Birleşmiş Milletler ödüllü ve 500 kadının evlerinde para kazanmasını sağlıyor

AYLA ÇETİN, Zonguldak’ın küçük bir kasabasında kurup İzmir’e taşıdığı atölyesinde antika tarzı Türk kültürünü dünyaya tanıtırken yaklaşık 500 kadının evlerinde çalışarak para kazanmasını sağlıyor.

Bu girişimiyle, "Birleşmiş Milletler Girişimci Kadın Ödülü" kazanan Çetin’in en büyük amacı yurt dışından da gelen siparişleri artırıp 1500 kadına iş verebilmek...

Æ Eğitiminiz?

Æ Zonguldak’lıyım. Evlendiğim için Lise 2’de bırakmıştım. Ama sonra liseyi dışarıdan bitirdim.

Æ El işleri üzerine nasıl bir eğitim aldınız?

Æ Annemin nakış atölyesi vardı, babam da resim öğretmeniydi. Çocuklarım büyüdükten sonra Halk Eğitim kurslarına giderek kendimi geliştirdim. Siyah kafa dene eski tip dikiş makinelerinde eğitim aldım. Bana orada eğitmenlik teklif ettiler. Halk Eğitim öğretmeni olarak çalışmaya başladım. Maaşımla gidip siyah kafa makineler alarak yatırım yapıyordum.

Æ Kendi işinizi kurmaya nasıl karar verdiniz?

Æ Daha sonra Halk Eğitim’den ayrıldım ve kendi atölyemi kurdum. Sipariş almaya başlayıp tek başıma yetişemeyince yetiştirdiğim kadınlara iş vermeye başladım. Bir, iki derken 18-20 olduk. Atölyede çok güzel üretimlere başladık, kendi modellerimiz oluştu.

Æ Ürünlerinizi nerelere satıyordunuz?

Æ Sadece üretmenin işe yaramadığını fark ettik. Üretmek önemli, ama daha önemlisi bunları satmak, pazarda eritmek. Bu nedenle, dünya fuarlarına katılmaya başladım. KOSGEB de bize katkıda bulundu.

MİRAS KALAN EL İŞLERİNİ YAPAN KİŞİ ÇOK AZ

Æ Daha çok ne işler yapıyorsunuz?

Æ Her türlü el işini yapıyoruz. Türk işi, tel kırma, payet, boncuktan işinden yapılmış giysiler, pareolar. Benim branşım olan antika, yani siyah kafa dediğimiz el makinelerinde yapılan delik işi, kum işi, astragan gibi el nakışı ağırlıklı her iş.

Æ Yabancılar en çok hangilerine ilgi gösteriyor?

Æ El nakışı ve delik işini seviyorlar. Atalarımızdan miras kalan işler, yaşatmaya çalışıyoruz.

Æ Peki bu işleri yapanlar az mı?

Æ Evet çok az. Daha fazlaydı ama artık kayboluyor. Ben bu işlerin eğitmeni de olduğum için mümkün olduğu kadar çok kişiye öğretmeye çalışıyorum.

Æ Antika ürünleriniz var. Bunları nereden buluyorsunuz?

Æ Köylerde, büyüklerinden kalan antika örtüleri, kaftanları, özel kumaşları, işlemeli giysileri satanlar oluyor. İlgilendiğimi bildiklerinden bana geliyorlar. Ben de zaten bunları bir nevi koruma altına almak adına satın alıyorum ve saklıyorum.

Æ Kaç yıllık eşyalar geliyor?

Æ Yüz yıllığa kadar var. Çoğu el yapımı. Çünkü o zamanlar makine yokmuş. Bunlar çok değerli, korumaya çalışıyorum. Umuyorum Kültür Bakanlığı destek olur, bir müze yapılarak ürünler sergilenir.

HEP BERABER OLURSAK ÇOK ŞEY BAŞARABİLİRİZ

Æ Evdeki kadınların para kazanmalarını sağlıyorsunuz. Bu nasıl başladı?

Æ Halk Eğitim’den tanıdığım kadınlara iş vermemle başladı. Kadınlar evlerinin işiyle ilgilenip, çocuk büyütürken benim verdiğim elişlerini de yapıp para kazanıyor. Ben eşimden para istemekten hoşlanmıyordum, bu kadınlar da evlerinde çalışarak kendi paralarını kazanıyorlar.

Æ Çalışacak kadınları nasıl buluyorsunuz?

Æ Onlar beni buluyor. Şu an neredeyse 500 civarında kadına iş veriyorum. Bartın’da, Zonguldak’ta, Kahramanmaraş’ta, Türkiye’nin her yerinde bana iş yapan kadın var.

