Paylaş
Türkiye’nin en köklü eğitim kurumlarından birinin müdürü olmasının yanısıra, bilime ve kültüre milyon dolarlık yatırımlar yapan Tatış’la eğitim sistemimizi ve İzmir’e yapılması düşünülen mega-müze projesini konuştuk.
Şunu özellikle belirtmek istiyorum ki; kendisiyle sohbet ederken bir İzmirli
olarak, böyle öncü ve yenilikçi bir eğitimcimiz olduğu için şanslı olduğumuzu düşündüm. Bilimadamlığının meslekten, hatta adamlıktan bile sayılmadığı ülkemizde İzmir’e ‘Planetaryum’ gibi büyük bir bilim yatırımı kazandırdığı için hem kendim, hem de oğlum adına çok teşekkür ediyorum.
Türk Koleji’nin 60’ncı yılı size neler hissettiriyor?
Kuruluşumuz 1950’de gerçekleşti. Ankara’da izni veren müsteşar babama, ‘İsminizi ben vermek istiyorum, Türk Koleji olsun’ demiş. Çünkü o zaman çok fazla azınlık ve yabancı okulları varmış. ‘Siz bu okulları da geçeceksiniz’ demiş. O günden bugüne altyapı ve eğitim için hiçbir masraftan kaçınılmadı.
Babanız çok önemli bir eğitimci aynı zamanda da girişimci bir işadamıymış...
Babam Bahattin Tatış 58 sene okulun başındaydı. Matematik öğretmeniydi, üç kitap yazdı. Birçok önemli kişiyi babam yetiştirdi, 89 yaşında vefat edene kadar yenilikçi ve coşkulu tavrını sürdürdü. 1950’de 16 öğrenciyle kurulup 5 bin öğrenciye çıkmıştık. Şu an 3 bin öğrenci civarındayız. Türkiye’nin neresine gitseniz bir Türk Koleji mezunu bulursunuz.
TÜRKİYE’DE YAPILMAYANI YAPTIK, BİLİME MİLYON DOLARLAR YATIRDIK
Türkiye’de birçok ‘ilk’ okulunuzun bünyesinde gerçekleşti değil mi?
Türkiye’de ilk özel Anadolu Lisesi’ni biz kurduk. Hatta ben ilk fikri verdiğimde müdürler, ‘Başvurmayalım, alamayız’ dedi, ama başvurduk ve Milli Eğitim kabul etti. Herkes şaşırdı. Türkiye’nin ilk özel üniversitesi olan Yakın Doğu Yüksekokulları’nı da Özel Türk Koleji kurdu.
Türkiye’de kimse bilime yatırım yapmazken siz İzmir’e koskoca bir Planetaryum kazandırdınız? Zorunuz neydi?
Türkiye’nin ilk Planetaryum’u biziz. Zaten Türkiye’de yapmak isteyen her kurum bize danışıyor. Karşılığı olmayan çok büyük yatırım. Bize maliyeti 1,5-2 milyon dolar oldu. Yılda 12 bin çocuk geziyor, belediyeler çocukları gönderiyor, şehir dışından birçok çocuk geliyor. Yani bence yaptığımız yatırımın karşılığını aldık.
SINAVLARDAKİ BAŞARI KESİNLİKLE HAYATTA BAŞARININ GARANTİSİ DEĞİL
Siz aynı zamanda sanayiyle de uğraştınız. Sanayide ve teknolojide ileri gitmek için nasıl bir nesil yetiştirmeliyiz?
Biz sanayide ülkenin 2-3 üniversitesinden mezunları kabul eder, onları bile eğitime alırdık. Türkiye’de maalesef üniversite mezunlarının yüzde 90-95’i iyi yetişmiyor. Giriş sınavlarında birinci olan çocuklarsa kayıp, bugün neredeler, hiçbiri bilimadamı değil. CEO’lara bakarsanız belki okullarında çok başarılı değillermiş ama sosyal anlamda her faaliyete katılmışlar, birkaç dil öğrenmişler. Yani yeni nesil tam donanımlı olmalı, sadece sınavlar kesinlikle yeterli değil.
Bizde bir sürü de üniversite var maşaallah..
Hindistan’da, Arabistan’da eskiden lise mezunlarına ayda 100 altın verilirken üniversite mezunlarına 50 altın veriliyormuş. Çünkü kültürel ve eğitimsel anlamda gelişmelerini istemiyorlarmış. Biz de bunun aynısını şimdi yapıyoruz. Üniversite imkanı veriyoruz ama iyi yetişmemesini sağlıyoruz.
ÜZÜLEREK
SÖYLÜYORUM TÜRKİYE
GENÇLERİNİ EĞİTİMSEL
ANLAMDA KATLEDİYOR..
Bir eğitimci olarak eğitim sistemimiz
hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Çocuklarımıza verdiğimiz eğitimden memnun değiliz.
Çocukları ezbere ve sınava endeksli yetiştirmek zorunda kalıyoruz ve bundan sıkıntı duyuyoruz. Bence Türkiye şu anda büyük hata yaparak neslini eğitimsel anlamda katlediyor. Çocuklarımız ilkokul 2–3’den itibaren dersaneye başlıyor. 8’nci sınıfta hepsi gözlüklü, sıkılmış, yorulmuş hale geliyorlar.
