Paylaş
Ayça Akın Motivasyon Atölyesi'ne danışanlarımdan biri bir mail göndermiş;
“Merhaba Ayça hanım; ben geçen sene bu zamanlarda bir beyin kanaması geçirdim. Ölümden döndüm. Felç oldum, konuşmamı kaybettim. Şimdi fizik tedavi görüyorum. Motivasyona ihtiyacım var. Önerileriniz nelerdir bilmek istiyorum. Saygılar”
Bir çoğumuzun motivasyon eksikliği yaşamasının nedenlerinden biri kıyaslama ve sorgulamalar.
Bize dayatılan kalıpların veya öğretilmişliklerin dışında bir durumla karşılaştığımızda durumları hemen “kötü” olarak ilan ediyor, ruhsal ve zihinsel bir savaş başlatıyoruz. Halbuki olanı, mevcut durumlar içinde değerlendirip olana göre bir yaşam ve bakış açısı geliştirmek motivasyonu doğal olara beraberinde getirir.
Biraz daha yalın anlatayım;
Hastalık olarak adlandırdığımız durumları zihinsel boyutta farklı anlamlandırabilirsek hastalığın fizyolojik ve psikolojik yıkıcı zararlarını da minimuma indirmiş oluruz. Tabii ki, düşük yaşam kalitesini beraberinde getiren her durumun bir takım zorlukları mutlaka olacaktır, ben bu zorlukları görmezden gelin ya da yok sayarak kendinizi kandırın demiyorum – ki bazen kendimizi kandırmak da iyi bir motivasyon olabiliyor - yüklediğiniz anlamları değiştirin diyorum. Engelli bir birey, engelinden dolayı kendisini yargılayıp, “neden?” sorgulamaları içine boğmak yerine engelli olmanın sadece bir farklılık olduğunu düşünürek hareket ederse zihinsel ve ruhsal savaşın önüne geçmiş olur. Zihinsel ve ruhsal savaşın olmadığı yerde motivasyon kendi doğallığıyla ortaya çıkar ve bu kalıcı bir motvasyon sağlar. Nasıl ki her insanın göz rengi, saç rengi, ten rengi, boyu, kilosu, yüz yapısı, vücut yapısı farklı farklıysa, kimi zayıf kimi kilolu, kimi uzun boylu kimi kısa boylu, kimi siyah gözlü kimi mavi gözlüyse, kimi sarışın kimi esmerse engel durumu da sadece bir farklılıktır. İnsan aynı insan sadece maddesel boyutta formlar farklı.
Ayça Akın Motivasyon Atölyesi'ne gönderilen mailde ki duruma dönersek;
İNSAN VE İNSAN RUHUNA dair olan her şey doğaldır. Öncelikle bunu gerçekten özümsemeliyiz. Durumları ya da kişileri iyi – kötü – güzel – çirkin – şanslı – şansız vb. şekilde adlandıran ve kategorize ettiren öğretilmişliklerimiz, zihnimize yerletirilmiş, bilinçli ya da bilinçsiz kendi yarattığımız kalıplarımız, etiketlerimiz. Yaşadığımız her durumun insana has doğal bir şey olduğunu kabul etmekle başlamalıyız motivasyonumuzu yükseltmeye. Başımıza gelen durumları şansızlık, kötü kader olarak adlandırmaktan çıkarıp İNSAN denilen şeye has doğal bir durum olduğuna önce kendimiz inanmalıyız. Hepimiz sağlık konusunda er ya da geç bir şekilde çeşitli yollarla bir şeylerimizi kaybedeceğiz. Makineler bile ne kadar bakım yaparsanız yapın işlevselliğini yitirir. Bizler insanız, doğduğumuz andan itibaren aslında ölmeye, kaybetmeye de başlıyoruz. Çünkü hiç bir canlı doğduğu günkü gibi kalmıyor. Doğanın ve yaratılış kimyamızın değişmez kanunu bu. Er ya da geç çeşitli yollarla bir şeylerimizi kaybedeceğiz. Nasıl, ne şekilde olacağı ise bilinmeyen bir şey. Bu mantıkla bakmayı başarabildiğimiz de bilinmeyen korkutucu değil aksine renkli bir maceradır. Kimisi herkesin er ya da geç deneyimleyeceği doğa kanunlarını geç deneyimler kimimiz erken. Bu yüzden “neden?” sorgulamaları içine girip zihni allak bulak ederek mücadeleyi çifte kavrulmuş hale getirmek kişinin kendisine yaptığı en büyük ve gereksiz bir kötülüktür.
Böyle bir bakış açısıyla bakmayı ve hareket etmeyi başardığınızda inanın zor diye bir şey kalmıyor.
Sevgilerimle
Ayça Akın
Paylaş