Paylaş
Beki İklala Erikli, Robert Kolej ve Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nü bitirdikten sonra önemli şirketlerde üst düzey yönetici olarak çalışmış. Bir süre sonra psikoloji ve enerjilerle ilgilenmeye başlayan Beki Hanım, dünyanın öbür ucuna gidip eğitimler almış. Öğrendiklerini ‘Meleklerle Yaşamak’ adıyla yazdığı ve seri haline getirdiği kitaplarla herkesle paylaşan Beki Hanım, aslında hepimizin aynı duru görüşe sahip olduğumuz, fakat sezgilerimizi dikkate almadan yaşamayı seçtiğimizden bundan uzaklaştığımızı anlatıyor.
- Küçük yaşta psişik özelliklerinizi fark ettiğinizden fakat kullanmadığınızdan bahsediyorsunuz? Biraz anlatabilir misiniz?
- Aslında çocukken hepimizin sezgileri çok açıktı, fakat çoğumuz büyürken altıncı hissimizi kapatmayı veya hiç kullanmayıp bir kenara atmayı öğrendik. Aslında beş değil, altı hisle doğduk hepimiz... Küçükken evde farklı enerjilerin olduğunu hisseder, doktor olan anneme ‘Anne, orada bir şey var’ diyerek ağladığımı hatırlarım. Annem ışığı açıp, ‘Bak kızım hiçbir şey yok orada’ dese de ben bir şeylerin varlığını biliyordum. Evden ayrılana kadar annemin evindekı koridorun ışığı açık uyumuşumdur.
- Aslında analitik bir eğitim almışsınız, değil mi?
- Robert Kolej’de okudum, Boğaziçi İşletme’yi bitirdim ve Procter & Gamble’da 13 yıl üst düzey yöneticilik yaptım. Gömebildiğim kadar derine gömdüm bu yeteneklerimi. Son derece bilimsel bir ortamda yetiştiğim için zamanla durugörümü hatta sezgilerimi yok saymayı öğrendim. Pek çok çocuk ve yetişkinin yaptığı gibi... Sadece verilerle ve fiziksel olanla hareket etmeyi seçtim yıllarca.
HAWAİİ’DE PSİKOLOJİ DOKTORUNDAN EĞİTİM ALDIM
- Aynı yetenekleri fark etmeniz ne zaman gerçekleşti? Nasıl bir olay vesile oldu?
- Frankfurt’ta yaşarken bir arkadaşım meleklerle ilgili bir kitap verdi. Fena dalga geçtim içimden... Ama can sıkıntısından, elimde İngilizce kitap olmadığı bir dönemde okumaya başladım kitabı. Kitapta meleklerden yardım istemeden onların bize yardım edemeyeceğini, ama yardım istediğimizde mucizelerin olabileceğini okudum. Aslında sadece dalga geçerek, inanmadan yardım istedim meleklerden ilk başta... ‘Olsun da göreyim!’ diyerek. Sonra öyle mucizeler yaşadım ki, ‘Artık bundan sonrası benim için veridir’ dedim. 77. mucizeden sonra bu kadarı da tesadüf olamaz dediğiniz bir an geliyor. Ondan sonra melekleri araştırmaya karar verdim. Tükürdüğümü de yaladım tabi.
- Nasıl bir eğitim aldınız, eğitiminiz bu yetilerinizi nasıl etkiledi?
- İstediğim eğitimi almak için birkaç kez Hawaii’ye gittim ve psikoloji doktoralı Dr. Doreen Virtue’dan meleklerle iletişim kurmak, yaşam ötesiyle iletişim, geçmişi şifalandırmakla ilgili eğitimler aldım. Sonrası iplik söküğü gibi geldi. Bir kez meleklerinizin mesajlarını net duymayı, o mesajları almayı öğrenince gerisi geliyor. Aslında doğuştan hepimizde olan yeteneklerimizi, özümüzü bulmamızı sağlıyor meleklerle iletişim kurmayı öğrenmek... Hatırlamak desem daha doğru olacak.
