İstediğim gibi çeyiz bulamayınca ev tekstili işine girdim

GÜL GÜLER, İzmir’de kurduğu ev tekstili işini büyüterek hem yurt içi, hem de yurt dışında marka olmayı başarmış.

Endüstri mühendisliği eğitiminden sonra girdiği sektörde bugün birçok ülkeye ihracat yapan Güler, içine sinmeyen yerlerde ürünlerinin satılmasına izin vermiyor.

>> İş hayatına nasıl başladınız?

Dokuz Eylül Üniversitesi, Endüstri Mühendisliğini bitirip aile şirketimiz Bilginoğlu Yağ’ın ihracat bölümünde işe başladım.

>> Endüstri mühendisliğinden ev tekstiline geçişiniz nasıl gerçekleşti?

Endüstri mühendisleri her sektörün üretiminde çalışabildikleri için, sektör değiştirirken zorlanmadım. Kendi şirketimi kurarak keyif aldığım bir konuda hedeflerime ulaşmayı seçtim.

>> Ev tekstilini neden seçtiniz?

1989 yılında evlendiğim zaman akla çeyizciler gelirdi. Çeyizler ise annelerin kendi zevklerine göre hazırladıkları ama günlük kullanıma elverişli olmayan ürünlerdi. Kendi evim için alışverişe çıktığımda zevkime göre tekstil ürünleri bulamadığımı fark edip bu sektöre yöneldim.

>> İş yaşamınızdaki kilometre taşları nelerdir?

İş yaşamında başarılı olmanın ilk şartı, yaptığınız işi sevmek. Babam Erden Bilginoğulları, iş hayatı için tavsiyelerinde bana sabırlı olmayı öğretti. 1994 yılında muhtelif ev tekstili ürünlerinin satışı ile başlayan tekstil ticareti ile tanışmam, yurt dışı fuarlara ziyaretçi ve katılımcı olmam, daha sonraki yıllarda üretim, ihracat, ithalat ile mağazalarımda satılan ürünlerin başka mağazalarda bulunmamasını sağladı.

Biz marka olmadık müşterilerimiz bizi marka yaptı

>> Günümüzde marka yaratmak ya da korumak bu kadar zorken, siz bunu nasıl sağlıyorsunuz?

Marka olmamı sağlayan unsurlardan en önemlisi, yaptığım işi en iyi şekilde yapmaya çalışmamdır. Detaya çok önem veririm, Alsancak mağazamızda bir ton renk farkı var diye tüm dolapları tekrar boyattığım oldu. Ürünlerimi alıp satmak isteyen firmaların satış yeri ve satış koşulları bize uymadığı zaman ürün vermiyorum, paramızla mal alamıyoruz diye tepki gösteren oluyor.

>> Markanızı korumak adına neler yapıyorsunuz?

Markayı koruyabilmek, kesinlikle üretimden satışa kadar dinamizim gerektir, çalışma arkadaşlarımın hepsi, her toplantıda yeni bir fikir ile gelirler, bu fikri söyleyebilmeleri için bilgilerini sürekli yenilerler, bize göre bilgisi olmayanın fikride olmaz. Türkiye’de ve Dünya’da ev tekstili kullanan kadınlar ikiye ayrılıyor, evinin dekorasyonuna önem verenler ve daha az önem verenler. Birinci grup sizin ürettiklerinizi beğendiği taktirde ve siz çizginizi değiştirmediğiniz takdirde sizi marka yapar. Bize göre, biz marka olmadık, müşterilerimiz bizi marka yaptı.

Kadınların kolay elde ettikleri ne var ki

>> Bir kadın olarak ev ve iş hayatında aynı anda varolmak zor mu?

Kadınların kolay elde ettikleri ne var ki, hem evini, hem kendini, hem işini ihmal etmeyeceksin, biz kadınlar zoru başarıyoruz, dikkat ederseniz sıralama ev, kendim, iş olarak sıraladım. Her şeyden önce ailem gelir. Dünya bir yana (marka olmak dahil) eşim ve çocuklarım bir yana. Akşamları evde toplandığımızda inanmak zor ama televizyon seyretmeyiz, üstüne basarak söylüyorum, açmayız bile, beraber akşam yemeğini yedikten sonra, günün kritiğini yaparız.

İzmir’de yaşayan Çinli bir arkadaşım bu ülkede mağazamızı açacak

>> Dünyada her konuda Çin gibi bir tehlike varken, siz bunlarla nasıl başediyorsunuz?

