Paylaş
Son dönem cilt kanseriyle ilgili daha fazla yayın yapılmaya başlandı. Bunun sebebi ne?
Biz dermatoloji uzmanları son yıllarda artan deri kanserleri, ışıkla uyarılan dermatolojik hastalıkların artışıyla ilgili herkesi uyarıyoruz. Çünkü son yıllarda Dünya Sağlık Örgütü hem güneşin, hem de solaryumun deri kanserini arttırabildiğini açıklıyor. Çünkü deri kanseri son yıllarda inanılmaz bir artış göstermeye başladı. Hatta neredeyse diğer kanser türlerinden daha fazla sayıda rastlanıyor.
Bilgisayar başındakiler dikkat etmeli
Yazın korunuyoruz da kışın güneşi unutuyoruz…
En çok yeryüzüne ulaşan ışıklar ultraviyole A ve B. Bu ışınların dalga boyu ne kadar büyükse derideki derinliği artıyor. Ultraviyole A yazın da var, kışın da. Hatta bulutlu havalarda ya da pencere camından bile geçerek etkileyebiliyor. Kışın güneş daha etkisiz olduğundan 15 koruma faktörü yeter. UVB ise yazın daha etkili.
Bilgisayar da zararlı ışınlar veriyor değil mi?
Televizyon, bilgisayar ekranları, evdeki ışıklandırmalar da yapay ultraviyole kaynakları. Bilgisayar başında fazla kalan insanlar da güneş kadar olmasa da, yine zararlı ışınlara maruz kalıyor. Hatta bazılarının yüzünün gri-siyah renk aldığını bile görebiliriz. Lekelerin artmasına bile sebep olabiliyor.
Bronzlaşma derinizin kendini güneşten koruma çabasıdır
Bronzlaşma bir deri hasarıdır diye bir yazı okumuştum. Siz ne diyorsunuz?
Çocuk doktorları, ‘Bebekleri 5-10 dakika cam kenarında tutsanız bile D vitamini için yeterli’ diyor. Vücudumuzun immün sistemi zararlı ışınlara, kanserojen ajanlara karşı kendini korumaya çalışıyor. Derinin belli bir noktasına giren belli bir enerjiyle gelen UVA veya UVB kimyasal bir reaksiyona sebep oluyor. Vücut hemen uyarılıyor ve melanin pigmentleri derinin üzerinde bir kalkan olsun ve ışığı yansıtsın diye uğraşıyor. İşte bu bronzlaşmaya sebep oluyor ki bu bir savunma mekanizmasıdır.
Sarışınlar ile esmerler arasında fark var mı?
Sarışınlarda daha açık, daha çabuk yıkılabilir bir melanin tipi var, esmerlerde ise daha koyu, daha sıkı. Zencilerde çok koyu bir melanin tabakası ve ultraviyoleye karşı müthiş bir korumaları var. Bu nedenle sarışınların daha dikkatli olması gerekiyor. Ama aynı şekilde sarışınlarda leke tedavisi de daha kolay. Nasıl koyu renk duvarın rengini açmaktansa açık renk duvarınkini açmak daha kolaysa aynı şey deri için de geçerli.
Mutlaka ben haritanızı çıkarttırın ve takip edin
Benlerimizi sık sık kontrol ettirmeli miyiz?
Bazı benler doğuştan, bazıları da sonradan gelişir. Bir insanda ortalama 30 yaşına kadar ben gelişimini kabul ediyoruz. Sık sık kontrol ettirilmese de mutlaka bir kez dermatolog doktora gidip benlerinizi sınıflandırmanız, ben haritanızı çıkartmanız gerekir. Böylelikle sonraki yıllarda benin değişimleri kolayca takip edilerek gereken müdahale yapılabilir.
Yaşımız ilerledikçe hepimizde lekeler oluşacak mı?
Lekelenme şimdi daha genç yaşlarda da görülüyor. Bu kişinin ışık tutuculuğunun artması ile ilgili. Genellikle hormonal olduğu düşünülür. En çok gebelikte görülür. Bazı depresyon ilaçları, ağrıkesiciler, antibiyotikler, idrar sökücüler gibi ilaçlar bile lekelenmeye neden olabilir. Bazen güneş koruma kremleri bile leke yapabilir.
A vitamini yaşlanmaya karşı altın değerinde
Yediklerimizle cilt sağlığını korumak mümkün mü?
Bir kere çok su içmek gerekli. Hücreyi gençleştirdiği gibi atıklarında atılmasını sağlıyor. Ağızdan veya lokal E ve C vitamini alınabilir. Saç, tırnak için çinko. Ama en önemlisi ve yaşlanmaya karşı koruyanı altın değerindeki topikal A vitamini.
Nereden buluruz bu A vitaminini?
Çok şeyde var. Yeşil yapraklı sebzeler, turunçgiller, et gibi her şeyde var. Doğrusu her şeyden dengeli beslenerek faydalanmak. Omega 3 ve Omega 6 da önemli. Özellikle Omega 6 çuha çiçeği yağı, akşam sefası yağı gibi esansiyel ürünlerde bulunuyor. Hatta kadın doğum doktorları lohusalıkta ve menopoz sonrası öneriyor. Biz dermatologlar da atopiklere, alerjiklere, kuru derisi olanlara ağızdan öneriyoruz.
Cilt gençleştirmelerinde yara iyileştirilmesinden yola çıkılıyor
Yeni cihazlar tanıtılıyor hangisinin doğru olduğunu nasıl bileceğiz?