Æ Bir yanıyla önemli bir sosyal görev de yürütüyorsunuz aslında.

Æ Ben hep ülkemizi nasıl kalkındırabiliriz, nasıl daha iyi yerlere getirebiliriz diye düşünüyorum. Hep beraber olursak çok şey başaracağımıza inanıyorum. Bakın bu ortamda bile kadınlar evlerini idare ediyor, masraflarını kısıyor, krizi atlatmaya çalışıyor.

İZMİR’E İLK GELDİĞİMDE AVRUPA’YA GELDİM SANDIM VE YERLEŞMEYE KARAR VERDİM

Æ İzmir’e neden geldiniz?

Æ Birleşmiş Devletler Girişimci Kadın Ödülü’nü kazandım ama Zonguldak Gökçebey’de yani küçücük bir kasabada yaşıyorum. Ne kadar büyüyebilirim diye düşündüm ve büyük bir şehre taşınmaya karar verdim.

Æ Neden İstanbul değil de İzmir’e geldiniz?

Æ Aslında planım İstanbul’a gitmekti. Ama annem rahatsızlandı, buradaki hastaneye getirdik. Kaldığım sürede İzmir’i çok beğendim. Temiz, güzel insanlar özgür. Hatta Ramazan’dı baktım insanlar gayet rahat. İsteyen orucunu tutuyor, isteyen içkisini içiyor. ’Burası nasıl bir yer, Avrupa gibi’ dedim ve buraya yerleşmeye karar verdim.

Æ İzmir’de işinizi yeniden kurmak zor olmadı mı?

Æ Başta zorlandım, ama çabuk alıştım. İzmir’de bir atölyem, Alsancak Limanı’nda bir mağazam var. Bazen günde binlerce turist geliyor ve ürünleri seçip alıyor. Burada da birçok ev kadınına iş verdim.

İZMİR, İSTANBUL’DA BUNCA BAŞARILI KADIN VARKEN, GİRİŞİMCİ ÖDÜLÜNÜ BANA VERMELERİNE ÇOK ŞAŞIRDIM

Æ Birleşmiş Milletler Girişimci Kadın Ödülü’nü nasıl kazandınız?

Æ Elişi ürünlerimle devamlı sergilere katıldığımdan Zonguldak valisi beni destekliyordu, bazı fuarlara onlar gönderiyordu. Valilik, Birleşmiş Milletler’den tüm dünyada başarılı işkadınları arandığı haberi üzerine benim de başvurmamı istedi. Daha sonra Ankara’dan Bileşmiş Milletler’in Cenevre’deki merkezine davet edildiğim haberi geldi. Oraya gittim, çeşitli toplantılara katılıp sergi açtım. 2002 Girişimci Kadın Ödülü kazandım.

Æ Ödülü kazanınca ne hissettiniz?

Æ Zonguldak Gökçebey gibi çok küçük bir yerde başladığım çalışmayla böyle bir ödül almam aslında beni çok şaşırttı. İstanbul, İzmir’de onlarca başarılı kadın varken bu ödülü beklemiyordum. Sonradan öğrendim ki, Birleşmiş Milletler, bu ödülü evlerinde oturan kadınlara iş verdiğim için vermiş.

YABANCI DİLİMİN OLMAMASI YURT DIŞINDAKİ FUARLARA KATILMAMA ENGEL DEĞİL

Æ Yabancı diliniz var mı?

Æ Yok.

Æ Yabancı diliniz olmadan yurt dışı fuarlara katılmaya nasıl cesaret ettiniz?

Æ Yabancı dilim yok ama beş yabancı fuara katıldım. Yurtiçindeki sergilerimin yanında İsrail Kudüs’te, Fransa’da, Cenevre’de dünya fuarlarında, kültür merkezlerinde sergiler açtım. Ürünlerimi sattım, siparişler aldım. Tercümanlar tutuyordum, arkadaşlarım, ailem çok destek oldu.

Æ Avrupa’da ürünleriniz talep gördü mü?

Æ Avrupalılar’ın bu işlere ilgisini gördükten sonra çok memnun oldum. Türkiye’de pazar bulmak çok zor. Fuarlarda satış yapıyordum kazandığım paralarla İstanbul’dan kumaş alıp Zonguldak’ta yeni işlere başlıyordum.

Æ Bu el işlerine daha çok hangi ülkeler ilgi gösteriyor?

Æ Genelde İtalyanlar ve Fransızlar ilgi gösteriyor.
Yazarın Tüm Yazıları