HAYATIM DEĞİŞİNCE HERKESLE PAYLAŞMAK İSTEDİM
- Kitap yazmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz?
- Meleklerle çalışmaya başladıktan sonra ‘Ben bu kadar sene bütün bunlardan habersiz nasıl yaşamışım’ dedim kendi kendime. Sonra da ‘İnsanların bunları bilmesi gerek’ dedim. ‘Benim hayatım değişti meleklerle çalışınca, herkesinki değişsin, herkes meleklerin mucizelerini yaşasın’ istedim ve içimdeki ses, yani meleklerim bana mütemadiyen ‘YAZ’ demeye başladı. Sonunda aldım elime kalemi...
- Kitap yazmak dışında eğitimler de veriyorsunuz. Hangi konularda eğitim veriyorsunuz?
- Meleklerle iletişim kurma seminerleri, ya da sezgisel zekamızı kullanma eğitimi diyebilirsiniz verdiğim seminerlere. İş hayatında, ya da yaşamımızın her anında meleklerin mesajlarını almayı, hiç tanımadığımız birine meleklerin rehberliğini iletebilmeyi, geçmişten getirdiğimiz konuları çözümlemeyi, yaşam amacımızı bulmayı ve karşımızdaki insanlara bu konuda rehberlik verebilmeyi öğretiyorum insanlara. İşin teorisi kitaplarda var, seminerlerde amaç bunun ötesine geçmek. Kitaplarda ve CD’lerde yapamadığımız her şeyi bizzat deneyimleme, iki gün meleklerle yaşama fırsatı buluyor katılımcılar. Ondan sonrası da zaten çorap söküğü gibi geliyor... Şirketler de farkındalığı, stresi, yoğun enerjilerle başa çıkmayı, verierin yanında sezgilerini dinlemeyi, meleklerle imkansız görünen işleri başarmayı öğtermek için talep ediyorlar seminerleri.
TESADÜFLER BİZE YOLLANAN İŞARETLER ASLINDA
- İnsanların içsel sesleri ve sağduyularıyla bağlantı kurmaları zor mu? Buna neler engel oluyor?
- Aslında en doğal şey içimizdeki sesi dinlemek, altıncı hissimizin varlığını, onu nasıl kullanacağımızı hatırlamak. Fakat senelerce çoğumuz benim gibi tüm bunları unuttuğu için hatırlamak gerekiyor. Yüreğimizin sesidir meleklerimizin sesi. Bize ‘Şah damarımızdan daha yakın olan Allah’ın bizlere yolladığı, onun sevgi dolu elleridir melekler. Melek kelime anlamı olarak Allah’ın mesaj vereni demektir. Meleklerimizi duymak için zihni susturmak ve meleklerimizin sesiyle ‘öteki sesi’ ayırt etmeyi öğrenmek gerekiyor. Aslında bıkıp usanmadan sevginin, doğrunun yolunu fısıldayan bir ses var hepimizin içinde. Kimimiz bu sesi içses olarak alıyoruz, kimimiz için bu içimizdeki his, kimimiz de ‘bana malum oldu’ diyoruz. Bazılarımız görseliz, melekler görsel mesajlarla fısıldıyorlar o zaman mesajlarını bizlere...Tüyler, ard arda kaşımıza çıkan sayılar, bozuk paralar, gökkuşakları, melek şeklinde bulutlar meleklerin bizlere yolladığı işaretler aslında.İlk başta zihnimiz diyor ki, ‘Tesadüf... Yok canım, bana öyle geldi’ Bir süre sonra bu işaretlerin algıda seçicilik değil, Paolo Coelho’nun Simyacı adlı eserinde yazdığı gibi evrenin, ya da meleklerin işaretleri olduğunu anlamaya başlıyorsunuz.
Paylaş