PaylaÅŸ
Hürriyet Daily News’de köşe yazarlığı da yapan Wilco’nun eşi Gonca ise opera sanatçısı. Amerika’da aldığı eğitim sonrası Sesle Terapi çalışmaları yapan Gonca Gürses Van Herpen’e göre Wilco biz Türkleri bizden daha çok seviyor. Wilco ve Gonca ile hayata ve seçimlere dair hoş sohbetimiz sizin de içinizi ısıtacak.
Hollanda’da Fransız mutfağı eğitimi aldım
Eğitimini Hollanda’da mı yaptın?
W: Hollanda’da yetiştim ama üniversiteye gitmedim. Yöneticilik eğitimi almıştım. Aşçı olarak çalıştım, fotoğrafçılık yaptım, birçok farklı şey yaptım. Ama şimdi görüyorum ki yaptığım tüm farklı şeyleri programlarımda kullanıyorum.
Aşçılık da yaptın değil mi?
W: O konuda çok sağlam bir eğitimim var. Hollanda’da Fransız mutfağı eğitimi aldım. Koloniler nedeniyle farklı mutfaklar da öğrenebilirsiniz. Ben de Surinam mutfağını öğrendim, Japon restoranında, 5 yıldızlı otellerde aşçı olarak çalıştım.
İki bavulla Türkiye’ye geldim ve yerleştim
Peki Türkiye nereden çıktı?
W: Turist olarak birkaç kez gelmiştim. Hollanda’da yetişen bir Türk sevgilim vardı o zaman. Hatta Türkiye’ye beraber gelmiştik ama evli olmadığımızdan otelde beraber kalamamıştık. Sonra evlendik ve ben buraya gelmek istedim ama o istemedi. Zaten 2 sene sonra ayrıldık.
Sonra?
W: Fotoğrafçı olarak Türkiye’ye geldim. Birçok olaya tanık oldum, fotoğraflar çektim, sergi açtım. Sonra Türkiye’ye yerleşmek istedim ve 1999’da iki bavulla geldim.
 Yabancılara ulaşmak için Hürriyet Daily News’ta yazıyorum
Burada neler yaptın?
W: Fotoğrafçı olarak dolaşmaya başladım, kitap çıkarmak istedim. TRT’ye ‘Kaçış Planı’ diye bir program yaptım. Sonra İz TV’den belgesel teklifi geldi, ‘Wilco’nun Karavanı’nı yapmaya başladım.
Hala devam ediyor mu bu program?
W: TRT Avaz’a bir program yapmıştım ama uzun sürmedi. NTV’de ‘Wilco’nun Seçimi’ni yaptım. Şimdi de ‘Wilco ile Yaşasın Yemek’ programını yapıyorum İz Tv’de.
Nasıl bir program Wilco ile Yaşasın Yemek?
W: Farklı yörelere gidiyorum, oralarda yemekleri tadıyorum ama klasik programlardan farklı olması için o yemeklerin ana maddesine odaklanıyoruz. Mesela Van’da otlu peynir yapılışını çektik, bir bölümde bıçaklar, bir bölümde buğday, bir bölümde baharat, bir bölümde ayçiçek yağını çekeceğiz.
Yazarlık da yapıyorsun değil mi?
W: Hürriyet Daily News’a yazıyorum her çarşamba. Köşe yazarlığını çok seviyorum. Çünkü televizyonda Türkçe konuştuğumdan ve İngilizce altyazı olmadığından Türkiye’deki yabancılara ulaşamıyorum. Yazılarım İngilizce olduğundan onlar da beni okuyor.
Gonca ile tanıştığımda aklım kaldı ama bir yıl bekledim
Gonca ile nasıl tanıştınız?
Gonca: 9 yıl önce bir festivalde tanışmıştık ama o zaman beraber değildik.
Wilco: Bazen beklemek gerekiyor. Çünkü o zaman benim kız arkadaşım vardı ama aklım Gonca’da kalmıştı. Bir yıl sonra tekrar aynı festivale gittim gözlerim onu arıyor, bir türlü göremiyorum. Sonra bir anda gördüm ve o andan sonra ayrılmadık.
Şimdi evlisiniz ve kızınız var. Hollanda’ya dönme gibi bir planınız olabilir mi?
Wilco: Yok aslında. Ama ben kızıma kendi kültürümü de tanıtmak istiyorum. O nedenle belki ileride gidebiliriz.
Gonca: Ben de kültürel açıdan zenginleşmesi için bunun iyi olacağını düşünüyorum. Her ikimiz de Şira ile kendi dillerimizde konuşuyoruz. Aramızda İngilizce konuşuyorduk ama onu da anlamaya başladı.
