloji pek çok konforu hayatımıza soktu. İletişim tekniklerinin gelişmesi hayatın akışını inanılmaz derecede hızlandırdı. Ekonomik şartların ağırlaşması ya da İstanbul gibi kozmopolit bir şehrin sunduğu geniş olanaklar zamanı hepimiz için kısıtlı bir hale getirdi. Ama öte yandan gün içinde zaman tasarrufu sağlayacağımız pek çok yer var. sosyal medyaya harcadığımız zamandan, uçaklarda havalimanlarında, otellerde ya da akşamları televizyonun başından geçirdiğimiz zamandan yaptığım tasarruflarla kitabı kolaylıkla bitirdim. Bence herkesin güzel hobileri olması gerekiyor ve mutlaka bu hobilere zaman ayırması lazım diye düşünüyorum.

 

Haberin Devamı

- 2048 yılına ait öngörüleriniz hakkında bir araştırma yaptınız mı? Teknolojinin hızlı değişimi sizi nasıl etkiledi?

Bahsettiğim gibi zaten konu benim için bir uzun zamandır ilgi alanımdaydı. Ama tabi kitabı yazmaya karar verince çok daha detaylı bir araştırma yapmam gerekti. Okuduğum kitapları tekrar gözden geçirdim, nice yeni kitaplar okudum binlerce internet sitesi gezdim. Tabi bu kadar bilgiyi harmanlamam ve hikayeye oturtman gerekiyordu. Bu da uzun bir süreç oldu benim için. Araştırmayı yaparken beni en çok etkileyen konu tabi geleceğin getirebileceği muhtelif değişimler ve özellikle, hayatımıza, topluma ve en önemlisi bizi biz yapan değerlerimize olumlu ve olumsuz etkileri. Öylesine distopik ve ürkütücü konulara denk geldim ki, çocuklarım için endişelenmeden edemedim. Tabi bu değişimler bugünün gözüyle ürkütücü geliyor belki bizlere. Tıpkı iki yüz evvelki insanlara bugünkü teknolojileri anlatmak gibi. Bize ne kadar normal gelse de herhalde onlara da o zaman ürkütücü gelecekti.

Haberin Devamı

Uçakta laptop yasağı kitap yazdırdı

 

GELECEĞİN BİLİNMEZLİĞİ CEZBEDİCİ

- Kitabınız nasıl tepkiler alıyor? Gerçekçi ya da fantastik bulanlar arasında hangisi ağır basıyor?

 Kitabımdan çok ağırlıklı olumlu tepkiler alıyorum. Gelen en büyük eleştiri genelde ilk bölümünün fazla geleceği anlattığım ve hikayeden uzaklaştığı yönünde. Ama kanımca bu bölümde anlattığım konular çok önemli. Benim bu eseri yazarken temel hedefim okura bir 2048 dünyası yaratmaktı. Son otuz yılda ve özellikle son on yılda yaşanan değişimleri şöyle bir düşününce gelecek otuz yılda yaşanabilecekleri bir nebze de olsa okura anlatmak istedim. Ama bir dahaki romanımda bu eleştiriyi de göz önünde bulunduracağım tabi.

 

Haberin Devamı

- İnteraktif son yapmanız nasıl karşılandı? Okuyucularınızın yazdığı 'son'lar arasında en çok hangisinden etkilendiniz?

 Aslında fikri beğenen de çok oldu, keşke sonu sen yazsaydın da bizi uğraştırmasın diye takılanlarda. Benim temel hedefim okuyucuyu bir nebze olsun hikayeye çekmek ve gençlerin çok sevdiği bir inovasyon katmak istedim. Aslında okurdan istediğim Geleceğin bilinmezliği, yapay zekaların, geleceğin, toplumsal ilişkilerinin dostluklarının, aşkının geldiği noktaları kendi bakış açılarına göre değerlendirmeleriydi. Bunda da başarılı olduğumu düşünüyorum çünkü tahmin ettiğim gibi bütün olasılıkları içeren sonlar aldım.  

 

ESERLERİMİZİ YURTDIŞINA İHRAÇ ETMELİYİZ

Haberin Devamı

- Kitabınızı yurtdışında da  tanıtmak istiyorsunuz. Bu konuda neler yapmayı düşünüyorsunuz?

 Şu an roman İngilizceye çevriliyor. Ilk hedefim Londra Kitap Fuarı’nda bir takım yayın evleri ile temas kurmak. Tabi İngiltere pazarı çok rekabetçi ve dünyanın her yerinden yazarlar bu pazara girmek istiyor. Dijital ortamda pazarlamak da bir opsiyon. Ayrıca romanın sesli versiyonunu da hazırlayacağım. Nasıl ülkemize yüzlerce yabancı yazarın kitabı giriyorsa bizlerin eserleri de yurt dışına ihraç edilebilir diye düşünüyorum. Özellikle kitap okumayı çok seven batı toplumlarında benim ki gibi distopik olmayan, geleceği hayatın olağan akışı içinde anlatan bir romanın yurt dışında ilgi uyandıracağını umuyorum. Gelecek hepimiz için bir soru işareti ve romanımın bir şekilde bu bilinmezliğe ışık tuttuğunu umuyorum. Gelecek tahmin edilemez tabiki.

 

Yazarın Tüm Yazıları