Çin global ekonomiye çok ciddi bir büyüklük ve önemli ekonomik yük getirdi, bizim gibi firmalar için fırsat kapısı, ülkelerinde dış ticaret fazlası o kadar çok ki, kaliteli ve kreatif ürün ihtiyaçları var. Para harcamak istiyorlar, inanıyorum ki Çinli kadınlarda, bizim ürünlerimize ilgi gösterecekler, sadece bizim onlara hitap edebileceğimiz miktarlarda üretime ulaşalım. İzmir’de yaşayan Çinli bir arkadaşım var, Çin’e geri dönünce orada Gül Güler mağazası açmak istiyor.

>> Ev tekstilinde dünyada neredeyiz?

Ev tekstilinde Türkiye’nin nerede olduğunu elimizdeki ihracat rakamları açıklıyor, fason üretim olarak hızlı bir yükselişteyiz, ama ev tekstili olarak fazla marka olduğu söylenemez, markalı ürünlerinde başarıyı yakalayabilmek için ev tekstili sektörünün biraz zamana ihtiyacı var. Yurt dışı fuarlarda firma ismi değil o firmanın ürettiği markalı ürünler öne çıktığı zaman, markalı ürünlerin katma değer artışı da ülkemize katkı sağlayacak.

Deseni kaybolmayan sabunumuz çok ilgi görüyor

>> Birbirlerinden farklı ülkelerin farklı alışkanlıkları ve farklı istekleri oluyor mu? İlginç olanlar var mı?

Farklı ülkelerin kendilerine göre farklı alışkanlıkları da istekleri de var. Kültürlerarası farklar bazen taleplere de yansıyabiliyor. Ama bunları her zaman gerçekleştiremiyoruz. Sadece baskılı sabunlarda onların istediği desenleri çalışıyoruz. Mesela, Avusturyalılar Mozart deseni istiyor.

>> Deseni silinmeyen sabun sizin buluşunuz mu? Patenti sizin mi?

Yetmiş yıldır aile mesleğimiz olan yağ ve sabun sanayinde sabun üretimini yakından izleme fırsatım oldu. Endüstri mühendisliğinin verdiği bilgi ile birleştirince, deseni silinmeyen sabun ortaya çıktı. Sabunu kullanıyorsunuz, sabun bitiyor ama üstündeki desen kaybolmuyor. Patent müracaatımız var işlemler devam ediyor.

Yabancılar havlu ve bornozda ille de dantel istiyorlar

>> Kaç şubeniz, nerelere ihracatınız var?

Yurt içinde Çeşme’de mağazalarımız, Nişantaşı, Florya, Suadiye ve Kemerburgaz, Ankara, Mersin, İskenderun, Bursa, Adana, Ordu, Gaziantep, Samsun’da ürünlerimizi satan mağazalar var. İtalya, Yunanistan, Avusturya, Azerbaycan, Rusya, Kuveyt gibi ülkelere ihracatımız var. Ama yıllık ihracat tutarımın, ithalat tutarımdan, çok daha fazla olmasına dikkat ediyorum.

>> Yurt dışında ürünlerden en çok ilgi gören dikkat çeken hangileri oluyor?

Havlu ve bornoz üretimimizde dantel kullanıyoruz. İhracat yaptığımız ülkelerde olsun Türkiye’de olsun, tarzımızı, bütün müşterilerimizin beğendiğini, sadece kendi kültürlerinde daha çok kullandıkları renkleri tercih ettiklerini gözlemledik. Örneğin, banyolarında kullanacakları havlu, bornoz, banyo aksesuarları, üstündeki desenlere ve renk uyumuna dikkat ediyorlar, ama ille de dantelli olmasını istiyorlar.

>> Ürünlerinizde Türk kültürünün yansımaları var mı?

96 yaşındaki anneannem, annem, ben ve kızım, hepimiz Türk kültürü, örf ve adetleri ile yetiştik, tasarımını yaptığım ürünlerde, üretime geçmeden onlarında fikrini alırım. İzmir’de, Alsancak’ta aynı kültürde farklı zaman dilimlerinde yaşayan dört nesilin farklı görüşleri, gelecekteki değişimlerin neler olabileceği hakkında bana fikir veriyor. Örneğin, anneannemin anneme çeyiz olarak verdiği, annemin bana verdiği, benim de kızıma sakladığım el emeği göz nuru yatak örtülerini herkes beğeniyor ama kimse kullanmıyor, bende üretimimde beğenilen ama sürekli kullanılan ürünler ta- sarlıyorum. Türk motifi olarak adlandırabileceğim motifler kullanmasam da Türk kültürü ile yetişmiş olanların beğenilerini kullanıyorum.
Yazarın Tüm Yazıları