Paylaş
Bir yanda savaş sesleri duyulurken, Ege’de kardeşlik rüzgarları esiyor. Kuşadası Belediyesi tarafından düzenlenen Türkiye’nin ilk Kardeş Kentler Festivali’nin 3’üncüsü 12-14 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek. Yarın Kuşadası sokaklarında katılımcı ülkelerin yerel kıyafetleriyle katılacağı kortejle başlayacak olan festivale Fransa, ABD, Bosna-Hersek, Kosova, Lübnan, Almanya, Yunanistan, Romanya, Makedonya’nın yanı sıra Gürcistan Batum Belediyesi onur konuğu olarak katılıyor.
Tüm kardeş şehirlerle sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda işbirliği fırsatları yaratan bu önemli festival sonrasında en önemlisi de kardeş şehirler arasında kurulan turizm ilişkileri.
Erken yaşta vedaya hemşerilik beratı
Festivalin arkasında hüzünlü bir hikaye de var. Kuşadası’nın kardeş kenti olan Yunanistan Samos Adası’nın belediye başkanının oğlu Dimitri Thanos’a hemşerilik beratı verilecek, ama Thanos maalesef hayatta değil.
Babası Belediye Başkanı olmadan önce Samos Vali Yardımcısı olan Dimitri Thanos tam bir Türk dostu olarak biliniyormuş. Kuşadası-Samos ilişkilerinde çok büyük emeği olan Dimitri, geçen nisan ayında genç bir yaşta kalp krizi sonucu kaybedince Kuşadası Belediyesi Fahri Hemşerilik Beratı vererek kendisini ve ailesini onore etmek istiyor. 13 Ekim saat 14.30’da bu anma töreni ve berat takdimi de gerçekleştirilecek.
Gelen ülkelerin folklör gösterilerinin yanı sıra farklı kültürel özelliklerinin de sergileneceği festivalde en ilgi çeken aktivitelerden biri Gürcü mutfağı ve Gürcü yemeklerinin ikramı. Final gecesinde birçok sanatçının yanı sıra Bulgaristan’ın Eurovision sanatçısı Sofia Nizharadze de Düş Gezginleri ile birlikte sahne alacak.
Dediğim gibi bir yanda savaş stresi varken, Kuşadası’nın dostluk ve kardeşliği destekleyen bu önemli festivali ilgiyi sonuna kadar hakediyor...
Yonca’nın karışık kuruşuk kitabı
Köşe yazarı da kitap yazarı da ‘Yazar’ olarak adlandırılıyor belki, ama her köşe yazarı kitap yazamaz. Yazmaya vakit ve ilham bulanlar genelde başarılı oluyorsa da, bu iş çok da kolay değil. Kelebek yazarlarından, koşu sevdalısı sevgili Yonca Tokbaş’ın ilk kitabı Karışık Kuruşuk Şeyler GOA Yayınları’ndan çıktı. Yonca, geçen hafta ne kadar sancılı bir karar ve yazma sürecinden geçtiğini anlatıyordu yazısında.
Ben onun adına gurur duydum. Henüz okumadım kitabını ama, Egeli bir zeytin ağacının dilinden yazılan tanıtım yazısına bayıldım, sizlerle de paylaşmak istedim.
Ne de olsa bizler iyi anlarız zeytin ağaçlarının dilinden...
“Zeytin ağacıyla kendime yeni kökler saldım Ege’de. Denize doğru kökler saldım kalın kalın. Sımsıkı.
Dallarımdan sürekli meyve verdiğimi, birilerine hayat verdiğimi düşünür oldum.
Hayatımı her zor koşulda; denizin dalgasına, fırtınanın rüzgârına karşı yüzlerce yıl devam ettirebildiğime inandım.
Ben artık bir zeytinim. Yemyeşil dallarımda zeytinler dolu. Güçlü.
Dimdik duruyorum dalgaların karşısında. Ne rüzgarlar esiyor, ne tuzlu deniz suları vuruyor ruhuma, bana mısın demiyorum hayata. Ölümden korkmuyorum.
Yaşıyorum bir zeytin gibi. Kendi dalımda. Şanslı ve özgür.
Benim adım Yonca, 4 Yapraklı Yonca...”
Paylaş