Dershaneler de Türkiye’de bir mecburiyet
haline geldi sanki...
Türk Eğitim Derneği Başkanı’nın söylediğine
göre,şu anda Türkiye’de 3 bin civarında
lise varken 4 bin civarında dershane varmış.
Yani korkunç birşey. Dershanede
çocuklar sınav taktikleri
ve ezbercilik dışında bir
şey öğrenmiyorlar.
OSMANLI PARALARI
KOLEKSİYONUMLA DEĞERLERİMİZİ
KORUMAK
İSTİYORUM
Sizin iyi bir koleksiyoncu olduğunuzu biliyoruz. Neler var koleksiyonunuzda?
Esas koleksiyonum Osmanlı paraları. 30 senedir Osmanlı altın ve gümüş paralarını biriktiriyorum. Şu anda 4 bin 800 parçaya ulaştım. Bu koleksiyonu tamamlamak çok zor. Türkiye’de kimsede olmayan parçalar var. Orhan Gazi’den başlayarak tüm padişahların paraları var. En önemli parçalardan biri ise İzmir Altını. 2. Mustafa döneminden 1500’lerden gelen bu altının Türkiye’de en sağlamı bende bulunuyor.
SANAYİ YERİNE BAŞKA ALANLARDA GELİŞMELİYİZ
İzmir’in genel durumunu nasıl buluyorsunuz? Gelişimi yeterli mi sizce?
İzmir kötü gelişmedi, kısmi göç aldı, varoşlarda tersine göç başladı. İzmir’de sanayi yerine başka alanlarda gelişmeliyiz. Bence İzmir mesela özel üniversiteler şehri olmalı. Dışarıdan gelen bir sürü öğrenci, şehirde yiyor, içiyor, ev kiralıyor, tüm yıl yaşıyor. Ya da özel hastaneler şehri olmalı, müzeler yani kültür şehri olmalı. Böyle olursa şehir kaliteli göç alır. Zaten fazla da büyümesin İzmir.
İNGİLİZCE YABANCI DİL SINAVINDA TÜRKİYE İKİNCİSİ OLDUK
Siz sadece İngilizce eğitim mi veriyorsunuz?
Birkaç dile önem veriyoruz. ÖSS’nin eşdeğeri yabancı dil sınavında geçen sene Robert Kolej’in arkasından Türkiye ikincisi olduk. Almanca, Fransızca ve İspanyolca’yı da veriyoruz. Hatta 6. sınıfta yabancı dil eğitimine başlıyoruz. Amacımız lise sonda üç dil konuşabilen gençler yetiştirmek.
Bir de yine bir yenilik, ‘Hobi Center’ kurmuşsunuz değil mi?
Herkesin içinde bir cevher olduğuna inanıyoruz. Ama küçükken insanlara şans verilmediğinden bu cevherler sönüp gidiyor. Biz çocuklara her imkanı vererek gelişimlerine imkan sağlamayı amaçlıyoruz. Zaten Özel Türk Koleji’nden yetişmiş bir çok sporcu ve sanatçı vardır. Haluk Bilginer, Kaya Peker bunlardan birkaçı. Bu fikirle ‘Hobi Center’ kurduk.
AZİZ KOCAOĞLU’NUN İZMİR İÇİN BİR ŞANS OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM
İzmir’e çok önemli bir mega müze kazandırmak için çalışıyorsunuz değil mi?
Belediyeyle ile İzmir Kalkınma Koordinasyon Kurulu kurulduktan sonra ilk eksikliğin müze olduğuna karar verildi. Şu anda İzmir belediye sınırları içerisinde 14 noktada kazı yapılıyor. Her yıl bin 300 civarında yeni eser çıkıyor. İzmir’deki üç arkeoloji müzesinde şu anda 7 bin eser sergilenirken bu yeni eserler bu müzelerin depolarına konuyor. Arkeoloji Müzesi’nin deposunda 60 bin eser var. Dünyanın hiçbir yerinde böyle servet yok. Ben dünyanın birçok müzesini geziyorum. Özellikle Berlin’deki Bergama Müzesi muazzam.
Evet gezmiştim ve çok duygulanmıştım...
Yani adamlar dünyayı soymuş. Altar, Milet Kapısı muazzam, harikulade. Atina Müzesi’ne de gittim. Yüz milyonlarca euroya yapılmış konsepti güzel, binası güzel ama içi bomboş. Doğru düzgün eser yok. Küçücük parça eski taş bulmuş, etrafını alçıyla tamamlamış onu tarihi eser yapmışlar. Ama bu müzeyi senede 3 milyon kişi geziyormuş. Bir de bir sürü alışveriş yapılıyor. Şehre büyük katkısı oluyor.
Aynısı neden İzmir’de olmasın?
Müzelerin İzmir’e kazandıracaklarını komisyona ve Aziz Bey’e sunduk. Olumlu baktılar. Zaten ben Aziz Kocaoğlu’nun İzmir için bir şans olduğunu düşünüyorum. Bakanlığa da aktarıldı, müze konusu hızla ilerliyor. Sadece yer konusunda bir sıkıntımız oldu. Ama şimdi bu konuda da gelişmeler oluyor. Eski Sümerbank’ın olduğu yer de gündeme geldi, düşünülüyor.
Paylaş