İzmirli avukat ‘Uçan Kız’ Avrupa Atletizm Lideri

İZMİR’in yetiştirdiği, Türkiye’nin en önemli atletlerinden Aycan Kurtcan, veteran olarak devam ettiği atletizmde dünya çapında başarılı. Atletizmin gelişmesi, kız çocukları ve kadınların atletizmle buluşması için yaptığı çalışmalar ile geçen yıl ‘Avrupa Atletizm Kadın Lideri’ listesine giren Kurtcan, İzmir Atletizm Spor Kulübü Başkanı olarak bu yönde çalışıyor. Avukat olan ve geçen yıl Kadir Has Üniversitesi’nde ‘Spor Hukuku ve Yönetimi’ eğitimi alan Kurtcan, olimpiyat sporcusu çıkarabilmemiz için olimpiyat seyircisi yetiştirmemiz gerektiğini söylüyor ve bu nedenle Türk Milli Olimpiyat Komitesi’nde gönüllü çalışarak bu kültürü yaymaya çalışıyor.

EN BÜYÜK ŞANSIM KÜÇÜK YAŞTA KENDİMİ KEŞFETMEM
- Atletizme nasıl başladın?
- İzmir’de doğdum, subay ve avukat babamın görevi için 4 yıl Doğu’da yaşadık. Henüz 1. sınıfta Elazığ Atatürk İlkokulu’nda beden eğitimi öğretmenimin başının etini yiyerek, katıldığım ve 5. sınıflara kafa tutarak 300 kişi içinde 6. bitirdiğim Doğu İlleri Atatürk Koşusu ilk önemli başarım. Sonrasında voleybol oynasam da babamı dinleyerek atletizme döndüm.
- Aslında aileler çocuklarının atletizm yapmasını her zaman desteklemiyor ama...
- Ben çok şanslıydım. Ailem beni hep doğru yönlendirdi. Ben de bu sayede çok küçük yaşta kendimi keşfedebildim. Derslerim iyi olunca istediklerime izin verildiğini fark ettim ve zamanımı çok iyi yönetmeye başladım. Çok doğru antrenörlerle çalıtım. Milli güreşçi Ziya Suvar’ın desteği ile Ankara’da atletizm yaparken antrenörüm engelli koşular için ideal esneklikte olduğum inancıyla beni sporcularına dahil etti.

HER YARIŞTA REKOR ALINCA LAKABI ALDIM
- Hangi antrenörlerle çalıştın?
- Antrenörüm rahmetli Orhan Altan sprint, engel ve atlamada milli takımın önemli sporcularını yetiştiren Türkiye’nin en iyi antrenörlerindendi. İzmir’e döndüğümde antrenörüm beni Dr. Hikmet Kandeydi’ye teslim etti. 15 yaşımda spor hayatımda yepyeni bir dönem başladı. Atletizm eğitimini Almanya’da almış, zamanın her türlü bilgi ve teknolojik gelişmelerini yakından takip eden ve en önemlisi de spora, sporcuya, atletizme gönül veren hocamla çok güzel başarılar kazandık.
- Profesyonel spor hayatında hangi başarılara imza attın?
- Tam 12 yıl süren profesyonel atletizm hayatımda, yüksek atlamada 28 Türkiye rekoruna imza attım. Türkiye’de çıtayı ilk olarak 1.80 metre yüksekliğe koyduran atlayıcı oldum. Her yarışta ya rekor kırdığım ya da egale ettiğimden “Uçan Kız” olarak anılmaya başladım. O dönem gazetelerin ve TRT’nin gösterdiği ilgi ve destek ile tanınan bir sporcu oldum. Balkan, Avrupa, Dünya şampiyonaları ve Üniversite Olimpiyatları dahil olmak üzere uluslararası yarışmalarda ülkemi başarı ile temsil ettim ve Bayan A Milli Takımı Kaptanı olarak takımın sorumluluk ve gözetimini üstlenme şerefine ulaştım.

