Hiçbir yere sığınımayan kadınların öyküsü

Haberin Devamı

İZMİRLİ kadınlar sığınmaevlerindeki drama dikkat çekmek amacıyla bir tiyatro oyunu hazırladı. LİYAKAT Derneği’nin “Çocuk Büyüsün Diye” projesi kapsamında sergilenecek şiddet mağduru 4 kadının hikayesinin anlatıldığı ‘SIĞINAMAYANLAR’da Liz Sarda, Yeşim Gencer, Şela Habif, Özlem Akdaş ve tiyatro sanatçısı Yusuf Nebioğlu rol alıyor.

EÇEV’le gerçekleştirdikleri uzun soluklu sosyal sorumluluk organizasyonu kapsamında çocuklar ve gençlere de eğitim vereceklerini anlatan Başkan Berkay Eskinazi, kadınların çaresizliğine dikkat çektikleri oyunu, başka dernekler ve projeler yararına da oynamak istediklerini söylüyor. Farklı meslek ve hayat tarzlarına sahip olsalar da canlandırdıkları kadınlar ve çaresizliklerinden çok etkilendiklerini anlatan amatör tiyatrocular, oyunu ve rollerini anlattı.

Haberin Devamı

BERKAY ESKİNAZİ
ÇARESİZLİKLERİ DİLE GETİRİLİYOR

- Liyakat Derneği olarak yeni bir proje yapıyorsunuz. Neleri kapsıyor bu proje?
- Projeyi, ortağımız olan EÇEV’le gerçekleştiriyoruz. Yamanlar ve Altındağ sırtlarındaki kampüslerini ziyaret ettik. Bir önceki projemiz ‘Emek Pişti, Haydi Sofraya’da dezavantajlı kadınlar üzerine çalışmıştık. Fakat şimdi EÇEV de varken, bu kez dezavantajlı çocuklarımız için proje yapalım dedik. İlk olarak ‘Sığınamayanlar’ adlı bir tiyatro oynayacağız.

- Nasıl bir oyun olacak?
- Sığınmaevinde yaşayan 4 kadının hikayesi anlatılıyor. Sığınmaevleri çok önemli fakat kadınlarımız burada ancak belli bir dönem kalabiliyor. Çıktıklarında eski hayatlarına dönmek durumunda kalabiliyorlar. Dolayısıyla kalıcı bir çözüm olamıyor. Oyunda sığınmaevindeki kadınların bu çaresizliklerini dile getirmeye çalıştık.

SADECE HÜZÜN DEĞİL MİZAH VE ESPRİYLE

- Oyun için sığınmaevine giderek gözlemlerde bulundunuz mu?
- Geçmişte Sanayi Odası Vakfı’mızda sığınmaevi ziyaretimiz olmuştu. Oyun sığınmaevinde geçiyor ama dekor sığınmaevi değil. Çünkü kadınların hayalleri, istekleri ve düşlerini tasvir etmeye çalıştık ve danteller, aynalar gibi hoş objeler var.

- Oldukça üzüntülü bir konu aslında..
- Öyle ama biz bunu hüzünle değil, mizahla döşeyerek anlatıyoruz. Yani gelenler aslında çok da keyifli bir oyun izleyecek. Güldürürken düşündürmeye çalışacağız.

Haberin Devamı

Hiçbir yere sığınımayan kadınların öyküsü

HER STK VE TOPLUM PROJESİ İÇİN OYNAYABİLİRİZ

- Oyunun yazarı, yönetmeni kim?
- Oyunumuz Ayça Üzüm adlı Dokuz Eylül Üniversitesi’ndeki bir öğrencinin bitirme tezi aslında. Ödül alan bir çalışma. Yönetmenimiz ise yine Dokuz Eylül’den Sibel Erdenk. 7 aydır çalışıyor arkadaşlarımız. 4 kadın ve 1 erkek rol alıyor.

- İlk oyun ne zaman olacak? Kaç kez oynayacaksınız?
- 18 Nisan yani bu perşembe akşamı Atatürk Kültür Merkezi’nde saat 20.30’da olacak. Ama biz farklı yerlerde, farklı projeler için de oynamak istiyoruz. Hatta Ege ve İstanbul’da başka yerlere de gidip oynayalım arzusundayız. Bunun için tüm sivil toplum kuruluşlarına çağrı yapıyoruz. Tamamen gönüllü yapılmış, her şeyiyle hazır bir oyun var. Mutlaka bunu değerlendirsinler.