Yaşlanma doğal bir süreç, engellenemez ama günümüzde geciktirilebiliyor. Sadece cildi düşünürsek dünyada son dönemde bu konuda çok ilerleme kaydedildi. Her şey yara iyileştirilmesinden yola çıkılarak ilerliyor. Bir sürü yöntem var ama en çok kullanılan radyofrekans uygulamaları.
Yurt dışında neler yapılıyor, dünyadaki trendler ne?
Amerika ve Avrupa’da çok yüksek boyutlu yani derinin çok altlarına inebilen karbondioksit lazerler kullanılıyor. Katıldığım tüm kongrelerde şimdi hep bundan bahsediliyor. Fraksiyonel denilen teknik, tüm alanları değil, bazı alanları hedef alarak iyileştirme. Komplikasyon ihtimali düşük, dolması gereken alan doluyor, ağır deri rahatsızlıkları, çökük çatlaklar, akne veya yanık izleri gibi eskiden tedavisi mümkün olmayan rahatsızlıkları bile bu yöntemle tedavi edebiliyoruz.
Doktor kontrolü olmayan yerlerde cilt işlemleri yaptırmayın
Yanlış yapmamak için nelere dikkat etmeliyiz?
Mutlaka doktor kontrolünde yapılması. Herkese uygulanmaz. Bu teknikleri gerçek deri hastalıklarının tedavilerinde kullanıyoruz. Ama kozmetik amaçlı kullanımlar doktor kontrolünde sonuç verir. O nedenle gördükleri her yere değil, doktor kontrolündeki yerlere gitsinler. Zaten lazerleri kullanma ehliyeti sadece dermatologlara ve estetik cerrahlara veriliyor.
Kendinize nasıl bakıyorsunuz?
İyi bir genetiğim var. Spor yapıyorum, A vitamini içeren preparatlar, C vitamini kullanıyorum. Bunlar doktor reçetesiyle kullanılabildiğinden herkesin ulaşması mümkün olmuyor. Ama herkesin cildini temizlemesini, güneş koruyucusu sürmesini tavsiye ediyorum.
Çocuklukta güneş yanığı olanın cilt kanseri riski fazla
Eskiden kolayı, zeytinyağını sürüp yatardık diyenler var.
Evet, eskiden bilim, bilinç ve teknoloji bu kadar gelişmemişken bu hatalar yapılmış olabilir ama zararın neresinden dönülse kardır. Çocukluk yaş grubu ile erişkinler arasında da zarar görme açısından fark var. Çünkü bir insan 18 yaşına gelene kadar tüm hayatı boyunca alacağı ışımanın yarısını almış kabul ediliyor. Bir kere bile güneş yanığı olan kişilerde kanser riski ciddi oranda artabiliyor. Bu nedenle özellikle çocukları yazın 10 ile 16 arası güneşe çıkarmamak çok önemli.
Bu faktörler de iyi anlaşılmıyor. Kolay anlatmak mümkün mü?
50 koruma ile 15 arasında, koruyuculuk değil süre açısından fark var. Mesela benim için minimum eritem dozu, yani kıpkırmızı olmam için geçen süre 10 dakika. Daha esmer biri için 30 dakikaysa, benim 30 koruma faktörlü kremle o seviyeye erişmem 30x10=300 dakika, esmer kişinin ise 30x30=900 dakikadır. Kremleri buna göre kullanmak daha doğrudur.
Paraben diğer maddelerden daha fazla riskli değil...
Hangi güneş koruma kreminin bizim için doğru olduğunu nasıl bileceğiz?
Lekelenme eğilimi olanlar daha çok fiziksel filtre içeren yani çinko oksitli, titanyum dioksitli gibi ışığı hiç geçirmeyen kremleri kullanmalı. Gerçi bunlar yoğun ve bembeyazdır. Kimyasal olanlar ışığı geçirseler de zararını azaltıyorlar. Biz kişinin cildine göre buna karar veriyoruz.
Son dönem bir de paraben çıktı başımıza. ‘Aman parabenli kozmetik ürün almayın, kanser yapar’ deniyor..
Parabene gelene kadar etrafımızda kanser etiyolojisine giren o kadar çok kimyasal madde var ki. Paraben de riskli ama daha çok alerji yapıyor. Ayrıca sadece kozmetik ürünlerde değil ilaçlardan, deterjanlara şampuanlara kadar her şeyde paraben var. Paraben ancak diğer maddeler kadar riskli...
Cilt tümörleri vücudun güneş gören bölgelerinde oluşuyor
Cilt tümörleri daha çok nerelerde görülüyor?
İlginçtir saçı olmayan kişilerde en çok baş bölgesinde tümöre rastlıyoruz. Çünkü başlarına koruma kremi sürmeyi unutuyorlar. H bölgesi dediğimiz kulaklar, burunun olduğu bölge, dışarıda çalışan kişilerde ellerinde, kadınlarda etek giydiklerinden diz altında tümör görülebiliyor.
Nasıl farkediliyor peki?
Çok farklı tiplerde olduğundan cildin üzerinde çok değişik tümörler gelişebiliyor. Benlerden gelişen, renk pigmentlerinden, derinin kendi katmanlarından gelişen tümörler olabilir. Olmayan bir lezyonun gelişmesi, kendiliğinden büyüyen ve geçmeyen bir kızarıklık, kabuklanma, sertlik, kanamalı ben gibi daha birçok şekilde görülebilir.
Paylaş