SABANCI BURSU İLE HUKUK’U 6. BİTİRDİM
- Bu kadar disiplinli bir sporcuyken aynı zamanda hukuk fakültesini bitirip avukat da olmuşsun...
- Daha 6 yaşında avukat olmayı karar vermiştim ve bunun için çok çalıştım. İlk tercihim olan Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanınca spora devam ettim. Hatta yarışlar için sürekli izin kağıdı alıp derslere gidemeyince dekanımız beni çağırıp ‘kızım sen avukat mı olacaksın, sporcu mu, karar ver’ deyince. ‘Hocam izin verin ikisini de olayım’ dedim ve öyle de oldu. Rahmetli Sakıp Sabancı’ya akademik ve sportif başarılarımı anlattığım bir mektup yazınca aldığım bursla okuduğum Hukuk Fakültesi’nden 1992 yılında 6’ncılıkla mezun oldum.
- Avukatlık, evlilik, annelik deyince spora bir ara verdin herhalde...
- Öyle oldu. 2 yıl arayla oğullarım doğdu, onlarla ilgilenmek için herşeye ara verdim. Ama antrenörümün ‘hadi artık zamanı geldi, pistlere dönüyorsun’ komutuyla 12 yıl sonra kendimi yüksek minderinin üstünde buldum. Aslında şanslıydım atlayıcı olarak bırakıp, atıcı kilosunda dönmek de vardı… Haftada 3 gün antrenman yaparak veteran/master atlet olarak ülkemi uluslararası yarışmalarda temsil etmeye başladım.

LİSTEYE GİRMEKTEN ONUR DUYUYORUM
- Döndün ama gerçekten döndün çünkü rekorlar devam etti değil mi?
- Evet. İlk olarak 35-39 yaş grubu yüksek atlama Türkiye rekoru, ardından Balkan rekoru kırdım. 2004’de Avrupa Veteranlar Şampiyonası’nda da 3. lük, Avusturya’daki Dünya Masterler Salon Şampiyonası’nda 4’üncülük aldım. Torino’daki 2013 Dünya Master Oyunları’nda 19 bin sporcu arasında Türkiye’den “tek kadın sporcu-master” olarak 3 adım atlamada 4’üncü, yüksek atlamada 3’üncü olup ülkeme bronz madalya kazandırdım. 2014’de ise Budapeşte’deki Dünya Masterler Salon Şampiyonası’nda 45 yaş grubu pentatlonda (5’li yarışma) Türkiye rekoru kırarak dünya 7’ncisi oldum. Ayrıca yüksek atlamada da Türkiye rekoru kırarak dünya 4’üncüsü oldum. Geçen yıl Zagreb’deki şampiyonada 45 yaş gurubu 80 metre engellide Balkan rekoru kırıp altın madalya kazanırken, yüksek atlamada Türkiye rekoru ile altın ve 3 adım atlamada Türkiye rekoruyla gümüş madalya ile ülkeme 3 madalya kazandırdım.
- Avrupa’da ‘Kadın Lider’ seçilmen nasıl oldu?
- Türkiye Atletizm Federasyonu tarafından “2013 yılı Türkiye Yılın Atletizm Kadın Lideri” seçilerek, Avrupa Atletizm Birliği’ne (EAA) 2013 yılı “Avrupa Atletizm Kadın Lideri Adayı” gösterildim. EAA’nın kriterlerine uygun olarak, atletizmin ülkesindeki gelişimi için katkı sağlayarak, özellikle genç atletlere rol-model olarak onların gelişiminde önemli rolleri bulunan 22 kadın lideri “2013 yılı Avrupa Atletizm Kadın Lideri” olarak ilan etti. Adımın bu listede bulunmasından büyük bir mutluluk ve onur duyuyorum.

OLİMPİYAT SPORCUSU OLMADIM AMA YÖNETİCİSİ OLABİLİRİM
- Olimpiyatlara gitseydim dediğin oldu mu?
- Hedef koysaydım giderdim ama ben ‘hem eğitim, hem spor’ dedim. Belki olimpiyat sporcusu olamadım ama neden olimpiyatlara giden bir yönetici olmayayım? Atletizm Spor Kulübü olarak birçok sporu barındırıyoruz. 7’den 77’ye sporcumuz var. Hem veteran hem de profesyonel sporcu yetiştirmek istiyoruz. Hatta 7 çocuğumuzla basketbol takımımızı da kurduk. Sponsorlar bulmaya çalışıyoruz ama olmasa da biz 28 kurucu üye elimizi taşın altına koyduk, çalışıyoruz. Bu ay ‘Eğlenceli Atletizm’ etkinliğimizle ilkokul çocuklarına atletizmi tanıtacağız, engellilerle ‘Engelsiz Atletizm’ etkinliği yapacağız.
- İzmir atletizmde önemli bir şehir değil mi?
- İzmir için sporcuların kaynağı deniyor çünkü İzmir 10 ay güneşli. O nedenle herkes spor yapabilir. Kahve kültürünü azaltıp, spor kültürünü artırmak istiyoruz. Bu arttıkça çocuklar da spora yönelecek. İzmir’deki çoğu atlet Çamdibi’nden çıkıyor çünkü buradaki çocuklar stada gidip oyun oynarken atletizmci oluyor. Yani işin sırrı çocukları spor alanlarında biraz serbest bırakıp sevmelerine izin vermek, kendilerini keşfetmelerini sağlamak.