Haberin Devamı

EĞİTİMLERLE LİYAKAT AKADEMİ’YE ADIM

- Siz ve dernek arkadaşlarınız genellikle toplumsal sorunları sanatsal projelerle anlatma yolunu seçiyorsunuz.
- Sanat hayatın bir parçası. Biz, sanatla tüm bu toplumsal sorunları direkt anlatmaktansa ayna tutmaya çalışıyoruz. Amacımız farkındalığı arttırmak. Ama biz özellikle bu projede sanatsal eğitimin yanısıra birçok kurumla işbirliği da yaparak eğitimler veriyoruz. Hep Liyakat Akademi’yi kurmak gibi bir hayalimiz vardı. Bu eğitimler onun ilk adımları olacak.

- Ne gibi eğitimler veriliyor?
- Bu tiyatro ile başlayan projemiz aslında sürdürülebilir hale geldi. EÇEV ile çocuklar ve gençlere de yardım ediyoruz. Kampüslerinde 15 eğitim vereceğiz. 5 Nisan’da başlayan bu eğitimler İzmir’de 2 bölge, Manisa ve Soma’da olacak ve mayıs sonuna kadar sürecek. Mesela, ‘Farkındalığınızın farkında mısınız’ adlı bir eğitim alacaklar. Karabacak Akademi Hızlı Okuma eğitimi verecek, Beden Dili eğitimini hem çocuklar hem de ailelerine veriyoruz. İzmir Reklamcılar Derneği eğitim verecek. Ayrıca bir gençten toplum, sanayici vs ne istiyor gibi yönlendirmelerimiz de var.

Haberin Devamı

BEN DE SOKAKTAKİ MAKİNEDEN PARA ALIYORUM

- Yaptığınız tüm bu projelerden nasıl sonuçlar elde ediyorsunuz?
- Biz bugüne kadar yaptığımız tüm projelerle özellikle dezavantajlı kadınlarımıza dokunabildiğimiz, hayatlarında küçücük de olsa olumlu bir değişiklik yapabildiğimiz zaman çok ama çok mutlu oluyoruz. Zaten bize kendi el yazılarıyla yazdıkları mektuplarda da bunu görebiliyoruz. Hatta biri şöyle yazmıştı: ‘Daha önce hep sokaktaki bir makineden para alan insanlar görürdüm. Bu bankamatikmiş. Şimdi benim de bir bankamatik kartım var, emeğimin karşılığını oradan alabiliyorum. Artık ben de o insanlardan biriyim.’ Biz şu an hayata tutunmuş 14 deniz yıldızımızla birlikteyiz.

Haberin Devamı

ŞELA HABİF
ÇARESİZLİKLE ŞİDDETE TESLİM OLMA HİSSİ ÇOK KÖTÜ

- Tiyatro deneyiminiz var mıydı?
- Bu benim 8. oyunum. Daha önce 7 amatör oyun oynadım. Sibel Hoca ile 4. oyunum. Sibel Hoca’dan sonra tiyatro hayatımın başladığını düşünüyorum.

- Bu oyunda yer almanız nasıl gerçekleşti?
Berkay Hanım ile daha önce bir oyunda birlikte oynamıştık. Bardakçı Baba Yatırı adlı oyundaki rolümden sonra bu oyunu teklif etti.

- ‘Sığınamayanlar’da nasıl bir karakter oynuyorsunuz?
- 3 kadın sığınmaevinde yaşarken ben kocamın şiddetinden kaçarken bir anda o evin önünde buluyorum kendimi. Oyuna girmemle birlikte oyun benimle devam ediyor. Benim anlattıklarım, hayallerimi diğer kadınlar canlandırıyor. Oyun, benim sıkışmışlığım ve çözümsüzlüğümle devam ediyor.

- Oynarken neler hissettiniz?
- O çaresizlik duygusu çok kötü gerçekten. Belki de kadın olduğumuz için aynı durumda olmasak da bunu hissedebiliyoruz. Bile bile kendini o şiddete teslim etme, geri dönme çok zor, çok sıkıntılı gerçekten.