İlk yıl trafikte beni allah korudu
Wilco, Türk kültüründe seni şaşırtan, etkileyen neler var?
Gonca: Wilco, bizi bizden daha fazla seviyor. Bazen benim kızdığım alışkanlıklarımızı Wilco anlayışla karşılıyor, bana da hoş görmem için telkin yapıyor.
Wilco: Bir ülke hakkında bilgi sahibi olmak için orada mutlaka yaşamak gerektiğini düşünüyorum. İlk yıl trafikte beni Allah korudu mesela. Şimdi öğrendim, sizin gibi kullanıyorum. Yavaş yavaş öğreniyorum.
Artık köylerde bile misafirperverlik azaldı
En çok hangi huyumuzu seviyorsun?
Gonca: Misafirperverliğimizi sevdiğini söylüyor.
Wilco: Doğru ama şimdi o da azalıyor biliyor musunuz? Köylerde bile. Ama Türkçe konuşan bir yabancı olarak ben her zaman ilgi görüyorum. Dünya değişiyor, şimdi en küçük köyde bile bilgisayar var. Ekonomi iyi oldu diyorlar ama maneviyat çok düştü bence..Dedem Hafız Burhan Gürses ama ailem başta konservatuvara izin vermedi
Gonca İzmir’den üniversiteyi bitirdikten sonra ayrılmışsın değil mi?
G: Aslında Türk Koleji’ni bitirdikten sonra aileme ‘Konservatuvara gitmek istiyorum’ demiÅŸtim ama ailem istemedi. Aslında dedem yorumcu Hafız Burhan Gürses. Ama klasik müziÄŸi hiç desteklemediler. Ben de Ä°ngilizce öğretmenliÄŸi okudum. Sonra bankacılık eÄŸitimi aldım.Â
E, opera eÄŸitimi nerelerde?
G: Daha uzaklarda. Bankacılık eğitiminde o kadar sıkıldım ki, ‘Allahım ne işim var benim burada’ dedim. Zaten 50 kilo gidip 60 kilo döndüm. Çok sesli müzik korosuna gittim önce, şan dersi aldım sonra bankada çalışırken.
Amirim 2 yıl içinde bu işi bırakmazsan ömür boyu bırakamazsın dedi
Bankacılık ne kadar devam etti?
G: 2 yıl ama ıstırap içindeyim. Çıkışta hep konserlere gidiyorum. Bir gün aynı bankada çalışan amirim beni çağırdı. ‘Kızım senin ne işin var burada?’ dedi. ‘Neden’ deyince, ‘Bu sana göre değil. Sana 2 yıl veriyorum. Bu 2 yılda ya bu işi bırakır gönlünün isteğini yaparsın ya da 2 yılı geçirip, artık bu kadar emek verdim der, bu hayata hapsolursun’ dedi. ‘Çünkü benim başıma bu geldi’ dedi.
Senin için dönüm noktası mı oldu bu?
G: Evet hemen sınavlara girdim. Ama ailemle ciddi problem yaşadım. “Gerçekten yeteneğim varsa buraya gireceğim, yoksa da bu işi unutacağım’ dedim. 24 yaşımda konservatuvara girdim, 6 yıl okuyup 30 yaşımda mezun oldum. Devlet Operası’nda sözleşmeli çalıştım. Yabancı bir okulda yabancı çocuklara Türk Kültürü dersleri verdim.
Amerika’daki merkezde sesle terapi eğitimi alan ilk ve tek türk bendim
Sesle terapi nasıl başladı?
G: Önce reiki ile tanıştım, sonra birçok şifa teknikleri ile ilgilendim. Fransız müzisyen Le Quan Ninh ile doğaçlama çalıştım. 2006 yılında Denver’da Jonathan Goldman, Laraaji ve Sarah Benson ile ‘Yoğun Sesle Şifa Kursu’na katıldım. Sesle şifa terapisti sertifikası aldım. Hatta Türkiye’den ilk ve tek kişi benmişim.
Şimdi orada öğrendiklerini mi uyguluyorsun?
G: Daha ilk çalışmadan itibaren kendi yolumu bulmaya başladım. Çok talep alıyorum sesle terapi konusunda. Zaten benim dışımda pek fazla yapan yok. Şaman davulu da kullanıyorum. Orta Asya Türkleri, Kızılderililer, Avustralya Aborijinleri gibi birçok eski uygarlığın yaptığı çalışmalar bunlar.
İstanbul’da nerede çalışıyorsun?
G: İstanbul’da Bilgi Paylaşım’da veriyorum bu terapiyi. Ama benim eğitmenim iyileştirici amaçlı konserler veriyor, CD’leri var. Ben de yapmak istiyorum.
Â
Â
Â
PaylaÅŸ