YEŞİM GENCER
EĞİTİMLİ, PARA KAZANDIĞI HALDE BİLE

- Siz daha önce tiyatroda oynadınız mı?
- Liyakat Derneği’nin ilk üyelerindenim. Berkay Hanım ve diğer arkadaşlarımla böyle bir projede yer aldığım için mutluyum. Daha önce Sanayi Odası Vakfı’nda da birlikte çalışmıştık. Bu benim de 5. tiyatro oyunum.

- Siz nasıl bir kadını oynuyorsunuz?
- Ben de sığınmaevine sığınmış yaşamaya çalışan bir kadını oynuyorum. Şela’nın canlandırdığı karakterin gelmesiyle bizim de anılarımız canlanıyor. Onda kendimizden parçalar görüyoruz. Nedenlerimizi anlatıyoruz ve ona yardım etmeye çalışırken aslında kendimize de çare arıyoruz.

- Çaresiz bir kadını oynarken neler hissettiniz?
- Aslında kadınlarımızın çaresizlikten nasıl kaderlerine boyun eğdiklerini sergiliyoruz. ‘Emek Pişti’ projemizde de 30 kadınla başladık, ancak 15’ini tutabildik. Gerisi o sıkıntılı hayatlarına geri dönmek durumunda kaldılar. Ya çocuklarını düşündüler ya yalnız yapamayacaklarından korktular. Yani aslında kadınlar için bu durumdan kurtulmak gerçekten çok zor. İlla düşük sosyo-ekonomik düzeyli kadınlarımızda değil, eğitimli ekonomik bağımsızlığı olan kadınlarımız aynı sıkıntıları yaşayabiliyor. Benim karakterim dayak yemiyor ama psikolojik şiddet görüyor. Bence bu daha yaygın ve çevremizde çok yaşanıyor ama saklanıyor.

Hiçbir yere sığınımayan kadınların öyküsü

LİZ SARDA
EMPATİ KURMAYA KARAKTERİMİ ANLAMAYA ÇALIŞTIM

- Siz nasıl bir kadını oynuyorsunuz?
- Ben oyunda Nezihe adlı bir hayat kadınını canlandırıyorum. 14 yaşında üvey babasının tacizine uğradıktan sonra onu bıçaklayıp kaçıyor. Sığındığı Mahmut adlı adam onu satıyor ve hayatı çok trajik geçiyor. Nezihe bu kadar kötü şeyler yaşamasına rağmen hayata çok bağlı, canlı ve komik. Hayat, o yönünü yok edememiş. Çok renkli bir karakter.

- Hay Allah, oldukça etkileneceğiz gibi görünüyor...
- Öyle ama aynı zamanda çok da eğleneceksiniz. Çünkü şarkılar söylüyoruz, danslar ediyoruz, taklitler yapıyoruz. Oyun çok eğlenceli.

- Karakterinizi anlamak için nasıl bir yöntem izlediniz?
- O, kendine çözüm arayan bir kadın, ‘65 günüm kaldı ne yapacağım, başka bir sığınmaevine gitmem gerekli’ diyor. Çünkü biliyorsunuz 3 ay sonra sığınmaevlerinden çıkmaları gerekiyor. Ben empati kurmaya çalışıyorum. Nezihe nasıl konuşur, nasıl davranır, ne hisseder anlamaya ve onu vermeye çalışıyorum. Arkadaşlarım gibi ben de elimden geleni yapacağım. Tiyatro fikri ilk benden çıkmıştı ama esas önemli olan projenin EÇEV ile bağlantısının olması. Bu bizi çok heyecanlandırıyor.

ÖZLEM AKDAŞ
BOMBA GİBİ BİR OYUNLA GELİYORUZ

- Siz daha önce tiyatro oynamış mıydınız?
- Ben de daha önce EGİAD ile tiyatro oynadım. Alt yapım yok, geçen yıl başladım. Ama çok seviyorum ve gönül verdim. İşimizden ailemizden fedakarlık edip geliyoruz çünkü çok seviyoruz.

- Sizin karakteriniz nasıl?
- Benim karakterim Ayşe. Çocuk yapamadığı için evden atılmış ve sığınmaevine gelmiş. En genç karakter. Aylardır çalıştığımız oyunun artık sergilenmesine günler kaldı. Çok heyecanlıyız. Bomba gibi bir oyunla geliyoruz.

Hiçbir yere sığınımayan kadınların öyküsü

 

 


 

Yazarın Tüm Yazıları